1852 yılında Erzincan ili Kemah ilçesi Esimli (Brastik) köyünde Gülabi'lerden Halil Ağa nın bir oğlu dünyaya gelir. Hiçbir şeyden korkmayan, uyurken bile gözleri açık olan, hatta üzerinde Azrail tüyü olduğuna inanılan bu çocuğa Aziz Ağa adı verirler. Nihayet bu korkusuz Kürt çocuğu büyür delikanlılık çağına ayak basar fakat 14-15 yaşlarında iken bir yaralamadan dolayı hapse düşer. Brastikli Aziz Ağa on sekiz yaşında iken hapisten çıkar. Çıkar çıkmaz değirmende bir akrabalarını dövdükleri için Kerezoğlu Hüseyin'i öldürür ve firar eder.
Aziz Ağanın anasına gençliğinde Palangalı
İbiş Ağa aşık mış. İbiş Ağa yedi köye hükmeden bir ağadır. Aziz’in Babası
ölünce anası Hanım Ağa, İbiş Ağa ile evlenir. Kale gibi korunduğu yerde Aziz
Ağa, İbiş Ağa yı ve kendi öz annesini de öldürür. 'Erzincan da bir kuş var'
türküsü o zaman söylenmiş.
Perçenç Köyünden üç genç, Aziz Ağanın köyünden bir genci ve annesini çok kötü bir şekilde döverler. Aziz Ağa o gençleri ararken gençler korkularından bir vadide birikmiş olan meşe yapraklarının altında saklanırlar. Aziz Ağa saklandıkları yerde onları fark ederek, kuru yaprakları ateşe verir ve üçünü de yapraklarla birlikte yakarak öldürür.
Bir zaman sonra bir münakaşa sonunda kayınpederini de öldürür. Gelir evdeki hanımını da balta ile keser öldürür.
Brastikli Aziz Ağa artık kaçak olarak yaşamağa alışır ve uzun bir süre kendini korur kimseye yakalanmaz ama hakkında idam ve vur emri kararları verilir.
Erzurum Valisi Mustafa Sıtkı Paşa ve Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa, bir yolunu bulup Brastikli Aziz Ağa ile gizli temas kurar görüşürler. Osmanlı İmparatorluğu için ona çok önemli bir görev teklifi sunarlar. Teklifi kabul ederse kendisini af edeceklerini, idamdan kurtulacağını bildirirler. Brastikli Aziz Ağa sundukları teklifi kabul eder.
İşte o günden
sonra Brastikli Aziz Ağa Teşkilatı Mahsusa'nın adamı olur ve Osmanlı için
çalışır, vatanı için kimsenin yapamayacağı işleri, fedakarlıkları yapar.
O zamanlar ülke çok zor durumdadır.
Erzurum'da Ermeni Türk vatandaşı Kaçatur Pastırmacıyan tehlikesi vardır. Halk
arasında "Pastırmacı" lakabıyla tanınan bu ası Doğu illerinde isyanlar başlatmış ve örgütlediği Ermeni
militanlarıyla halka zulüm etmekte kan kusturmaktadır.
Kaçatur Pastırmacıyan ile hiç bir güç baş
edemez. Baskın yapıp yok ettikleri askeri
birliklerden ele geçirdikleri ağır silahları da kullanarak devletin başına
tamamen bela olurlar. Kaçatur Pastırmacıyan'ı vurmağa veya yakalamağa hiç kimse
cesaret edemez. Bu ası topladığı yandaşları ile ortalığı kasıp kavurmağa, günahsız insanları öldürmeğe katliamlar yapmağa devam eder. Osmanlının silahşoru dedikleri Yakup Cemil bile bu adama
yaklaşamazken, işte böyle zor bir dönemde Brastikli Aziz Ağa'dan Kaçatur
Pastırmacıyan'ı öldürmesi istenir.
Eylül 1872 tarihinde bir sabah Aziz Ağa kıratıyla
dört nala giderek yaklaşık 200 silahlı korumalarının arasında, Kaçatur
Pastırmacıyan'ı Erzurum'da kaldığı konağın önünde, adamlarının içinde, elinde ki mavzerle attığı tek kurşunla
öldürerek, kendisine atılan onlarca kurşunların arasından sıyrılır kaçar.
Aziz Ağa çok küçük yaşlarda ata binip silah kullandığı için binicilik ve atıcılıkta üstüne yokmuş Aziz Ağa'nın. At dört nala giderken, o atın karnının altına saklanır, atın üzerinde görünmez, uzun süre öyle gidermiş.
Bir kaç yıl sonra Kaçatur Pastırmacıyan'ın adamlarının tuttuğu, Trabzon'dan gelen ünlü bir Rum tetikçiye, köylerinin karşısında Kızılyazı denen yerde yolda rastladığı zaman, o tetikçinin tam kendisini silahla öldüreceği sırada Aziz Ağa çabuk davranıp silahını çeker ateşler ve tek kurşunla tetikçiyi vurur öldürür.
Daha sonraları da Kaçatur Pastırmacıyan’ın
torunu Armen Karo lakaplı Karekin Pastırmacıyan isimli Ermeni Türk vatandaşı ve
mebusu, yine Osmanlı Mebuslarından Murat kod adlı Ermeni Hamparsum Boyacıyan
isimli vatandaş ile birlikte yanlarına topladıkları Ermenilerden çeteler
kurarak Erzurum'u bu sefer de Kaçatur’un torunu Karekin işgal eder. Doğu
İllerinde yaşayan Türk ve Kürt vatandaşlara kan kustururlar. Bu isyanları da
devlet bastırır.
Aziz Ağa'nın köyünün çevresinde bazı
hırsızlık olayları olur. Dereşoran köyünün Şoran mezrasında oturan ve
"Haymatlos" yani vatansız olarak bilinen Conolardan iki kişi bu
çevrede bazı hırsızlık olaylarına karışırlar. Önceleri sürekli çevre köylerdeki
insanların atlarını, katırlarını ve davarlarını çalan ve bu yüzden de birkaç
defa hapse girip çıkan bu Conolar daha sonra da bazı soygun olaylarına
karışırlar ve en sonunda da Kemah yolunda atlı bir postacıyı soyarlar. Jandarma
bir türlü onları yakalayamaz.
Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa o iki
azılı soyguncuyu yakalamak için Brastik köyüne gelerek orada Aziz Ağa'dan
yardım ister. Aziz Ağa uzunca bir takipten sonra onları saklandıkları mağarada
yakalar. Zincirle bağlayarak götürüp Jandarma Komutanı'na teslim eder.
Dereşoran köyünün Şoran mezrasında oturan bu iki azılı soyguncu daha sonra
Sivas'taki bir bakır madenine götürülerek orada idam edilirler.
Çok gözü pek ve çok cesaretli olduğundan devlet tarafından bir çok görevler verilir. O her verilen görevi başarıyla yerine getirir.
Aziz Ağa yı en sonunda hizmetçisi Mustafa Efendi satar ve İbiş Ağa'nın adamlarını eve alır. Yattığı
yerde, kendi evinde, yedi kişi İbiş Ağa’nın adamları tarafından vurularak öldürülür, 1887.
Ölümüne atı bile yas tutar. Bir gün Aziz Ağa'nın arkadaşı Milis, Aziz Ağa'nın kıratıyla yaylaya giderken mezarlıkların yanında, at hemen Milis'i üzerinden atıp Aziz Ağa'nın mezarına koşar, başını mezar taşına koyar ve göz yaşı ile ağlar ve altı ay sonra at ta ölür. Bu olaylardan sonra yöre halkının çoğu çocuklarına 'Aziz' adı koyarlar.
https://www.cerezforum.com/konu/brastikli-aziz-aga-1852-1887.37300
http://www.tarihbilinci.com/konular/brastikli-aziz-aga.40984/
http://www.azeribalasi.com/showthread.php/91749-unlu-pastirmaciyan-ailesi
Aziz Ağa nur içinde yatsın.
YanıtlaSilTarihte bilmediğimiz ne namlı kahramanlar varmış. İşte bizler bu yürekli kahramanlarımız sayesinde bu bereketli topraklarda yaşıyoruz. Aziz Ağa'nın Ruhu şad olsun.
YanıtlaSil