SAYFALAR

5 Mayıs 2014 Pazartesi

KIPÇAK TÜRKLERİ

 
KIPÇAKLAR
Geçen Hemşenlilerin Kıpçak (Kuman)Türklerinden olduğunu yazmıştım. Altaylar, Urallar ve Horasan üzerinden 1250-1300 yıllarında Anadolu'ya ve daha sonra da Kafkaslar üzerinden 1300-1350 yıllarında Doğu Karadenize önce Kıpçaklar, sonra Avar ve Avşar Türkleri gelmişler. Kemençe ve tulumu Karadenize Kıpçaklar getirmişler. Eğlenceye çok düşkün oldukları gibi, çok ta savaşçı bir millet imişler. Moğolları yenen ilk ordu Kıpçak Ordusu olmuş. Eskiden Hıristiyan Ortodoks oldukları için Gürcülerle iyi anlaşmışlar. Bazı Komutanları; Kutuz, Aybek, Aktar, Kalavun ve Sultan Baybars tır. Karadenize Osmanlıdan önce Kubasar isimli bir komutanın önderliğinde gelerek yerleşik düzene geçmişler ve yavaş yavaş geçmişlerini unutmağa başlamışlar. Ruslarla yaptıkları savaşlar ve Kıpçakların zaferi üzerine meşhur 'İgor Destanı' yazılmıştır. Ermenilerle de iyi geçinmişler. Kültürlerinin tesiri altında kalmışlar. Bazı gelenekleri unutulmuş fakat unutulmayanlar da vardır. Birincisi; Hemşenliler yeni bir ev veya sehender yaptıkları zaman bir koç keser boynuzlarını birbirinden ayırmadan o evin veya sehenderin görünen bir yerine çakar üzerine nazarlıklar asarlar. Eskiyip düşene kadar orada durur. Bu adet sadece Kıpçak ve Avar Türklerinde mevcuttur. İkincisi; Hemşenli kadınlar hiç çok erkekli hayat yaşamazlar. Hatta kocası ölen bir kadın genç dahi olsa evlenmez ölene kadar dul bekler. Bu durum Kıpçak Türklerinde de aynıdır. Şimdi sizlere daha önemli bir şey söyleyim. O taraflarda bir türkü var. 'Cilveloy nanayda' Kıpçak Türkleri nin de söylediği bir türkü var. İkisinin de makamı aynı.
Atalarımızın söylediği türküler çok hoşuma gitti umarım sizlerin de hoşuna gider. O nedenle bir tane daha yayınlıyorum. Atalarımız müziğe çok düşkünmüşler. Horonu bilmem fakat kemençe ve tulumu çok severlermiş. Karadenize onlar getirmişler. Hatta çocuklara bile 'Kemençe' diye isim takarlarmış. Macar kıralını öldüren Kıpçak delikanlısının adı da Kemençe imiş. Böylece müziğe çok önem verdikleri de belli oluyor. Hem bizlerin de eskiden iki kişi bir araya geldimi mutlaka türkü kurar ve söylerlerdi. 'Vaytevoy' dedikleri çok büyük eğlenceler tertip ederlerdi. Bayramlarda salıncak kurar, dönme dolaplar yapar, türkü söyler, horon oynar, silah sıkar eğlenirlerdi. Şimdi Atalarımızın bu türkülerine rastlayıp ta dinlediğim zaman hep o eski çocukluk zamanlarım aklıma geliyor ve duygulanıyorum. Sizler de izleyebilirsiniz. Kolay gelsin.
Kıpçak Türkleri - Vidéo Dailymotion

3 Mayıs 2014 Cumartesi

VİCDAN

“Türk tarihi ile uğraşan bütün Avrupalı tarihçilerin biricik gayesi vardır, o da Türkleri tarihlerinden koparmaktır.” Arthur Mills Perce Stratton
Arthur M. Stratton
Yukarıda ki alıntıyı okudunuz mu? Arthur M. P. Stratton söylemiş. Babası İngiltere den Amerika'ya yerleşmiş bir Hırıstıyandır. 

Bakın işte ne demiş. Ben ne zamandan beri söylüyorum belki de bana inanmıyorsunuz. Şimdi bu adama ne diyeceksiniz? Ezbere mi konuşuyor? Hayır doğruyu konuşuyor. Öbür vicdansız arkadaşları gibi konuşmağa vicdanı el vermiyor. Bu sözü söyleyene kadar kim bilir nelere şahit olmuş ve ne tartışmalardan geçmiştir. 1975 te bu adam ölmüş. Allah bu adamı Müslüman Rahmeti ile ödüllendirsin. Sahipsiz bir millete yapılan haksızlıklara vicdanı razı gelmemiş ve en sonunda doğruyu söylemiş. 

Bütün Avrupalı da doğruyu biliyor fakat herkes doğruyu söyleyecek vicdana sahip değildir. Kim bilir başka söyleyenler de var da biz bilmiyoruz. Daha önce de bir Ermeni Rahip ten bahsetmiştim. Hani 1933 te İngiltere de Kilise de ayın yaptığı sırada Ermeni Örgütlerince örgüt üyesi iki kişi tarafından bıçaklanarak öldürtülmüştü ve katiller kahraman ilan edilmişti. İşte bu Ermeni Piskopos Gevond Turyan da 1917 de bir kitap yazmış, Ermeni isyanlarının Kiliselerden tezgahlanıp yönetildiğini, yabancı ülke elçilikleri ile irtibatlar kurularak Osmanlının yıkılması için çalışıldığını ilk olarak o anlatmıştı. Ve hala daha bizim haklı olduğumuzu savunacak bu Piskoposun eserinden başka bir kitap veya kaynak elimizde yoktur. Demek ki o da Ermeni olmasına rağmen dayanamadı ve doğrusunu yazdı, vicdanını yıkamadı. Bu Ermeni Piskoposa da Allahtan rahmet diliyorum. İşte vicdan budur. Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak, yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. İnsana her zaman doğruyu söyletir.

2 Mayıs 2014 Cuma

şiir EY ANA

Ey ana.. bir gün büyüyeceksin, ev kuracaksın
Çoluk çocuğuna, ekmek götüreceksin,
Hanımın bekleyecek, pencerede,
Dememiştin ki bana.

Hayat yollarında yalnız başına yürüyeceksin,
Hem de dikenli, geçilmez, zor yollarda,
Beni bırakıp gideceğini, sokaklarda,
Dememiştin ki bana.

Budur işte, içlerinden belki de en önemlisi,
Sen olmayınca bana, zor olur yaşaması,
Dünya sensiz bir hiç imiş, doğrusu,
Dememiştin ki bana.

Başımı senin mezar taşına, koyup yattığımı,
Rahatsız ederim diye, gizli gizli ağladığımı,
Her dakika, her saat, her gün aradığımı.
Bana söylememiştin ki, gideceğini,
Bir daha geri, hiç gelmeyeceğini,
Ve sensiz yaşayamayacağımı!
Sen dememiştin ki bana.
                                         Recep Ali Öztürk