1852 yılında Erzincan ili Kemah ilçesi Esimli
(Brastik) köyünde dünyaya gelen Gülabi'lerden Halil oğlu Aziz Ağa, hiçbir
şeyden korkusu olmayan, uyurken bile gözleri açık olan, hatta üzerinde Azrail
tüyü olduğuna inanılan bir adam varmış.
Bir yaralamadan dolayı hapse düşen
Brastikli Aziz Ağa on sekiz yaşında iken hapisten çıkar. Çıkar çıkmaz
değirmende bir akrabalarını dövdükleri için Kerezoğlu Hüseyin'i öldürür ve
firar eder.
Aziz Ağanın anasına gençliğinde Palangalı
İbiş Ağa da aşık mış. İbiş Ağa yedi köye hükmeden bir ağadır. Aziz’in Babası
ölünce anası Hanım Ağa, İbiş Ağa ile evlenir. Kale gibi korunduğu yerde Aziz
Ağa, İbiş Ağa yı ve kendi öz annesini de öldürür. 'Erzincan da bir kuş var'
türküsü o zaman söylenmiş.
Bir münakaşa sonunda kayınpederini de
öldürür. Gelir evdeki hanımını da balta ile keser öldürür. Hakkında idam cezası
ve 'vur' emri verilir.
Brastikli Aziz Ağa artık kaçak olarak
yaşamağa başlar. Uzun bir süre kendini korur kimseye yakalanmaz.
Erzurum Valisi Mustafa Sıtkı Paşa ve
Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa, bir yolunu bulup Brastikli Aziz Ağa ile gizli
temas kurarlar ve Osmanlı İmparatorluğu için ona çok önemli bir teklif
sunarlar. Teklifi kabul ederse kendisini af edeceklerini, idamdan kurtulacağını
bildirirler. Brastikli Aziz Ağa sundukları teklifi kabul eder. İşte o günden
sonra Brastikli Aziz Ağa Teşkilatı Mahsusa'nın adamı olur ve Osmanlı için
çalışır, vatanı için kimsenin yapamayacağı fedakarlıkları yapar.
O zamanlar ülke çok zor durumdadır.
Erzurum'da Ermeni Türk vatandaşı Kaçatur Pastırmacıyan tehlikesi var. Halk
arasında "Pastırmacı" lakabıyla tanınan bu ası örgütlediği Ermeni
militanlarıyla halka zulüm etmekte ve kan kusturmaktadır.
Kaçatur Pastırmacıyan ile hiç bir güç baş
edemez. Kaçatur Pastırmacıyan ve çeteleri baskın edip yok ettikleri askeri
birliklerden ele geçirdikleri ağır silahları da kullanarak devletin başına
tamamen bela olurlar. Kaçatur Pastırmacıyan'ı vurmağa veya yakalamağa hiç kimse
cesaret edemez. Hatta Osmanlının silahşoru dedikleri Yakup Cemil bile bu adama
yaklaşamazken, işte böyle zor bir dönemde Erzurum Valisi Mustafa Sıtkı Paşa ve
Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa aracılığıyla Aziz Ağa'dan Kaçatur
Pastırmacıyan'ı öldürmesi istenir.
Eylül 1872 tarihinde bir sabah kıratıyla
dört nal giderek yaklaşık 200 silahlı korumalarının arasında, Kaçatur
Pastırmacıyan'ı kaldığı konağın önünde, elinde ki mavzerle attığı tek kurşunla
öldürerek, kendisine atılan onlarca kurşunların arasından sıyrılır kaçar.
Çok küçük yaşlarda ata binip silah
kullandığı için binicilik ve atıcılıkta üstüne yokmuş Aziz Ağa'nın. At dört
nala giderken o atın üzerinde görünmez, atın karnının altına saklanırmış.
Bir kaç yıl sonra Kaçatur Pastırmacıyan'in
adamlarının tuttuğu, Trabzon'dan gelen ünlü bir Rum tetikçiye yolda rastladığı
zaman tam kendisini silahla öldüreceği sırada köylerinin karşısında Kızılyazı
denen yerde, çabuk davranır ve silahını çeker tek kurşunla vurur tetikçiyi öldürür.
Daha sonraları da Kaçatur Pastırmacıyan’ın
torunu Armen Karo lakaplı Karekin Pastırmacıyan isimli Ermeni Türk vatandaşı ve
mebusu, Yine Osmanlı Mebuslarından Murat kod adlı Ermeni Hamparsum Boyacıyan
isimli vatandaş ile birlikte yanlarına topladıkları Ermenilerden çeteler
kurarak Erzurum u bu sefer de Kaçatur’un torunu Karekin işgal eder. Doğu
İllerinde yaşayan Türk ve Kürt vatandaşlara kan kustururlar. Bu isyanları da
devlet bastırır.
Perçenç Köyünden üç genç, Aziz Ağanın
köyünden bir genci ve annesini çok kötü bir şekilde döverler. Aziz Ağa o
gençleri ararken gençler korkularından bir vadide birikmiş olan meşe
yapraklarının altında saklanırlar. Aziz Ağa saklandıkları yerde onları fark
ederek, kuru yaprakları ateşe verir ve üçünü de yapraklarla birlikte yakarak
öldürür.
Aziz Ağa'nın köyünün çevresinde bazı
hırsızlık olayları olur. Dereşoran köyünün Şoran mezrasında oturan ve
"Haymatlos" yani vatansız olarak bilinen Conolardan iki kişi bu
çevrede bazı hırsızlık olaylarına karışırlar. Önceleri sürekli çevre köylerdeki
insanların atlarını, katırlarını ve davarlarını çalan ve bu yüzden de birkaç
defa hapse girip çıkan bu Conolar daha sonra da bazı soygun olaylarına
karışırlar ve en sonunda da Kemah yolunda atlı bir postacıyı soyarlar. Jandarma
bir türlü onları yakalayamaz.
Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa o iki
azılı soyguncuyu yakalamak için Brastik köyüne gelerek orada Aziz Ağa'dan
yardım ister. Aziz Ağa uzunca bir takipten sonra onları saklandıkları mağarada
yakalar. Zincirle bağlayarak götürüp Jandarma Komutanı'na teslim eder.
Dereşoran köyünün Şoran mezrasında oturan bu iki azılı soyguncu daha sonra
Sivas'taki bir bakır madenine götürülerek orada idam edilirler.
Çok gözü pek ve çok cesaretli olduğundan devlet
tarafından bir çok görevler verilir. O her verilen görevi başarıyla yerine
getirir. Aziz Ağa yı en sonunda hizmetçisi Mustafa Efendi satar ve yattığı
yerde, kendi evinde yedi kişi İbiş Ağa’nın adamları tarafından öldürülür, 1887.
Ölümüne atı bile yas tutar. Bir gün Aziz
Ağa'nın arkadaşı Milis, Aziz Ağa'nın kıratıyla yaylaya giderken mezarlıkların
yanında, at hemen Milis'i üzerinden atıp Aziz Ağa'nın mezarına koşar, başını
mezar taşına koyar ve göz yaşı ile ağlar. Bu olaylardan sonra yöre halkının
çoğu çocuklarına 'Aziz' adı koyarlar. Sonraları Atatürk bile isminden
bahsetmiştir.
https://www.cerezforum.com/konu/brastikli-aziz-aga-1852-1887.37300
http://www.tarihbilinci.com/konular/brastikli-aziz-aga.40984/
http://www.azeribalasi.com/showthread.php/91749-unlu-pastirmaciyan-ailesi
Aziz Ağa nur içinde yatsın.
YanıtlaSilTarihte bilmediğimiz ne namlı kahramanlar varmış. İşte bizler bu yürekli kahramanlarımız sayesinde bu bereketli topraklarda yaşıyoruz. Aziz Ağa'nın Ruhu şad olsun.
YanıtlaSil