SAYFALAR

9 Nisan 2014 Çarşamba

OSMANLI DA ERMENİLER

Soy kırım; bir grubun varlığını yok etmek amacıyla başka gruplara karşı işlenen şiddet suçlarıdır. Bir ırkı yok etmektir.

Ermeniler her fırsat ellerine geçtiği zaman Türklere karşı Türklerin ülkelerinde eskiden beri katliamlar yapmış, soy kırımı uygulamışlar ve bu durum hala daha devam etmektedir. Bunu bütün dünya devletleri de bilmekte ve göz yummaktadırlar.

Düşünün Türkiye Cumhuriyetin de yaşamamıza rağmen "Ben Türküm" desen hemen karşına dikilir ve "Hayır, Türk değil, Türkiyelisin. Türk yok." derler. Karşı tarafa da aynı soruyu sorunca rahatlıkla "Ben Kürdüm, ben Ermeni'yim, ben Rum'um" diyebilmektedirler. Türk, Türk olduğunu söyleyemiyor, söylerse de 'FAŞİST' oluyor. İşte bu kendi ülkesinde bir milleti sindirmek ve asimile etmektir.

Mesela "Güney Doğuda 30 milyon Kürt var." derler. Orada yaşayan hiç Türk veya Arap yok mu? Tarihler boyunca oralarda at koşturan adamların torunları nerelere gittiler? Akkoyunlular, Karakoyunlular, Karamanoğulları, Selçuklular, hatta Moğollar ve daha bir çok Türk ırkı ve başka ırklar bu bölgelerde yaşadılar, devletler kurdular, hala daha yaşamaktadırlar. Şimdi onlar görmezden geliniyor ve 'KÜRT' diyorlar. Kendi ülkemizde bunları bize yapanlar düşünün yarın kendi ülkelerinde neler yapmazlar ki.

Osmanlı, Ermenileri dillerini ve dinlerini değiştirmeden her türlü hareketlerinde serbest bırakarak kendilerine eşit tutmuşlar, sadrazam bile yapmış, hiç ayırım yapmadan payı tahta ortak etmişlerdir. Fakat onlar ihanet ederek Osmanlı İmparatorluğunu yıkmak için akla gelen her şeyi, her türlü oyunu yapmışlardır. Osmanlı 1835 yılından önce hiç bir kayıt tutmamış, o zamanlar İstanbul da yaşayan araştırmacı yazar Ermeni Rahip Gevond Turyan 1917 de Ermeni isyanlarının gerçek yüzünü anlatan bir kitap yazmış. Türklere oynanan oyunları bir bir anlatmış. 

Osmanlı da bütün isyanların kiliselerden yönetildiğini belirtmiş; "Dinî cemaatler, uzun zamandan beri, Ermeni İhtilâl Partileri'nin inkılâp ocakları olmuş ve en şeytanî programlar buralardan hazırlanmıştır. Dinî merkezler, silâh depoları ve komplo ocakları olmuştur. Dinî liderler, söz ve yazı ile, kendilerine güvenmiş olan halkı isyana teşvik ediyorlardı. Artık vaazlarda yüce sözler ve İncil'in doktrini zikredilmiyordu. Sadakat ve doğruluk yerine isyan; insanlık yerine kin ve intikam; ahlâk yerine alçaklık ve rezillik vaaz ediliyordu. Dinî liderler, komiteler tarafından organize edilmiş bayramlara, toplantılara, törenlere başkanlık ediyorlardı. (Sayfa111)" Bu Rahip bunları açıkladığı için 1933 te New York ta bir Ermeni Kilisesinde ayın sırasında Ermeni militanlar tarafından bıçakla katledilmiştir.

Osmanlı Devleti ve Ordusunda görevli Hıristiyan olan Ermeni mebuslar ve paşalar çeteler kurmuş halka akla gelmedik katliamlar yapmışlardır. Yine Osmanlı Ordusunda görevli Paşalar Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşları sırasında 200 bin asker ve mühimmatları ile Erzurum, Kars sınırında Rusların Kafkasya Cephesi Ordusuna katılmışlar. Sivil Ermeni militanları da yanlarına alarak bu yörelerde Osmanlı Ordusuna ve sivil halka saldırmış çok büyük katliamlar yapmışlar. Türkleri canlı canlı toprağa gömmüşler, camilere doldurup toplu halde yakmışlardır.

1914-18 yıllarında 2 milyon Türk başka illere göç etmek zorunda kalmışlardır. Rahip Gevond Turyan'ın yazdıklarına göre; Elçilerle Kilise Papazları irtibat kurarak bu şekil ihanetler daha önceden kiliselerce hazırlanıyordu. Türk Milletine yaptıkları soykırım ve katliamları 'Türkler bize yaptı' diye anlatıyorlar. Dünya devletleri biliyor fakat bilmezlikten geliyorlar. Ermeniler, Ermeni yurttaşlarımızı bile hunharca öldürüyorlar, ve 'Türkler öldürdü' diyorlar.

Aşağıda resimleri bulunan ve Osmanlı İmparatorluğunun kilit noktalarında görev yapan Ermenilerin bazılarının ihanetleri neticesinde Osmanlı İmparatorluğu yıkılmıştır. Ve bunlar gibi ihanet edip te resmi olmayan yüzlerce Ermeni vardır. Bunların yanında Aşağıda ki resimlerin hepsi Erivan da ki Ermeni Soykırım Müze ve Enstitüsünden alınmış, Osmanlı'ya ihanet eden Ermenilerdir.

http://www.genocidemuseum.am/trk/online_exhibition_8.php

Güya kendilerine kalsa Osmanlı İmparatorluğu bu kişilerin sayesinde ayakta kalmış ve dünyaya hükmetmişler. Öyle kabul etmektedirler ve bunun kanıtı içinde bu belgeleri tespit etmiş Erivan Müzesinde muhafaza etmektedirler. Halbuki Osmanlı sayesinde ekmek yemişler ve sonrada ihanet etmişler. Bu konularda Osmanlı hiç bir kayıt tutmamış. Bütün kayıtlar yabancılar tarafından tutulmuştur. Yine dikkat ederseniz, bunlar Ermeni kayıtları ve Ermenistan da müzede muhafaza edilmektedir. Bakın bakalım Osmanlı en üst rütbelerde kendi ülkesinde imtiyazlı bir şekilde çalıştırdığı ve ülkeyi kendilerine teslim ettiği halde hiç birinin dinine ve isimlerine karışmış mı? Adamlar Osmanlı da paşa, isimleri ve dinleri Ermeni. İşte Osmanlı o kadar demokrat ve adil davranmışlar ve yaşadıkları topraklarda tam bir hürriyet uygulamışlardır. Ama bu iyiliğe karşı onlar ihanetle cevap vermişlerdir. Şimdi olduğu gibi devletten maaş alıp anlı şanlı yaşamış, devleti de yıkmağa çalışmışlardır.

Tabii hepsi değil. İhanet etmeyen Türk milletine sahip çıkan Ermeniler de vardır. Fakat bunlar çok azınlıktadır. Mesela İngilizler İstanbul'u işgal ettikleri zaman İngiliz İstihbarat subayı John Benett'in en güvendiği elemanı, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Arman Pandikyan sonraları pişman olmuş ve Türklerin zorlu savaşından etkilenerek İngilizler adına çalıştığından utandığını anlatarak; “Ailemi ve çocuklarımı size rehin ederek şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum. Bu dakikadan itibaren hem düşmanın parasını alacağım, hem de emrinizde olarak vatanıma hizmet edeceğim.” Demiş ve o andan itibaren Milli Mücadele saflarına katılmış, meşhur Kabadayı Tulumbacı Topkapılı Cambaz Mehmet ile birlikte çalışarak İngilizlere darbe vurmuşlardır. Topkapılı Cambaz Mehmet İngiliz işgal kuvvetleri Komutanı General Charles Harrington'un makam aracını ele geçirerek, Ankara ya götürmüş ve Mustafa Kemal'e teslim etmiş. Araç uzun süre Mustafa Kemal'in makam aracı olarak kalmış. Telkis ve Ohannes Ermeni asıllı İngiliz ajanları, takma adları Mehmet Efendi ve Ramis Efendi olarak Atatürk e suikast için Yüzbaşı Benet tarafından Ankara ya gönderilmiş. Türklere çalışan Ermeni Berç Keresteciyan ve Arman Pandikyan tarafından Tophaneli Cambaz Mehmet’e haber verilerek Mustafa Kemal’e yapılacak olan suikastler önlenmiştir. Milli mücadele döneminde eksiksiz istihbarat sağlayan Arman Pandikyan Efendi, Berç Keresteciyan, Terziyan, Hogasyan Efendiler gibi on kadar Ermeni asıllı Türk vatandaşları hizmetlerinden dolayı İstiklal Madalyası ile taltif edilmişlerdir.
İşte aşağıda gördüğünüz Ermemiler de Osmanlı İmparatorluğunda en iyi görevlerde kendi kimlikleri ve kendi dinleri ile hiç zorlamadan çalışıpta, ihanet eden kalleş Ermeni Türk vatandaşları;


Karekin Pastırmaciyan (Armen Karo) Osmanlı Mebusu. Mebus olmadan önce 28 Ermeni ile İstanbul da Osmanlı Bankası soygununu yapmış ve bu soygunda 125 askerimiz şehit olmuş, çok sayıda sivil ölmesine rağmen ölen sivil sayısı bilinmiyor. Damat Ferit Paşa Hükümeti zamanında Avrupa nın baskısıyla af edilerek mebus olmuş. Dört sene mebusluktan sonra Tero ve Haço çetelerini kurarak, Dedesi Kaçatur Pastırmacıyan gibi terörist olup Erzurum dan tüm Ermeni isyanlarını idare ederek, Doğu ve Güneydoğu İllerimizde çok büyük katliamlar onun emriyle yapılmış, daha sonraları da ödül olarak ABD Ermeni Büyükelçisi olmuştur. (Aynen şimdiki Amerikalı Papaz Pastör Andrew Brunson olayı gibi.)


Hamparsum Boyacıyan, Osmanlı Mebusu Karekin Pastırmacıyanın (Armen Garo) yardımcısı Türk ve Kürt katlıamcıları


 
Armen Garo Ermeni çetelerle toplantı halinde ki hatıraları


19 Nisan 1915 Ermeniler ele geçirdikleri toplarla Kürt Köylerine saldırıyorlar.

 
1915 Ermeni çetelerine gönüllü toplanıyor

Erzurum taraflarında atlı Ermeni çetelerinden biri.

 
Aram Manokyan Van isyanları idare edeni ve lideri

1915 Van isyanında Ermeni savunma hattı. Organize edenler Osmanlı da görevli Ermeni asker ve Paşalar


Van şehrinin çatışmalardan sonra ki halı
 
1915 Urfa isyanında Kürtleri katleden Ermenilerden bir gurup.


Andranik Ozanyan Paşa Şebinkarahisarlı. Doğuda Ermeni İsyanları yöneticilerinden


Ermeni Sadrazam Damad İbrahim paşa


İmparatorluğun Barutçubaşı Ohannes bey Dadyan (1798-1869)

İmparatorluğun Barutçubaşı Boğos bey Dadyan (1800/01- 1863)


İmparatorluğun Barutçubaşı Simon Amira Dadyan (1777-1834)

Osmanlı ordusu miralay Boğos bey Dadyan (1862-1934)

Stepan paşa Aslanyan (1822-1901) 1870y.y. Harbiye Nezareti

Toros bey Gisak Osmanlı Donanma Miralayı,


Miralay Grigor bey Taguoryan (?-1884)

Anton Yaver paşa Tınkıryan (1812-1908) Osmanlı donanma miralayı

Andranik paşa Krçikyan (1819-1894) 1855/56 Askeri Yüksek Tıbbiye Mektebi yüzbaşı

Anton Nafilyan Paşa(1834-1912) Haydarpaşa hastanesi baş doktoru


Miralay Tigran Papayyan Paşa (1861-1939)


Miralay Gaspar Sinapyan Bey (1814-1872)

Yovsep Vardanyan ( Vardan paşa) (1815-1879)

Artin bey Devletyan Balkan savaşında baş doktor. Birinci Dünya savaşı askeri baş doktoru
(1852-1937)



Tiran Papazyan Paşa(1858-1926) Osmanlı 2 ordunun baş doktoru

Tigran Peştimalcyan Paşa (1837-1894) İkinci Sultan Abdul Hamid'in Yaveri


Vahan Manuelyan Paşa (1847-1902) Askeri Yüksek Tıbbiye öğretmeni ve saray doktoru


Komitas Minasyan Bey(1837-1903) Harbiye Nezareti

Gabriel Sevan Paşa(1822-1900) Osmanlı donanması askeri doktoru


Osmanlı Ordusu Ferdi Tercimanyan Paşa


Osmanlı Ordusu Ermeni ast subayları A. soldan; Yervand Hekimyan, Matteos Mamuryan, Gaspar Hayrapetyan B. Vardan Stambolyan, Şavarş Hırşılyan, Anania Abrahamyan

Osmanlı Ordusu Ermeni subayları


Harbiye okulu Sebastiyalı Ermeni talebeleri, 1910-1914

Harbiye okulu Ermeni öğrencileri gurubu 1913

Ermeni subayların bir grubu, Constantinople Harbiye okulu 1914 mezunları Mesrob Kacberuni, Martiros Zurikyan, Mkrtiç Haçyan ve Mkrtiç Şalçyan

Osmanlı ordusu Ermeni subayları Galust Siurmenyan, sağda outran Ohannes Sahakyan

Osmanlı ordusu Ermeni subayları Grigor Sarrafyan, Galust Siurmenyan, Şahen Tatikyan 1913

Constantinople Harbiye okulu öğrencileri A. Alçyan

Osmanlı ordusu’ndaki Ermeni subayları Hakop Siruni ile birlikte

Osmanlı ordusu’ndaki Ermeni subayları kurumu derneği 1915/1916

Harbiye okulun Sebastiyalı Ermeni talebeleri, 1910-1914

Osmanlı Harbiye Okulu Ermeni Öğrencileri 1913 (Sonra hepsi isyanlara katılmışlardır.)

Osmanlı ordusu subayı Hayk Cizmecyan ve Tigran Hoyyan, 1917

Constantinople Harbiye okulu öğrencileri ortada isyancı A. Alçyan

Avetis Cepecyan Osmanlı ordusu asker doktoru Dardanel ve Filistin olaylarına iştirak etmiş, 1915

Miralay Boğos bey Dadyan

Galust Siurmenyan Osmanlı subayı, 1913

Beniamin Ketikyan (Lakap Afion-Garahisarlı Martiros)

Nişataş’da Hastahane-i Hümayün eczacısı Mihran Kalemkaryan

Osmanlı ordusunun Ermeni askeri Levon, 21 ekim 1917

Garagin Yolcyan Osmanlı ordunun subay giysiyle


Suren Azizyan Osmanlı ordusunun asker doktoru, 1914

Osmanlı Ordusunda ki Ermeni Askerleri



Spor Öğretmeni Artin Bey


Bitliste Ermeni isyanları sırasında 120 bin Türk vatandaşını katlettikleri sırada öldürülen, Ermeni katliam çeteleri. 1915

Bitlis te isyana karışmış ve öldürülmüş Ermeni Osmanlı Askerleri 1915-16



Bitlis'te ihanet eden isyancı Ermeni askerlerin cesedi 1915-16

Grigor Aharonyan 1915 te ihanet edip isyan yaptıkları sırada çatışmada ölen Ermeni.

Hakob Zaturyan 1921 de katıldığı Adana isyanında 80 bin Türk Vatandaşını öldürdükten sonra çatışmada ölmüş. Osmanlı Ordusunda Asker.

Hovhannes Feramyan Osmanlıya ihanet edip, isyanlara katılarak çatışmada ölen ermeni. 1915 Osmanlı Ordusunda Asker.

İhanet ederek isyana karışan Sebastiya’da Ermeni eczacısı Dr. Yeğyazar Mesyayan 1915

Martiros Terzyan 4. Ordu da asker iken 1921 de isyana katılmış Adana da öldürülmüş.

Melkon Tağlıyan 4. Ordu da görevli iken 1915 te ihanet ederek isyanlara katılan Osmanlı Ermeni asker

İhanet ettikleri için Osmanlı ordusundan atılan ve isyanlara katılan Ermeni askerleri, 1915

Ruben Yalınızyan 1915 te Osmanlıya ihanet edip isyanlara karışan Osmanlı 4. Orduda görevli Ermeni asker çatışmada öldü

NOT: Kaynak Resimler Ermenistan Erivan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi, Ermeni Soykırım Müzesi ve Enstitüsünden alınmıştır. http://www.genocide museum.am/trk/online_exhibition_8.php



8 Nisan 2014 Salı

BRASTİKLİ AZİZ AĞA

1852 yılında Erzincan ili Kemah ilçesi Esimli (Brastik) köyünde dünyaya gelen Gülabi'lerden Halil oğlu Aziz Ağa, hiçbir şeyden korkusu olmayan, uyurken bile gözleri açık olan, hatta üzerinde Azrail tüyü olduğuna inanılan bir adam varmış.

Bir yaralamadan dolayı hapse düşen Brastikli Aziz Ağa on sekiz yaşında iken hapisten çıkar. Çıkar çıkmaz değirmende bir akrabalarını dövdükleri için Kerezoğlu Hüseyin'i öldürür ve firar eder.

Aziz Ağanın anasına gençliğinde Palangalı İbiş Ağa da aşık mış. İbiş Ağa yedi köye hükmeden bir ağadır. Aziz’in Babası ölünce anası Hanım Ağa, İbiş Ağa ile evlenir. Kale gibi korunduğu yerde Aziz Ağa, İbiş Ağa yı ve kendi öz annesini de öldürür. 'Erzincan da bir kuş var' türküsü o zaman söylenmiş.

Bir münakaşa sonunda kayınpederini de öldürür. Gelir evdeki hanımını da balta ile keser öldürür. Hakkında idam cezası ve 'vur' emri verilir.

Brastikli Aziz Ağa artık kaçak olarak yaşamağa başlar. Uzun bir süre kendini korur kimseye yakalanmaz.

Erzurum Valisi Mustafa Sıtkı Paşa ve Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa, bir yolunu bulup Brastikli Aziz Ağa ile gizli temas kurarlar ve Osmanlı İmparatorluğu için ona çok önemli bir teklif sunarlar. Teklifi kabul ederse kendisini af edeceklerini, idamdan kurtulacağını bildirirler. Brastikli Aziz Ağa sundukları teklifi kabul eder. İşte o günden sonra Brastikli Aziz Ağa Teşkilatı Mahsusa'nın adamı olur ve Osmanlı için çalışır, vatanı için kimsenin yapamayacağı fedakarlıkları yapar.

O zamanlar ülke çok zor durumdadır. Erzurum'da Ermeni Türk vatandaşı Kaçatur Pastırmacıyan tehlikesi var. Halk arasında "Pastırmacı" lakabıyla tanınan bu ası örgütlediği Ermeni militanlarıyla halka zulüm etmekte ve kan kusturmaktadır.

Kaçatur Pastırmacıyan ile hiç bir güç baş edemez. Kaçatur Pastırmacıyan ve çeteleri baskın edip yok ettikleri askeri birliklerden ele geçirdikleri ağır silahları da kullanarak devletin başına tamamen bela olurlar. Kaçatur Pastırmacıyan'ı vurmağa veya yakalamağa hiç kimse cesaret edemez. Hatta Osmanlının silahşoru dedikleri Yakup Cemil bile bu adama yaklaşamazken, işte böyle zor bir dönemde Erzurum Valisi Mustafa Sıtkı Paşa ve Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa aracılığıyla Aziz Ağa'dan Kaçatur Pastırmacıyan'ı öldürmesi istenir.

Eylül 1872 tarihinde bir sabah kıratıyla dört nal giderek yaklaşık 200 silahlı korumalarının arasında, Kaçatur Pastırmacıyan'ı kaldığı konağın önünde, elinde ki mavzerle attığı tek kurşunla öldürerek, kendisine atılan onlarca kurşunların arasından sıyrılır kaçar.

Çok küçük yaşlarda ata binip silah kullandığı için binicilik ve atıcılıkta üstüne yokmuş Aziz Ağa'nın. At dört nala giderken o atın üzerinde görünmez, atın karnının altına saklanırmış.

Bir kaç yıl sonra Kaçatur Pastırmacıyan'in adamlarının tuttuğu, Trabzon'dan gelen ünlü bir Rum tetikçiye yolda rastladığı zaman tam kendisini silahla öldüreceği sırada köylerinin karşısında Kızılyazı denen yerde, çabuk davranır ve silahını çeker tek kurşunla vurur tetikçiyi öldürür.

Daha sonraları da Kaçatur Pastırmacıyan’ın torunu Armen Karo lakaplı Karekin Pastırmacıyan isimli Ermeni Türk vatandaşı ve mebusu, Yine Osmanlı Mebuslarından Murat kod adlı Ermeni Hamparsum Boyacıyan isimli vatandaş ile birlikte yanlarına topladıkları Ermenilerden çeteler kurarak Erzurum u bu sefer de Kaçatur’un torunu Karekin işgal eder. Doğu İllerinde yaşayan Türk ve Kürt vatandaşlara kan kustururlar. Bu isyanları da devlet bastırır.

Perçenç Köyünden üç genç, Aziz Ağanın köyünden bir genci ve annesini çok kötü bir şekilde döverler. Aziz Ağa o gençleri ararken gençler korkularından bir vadide birikmiş olan meşe yapraklarının altında saklanırlar. Aziz Ağa saklandıkları yerde onları fark ederek, kuru yaprakları ateşe verir ve üçünü de yapraklarla birlikte yakarak öldürür.

Aziz Ağa'nın köyünün çevresinde bazı hırsızlık olayları olur. Dereşoran köyünün Şoran mezrasında oturan ve "Haymatlos" yani vatansız olarak bilinen Conolardan iki kişi bu çevrede bazı hırsızlık olaylarına karışırlar. Önceleri sürekli çevre köylerdeki insanların atlarını, katırlarını ve davarlarını çalan ve bu yüzden de birkaç defa hapse girip çıkan bu Conolar daha sonra da bazı soygun olaylarına karışırlar ve en sonunda da Kemah yolunda atlı bir postacıyı soyarlar. Jandarma bir türlü onları yakalayamaz.

Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa o iki azılı soyguncuyu yakalamak için Brastik köyüne gelerek orada Aziz Ağa'dan yardım ister. Aziz Ağa uzunca bir takipten sonra onları saklandıkları mağarada yakalar. Zincirle bağlayarak götürüp Jandarma Komutanı'na teslim eder. Dereşoran köyünün Şoran mezrasında oturan bu iki azılı soyguncu daha sonra Sivas'taki bir bakır madenine götürülerek orada idam edilirler.

Çok gözü pek ve çok cesaretli olduğundan devlet tarafından bir çok görevler verilir. O her verilen görevi başarıyla yerine getirir. Aziz Ağa yı en sonunda hizmetçisi Mustafa Efendi satar ve yattığı yerde, kendi evinde yedi kişi İbiş Ağa’nın adamları tarafından öldürülür, 1887.

Ölümüne atı bile yas tutar. Bir gün Aziz Ağa'nın arkadaşı Milis, Aziz Ağa'nın kıratıyla yaylaya giderken mezarlıkların yanında, at hemen Milis'i üzerinden atıp Aziz Ağa'nın mezarına koşar, başını mezar taşına koyar ve göz yaşı ile ağlar. Bu olaylardan sonra yöre halkının çoğu çocuklarına 'Aziz' adı koyarlar. Sonraları Atatürk bile isminden bahsetmiştir.

https://www.cerezforum.com/konu/brastikli-aziz-aga-1852-1887.37300

http://www.tarihbilinci.com/konular/brastikli-aziz-aga.40984/

http://www.azeribalasi.com/showthread.php/91749-unlu-pastirmaciyan-ailesi