SAYFALAR

3 Nisan 2014 Perşembe

ÖĞRENMEK LAZIM

Başka Ülkelerin casusları, virüsün vücutta veya bilgisayarda beklediği gibi Ülkemizde beklerler. Uygun ortam buldukları zaman harekete geçerler. Hatta uygun ortamı da kendileri hazırlarlar. Uygun ortamı hazırlamak için de bazı oyunlara baş vurur, bazı faaliyetler yaparlar. Emellerine ulaşmak için bütün her yolu denerler. 

Saldırı her zaman topla tüfekle olmaz. Hatta bazen düşmanını bile kendi lehine kullanırlar. Düşman aptal olunca dost görünüp her türlü şeyi yaptırırlar. Yaptıracak şeyi kalmayınca döner dolaşır tekrar aynı şeyleri yaptırmağa başlarlar. Yanı milleti kandırdığını hissettirmez, açıkçası milleti uyutur, yuttururlar. Aptal yerine koyarlar. Ondan sonra da demokrasi ve hürriyet kavramlarını devreye sokup kurtarma vadi ile işi top tüfek yerine bırakırlar.

Aslında yaptıkları bir eskiden yaptıklarının aynıdır. Biz tarihimizi bilmediğimiz için çevrilen dolapların yeni olduğunu sanarız, ve inanırız. Halbuki oyun hiç değişmez, hep aynı. Nasıl söyleyim ki inanasınız? Onun için okullara 'tarih' dersleri konmuş ve çocuklara, gençlere eskiden atalarının yaşadığı ve olan olaylar öğretilir. Eğer ataların düştüğü hatalar varsa çocukları, torunları o hatalara düşmesin diye. Tarih bizlere sehven veya kasten yanlış anlatılmış olabilir. Hiç anlatılmamış ta olabilir. Bizler tembel değiliz fakat biraz fodul milletiz. Açıp öğrenmek merakımız yok. Bir bilgiyi tek kaynaktan değil bir kaç kaynaktan öğreniniz. Ey Türkiye de yaşayan gençler. Türkiye Gençliği, Çerkezi, Türk ü, Kürt ü Ermeni si Çingenesi Gıptı sı, Ey satılmamış ta kandırılmışlar, 'Delikanlılık' öyle ağzına marlboro sigarasını koyup ta sokaklarda elleri cebinde dolaşmak değildir. Zaman gelir o sokakları da bulamazsınız. Atalarımız bizler için canlarını vererek bu vatanı bırakmışlar. Bizler de muhafaza edip çocuklarımıza bırakalım. Yapılan oyunlar TEKRAR dan ibarettir.

Tavsiyem: Yakın tarihimizden başlamak suretiyle 'neler olmuş' bir kaç kaynaktan inceleyiniz. O zaman her şeyi anlayacaksınız. Büyünün, hipnozun etkisinden kurtulacaksınız. Ben ne yapacağım vatansız hürriyeti? Bir düşünsenize, Vatan olmadan 'HÜRRİYET' olur mu? Veya 'hürriyet alacağım' diye vatan verilir mi? Demokrasi ve Hürriyet için vatan verilse de Afganistan, Irak, Mısır, Suriye ve Libya gibi verilir. Hem de ne Hürriyet, ne Demokrasi. Görüyorsunuz işte ölen öldü, kalanlar da birbirlerine düşürüldü, düşman edildiler. Kıyamet kopana kadar düzelmez, birbirlerini öldürürler. Kazandıkları DEMOKRASİ; HÜRİYET bu mudur?   

25 Mart 2014 Salı

ÇİVİ GİBİ !

Dursun, arkadaşı Temel ile karşılaşır. Biraz sohbetten sonra:
- Temel sizin komşunuz İdris, nasıl adamdur?
- Neden sorayısun çi?
- Onı işe alacağım da.
- Çivi gibi adamdır da.
Aradan bir kaç hafta geçer ve Temel Dursun'u arar:
- İdris, hiç de deduğun cibi çalışkan biri değilmiş. İşe aldım fakat pişman oldum.
Temel cevap verir
- Ben 'çivi cibidur' demekle çeskindur demek istemedum çi. 'Kafasına vurmadan iş yapmaz' demek istemiştum da...

24 Mart 2014 Pazartesi

BİLİYOR MUSUNUZ

Evvela belirtelim ki; bir soykırımdan sebep millet sorumlu tutulamaz, devlet sorumludur. Bunu belirttikten sonra gelelim soy kırımlarına. Dünya var olalı ve üzerinde insanların yaşamağa başladığından beri en çok soy kırımı ve katliamlar Türk Milletine karşı yapılmıştır. Şimdi ki Rusya ve Çin'in yerleri tamamen Türklere aittir. Rus İmparatorluğu; 1721 tarihinde 1. Petro tarafından o zaman Başkenti olan Petersburg da kurulmuştur. Bugünkü topraklarının bütününü Türkleri yok ederek almışlar. Aldıkları yerlerde delil ve izlerin silinmesi için bir gecede bütün yer isimlerini değiştirmiş ve arşivleri yok etmişlerdir. Hala daha aynı politika Türk Milleti uyutularak uygulanmaktadır ve bundan sonrada uygulanacaktır.

Yakın tarihimizden geriye doğru bilinen katliamların ve tüyler ürperten olayların bazıları şunlardır;
1) Yunanistan Devleti kurulduğu sırada ve kurulduktan sonra 2,5 milyon Türk'ün katledildiği, Atina ve civarında insan leşlerinden ve kokularından sokaklarda uzun bir süre Rumlar dahi gezemedikleri.
2) Bulgaristan Devleti kurulduğu zaman ve sonrasında, daha 1900 lü yıllarda Komünist rejimle idare edilirken bile, toplam üç milyon Türk'ün katledildiği. Sadece insanlar değil, kedi, köpek gibi hayvanlarının da katledilerek, yerlerin sokakların isimleri değiştirilip bütün arşiv belgelerinin yok edildiği.
3) Ruslar çok sayıda asker ve sivil Türkleri esir alarak, Hazar Denizinde ki Nargin Adasına esir kampına götürdüler ve hiç bir Türk geri gelemedi.
3) Aynı tarihlerde Van, Adana ve Doğu İllerimizde Ermeni İsyanları ve aynı sistemlerle 400 bin sivil kadın, yaşlı, çocuk Türk'ün Rus Askeri Kuvvetleri ve Ermeni Çeteleri tarafından katledildikleri. Ermeni çetelerin daha önce birlikte yaşadığı komşuları Türkleri ve Kürtleri topluca katlettikleri.
4) Stalin in 1927, 1933 ve 1944 yıllarında toplam 7,5 milyon Türkü katlettiği. Gemilerle denize döküldüğü. Bir gecede evlerinden toplanan 3 milyon kadın, erkek, çocuk Türklerin havalandırmasız hayvan vagonlarına, çoğu don atlet, doldurularak kapıları dışardan kilitlendikten sonra, aylarca Sibirya nın içlerine doğru yollandıkları. Sebebi yapacakları olası bir eylemi önlemek ve yok etmek. Yolculukta ölen yakınlarının etlerini yiyerek beslendikleri. Açlıktan ölenlerin günlerce yanlarında durması nedeniyle oluşan leş kokularından delirmeleri ve günlerce süren yolculuktan sonra hepsinin öldükleri. Bizzat olayı yaşayıp ta vagonun altını kırıp rayların üzerine düşerek ve ölü eti yiyerek sağ kalan dört kişi tarafından anlatıldığı. Bütün bunları yapan katıl Jozef STALİN'in resmini, bir zamanlar İstanbul da, Ankara da, Türkiye de Türk gençlerinin, lehine sloganlar atarak sokaklarda ellerinde taşıdıklarını.
5) Kırımda yaşayan 2,5 milyon Türkün gemilerle Karadenize getirilip, denize dökülmek süretiyle katledildikleri. Cesetlerin Türkiye de ve Kırım da karaya vurdukları. Bu nedenle o yörede geri kalan Türklerin 'Akrabalarımızın eti ile beslendiler' diye, hala daha hiç balık yemedikleri.
6) 93 Harbinde, Rusların kendi ordularında ki 20 bin Türk askerlerini, Osmanlı Askerlerine karşı, savaştırdıkları ve bu savaşta öldükleri, 3 milyon Türk halkının katledildiği ve Rumeli den çekilmemizin başlangıcı olduğu.
7) Yine o dönemlerde 'Gagavuz' diye bilinen Türklerin zorla 'Ortodoks' yapıldıkları ve hala 1,5 milyon Türkün Ortodoks oldukları. Bu konularda bilgi sahibi olmak için Halimat Bayramuk'un eserlerini okuyabilirsiniz.
8) '1945 Drau Katliamı' İngiliz ve Rusların ortak katliamı. Avusturya nın Drau Irmağı kıyısında Mavi Alayın sonu. Stalin katliamı. Mutlaka okuyunuz.
9) 1918 de Mısır Seydi-beşir de İngiliz ve Ermeniler esir aldıkları 15 bin Türk askerini KRIZOLLU suyla dolu havuzlara zorla sokarak gözlerini kör ettiler. Geriye kalan 135 bin esir Türk askeri de iki yılda çeşitli işkencelerle katledilerek bitirildiler. Bu vahşeti kim yapabilir? Veya bu vahşeti yapanlar ne yapamazlar ki?

Velhasıl daha devam etmeyeceğim. Tek söyleyeceğim bir şey var. Eğer yukarıyı okudunuzsa sizlerde anladınız. Dün ne ise bugün de aynı durumdayız. Bu durum Türkler yeryüzünden silinene kadar devam edecek. Şimdi ülkemizde yürüyüşleri kendi çıkarları için kendileri tertip ediyorlar. Sonra Türklere kesinlikle yürüyüş, demokrasi mitingi gibi hak aramalarına müsaade etmeyecekler. İki Türk bir araya geldi mi başka Sibiryalara sürecekler. Sadece insanları değişiyor, fikirleri hiç değişmiyor. Dost görünüp kendi elimizle bizi yok etmeğe çalışacaklar. 

Allah fırsat vermez demeyin. Zira Allah yanlış yapanı sevmez ve elinde ki fırsatı alır karşı tarafa verir. 'KAHRAMANIZ' diyoruz da, 'KAHRAMANLIK' kurşunu yiyene kadardır. Hiç bir yeşil cüppeli şehitte gelip bizim topraklarımız için bir daha savaşmaz. Bu safsatalara inanmayın. Rahmetliler sağ iken savaştılar, şehit oldular da, ne anladılar ki tekrar gelip savaşsınlar. Bizler kıymetlerini bilip bir sefer ruhlarına rahmet verdik mi? İçimizde çoğunu düşman bellemiş hainler var. Bir zamanlar Türkiye sokaklarında Stalin, Lenin resimleri taşıyıp, onlar için cinayetler işlemediler mi?