CENNETİN YOLU

Bir gün Papaz Trabzon'a gider ve ibadet için kiliseyi aramağa başlar.
Yolda bir çocuk görür ve sorar "Evlat kilise nerede? Yerini bana tarif edermisin?" diye. 

Çocuk kilisenin yerini iyice tarif ederek anlatır papaza. 

Papaz da iyi anlamak için defalarca sorar, çocuk yine anlatır.
Papaz çok memnun kalır ve çocuktan ayrılırken "Sen iyi bir çocuğa benziyorsun, yarın kiliseye gel sana cennetin yolunu göstereyim." der.
Çocuk:
"Ula Papaz Efendi, sen daha Trabzon da çi çilisenin yolunu bilmeyisun, öteçi dünyada çi cennetun yolunu nereden bilecesun da bana öğretecesun? Ha.."der.

TÜNELLER İÇİNMİŞ

Hanı barış için dua etmişlerdi. İsrail tünelleri daha yok edemedi mi? Kaç gündür bombalar yağdırıyor tepelerine. Yine dünyayı aldatıyorlar kendilerine kalsa. Tünelleri yok edeceklermiş. Ne tüneli? Bu kadar zamanda ne kadar çok tünel varmış ki yok edemediler. Halbuki tünelle filan ilgisi yok. Ölü sayısı 3000 ı geçmiş. İnsanların hepsini yok edecekler de tünel diyorlar. Geri zekalılar inanıyor. İşlerine gelen daha ileri zekalılar da kıs kıs gülüyorlar. Düşünün 3000 Filistinli kadın çocuk olmak üzere öldürülmüşler. Hiç bir demokrasi hayranı devletlerin sesi çıkmıyor. Bir İsrail askeri kaçırılmış anında dünya ayağa kalktı. Nasıl kaçırılırmış? Ya onlar 3000 günahsız kişiyi nasıl öldürdüler ve hala daha öldürmeğe devam ediyorlar. İşte bunlar Türkiye de de güya demokrasiyi savunup ortalığı karıştırıyor, halkı birbirlerine düşman ediyorlar. 'Türkler Ermeni katliamı etmedi' diyenleri de hiç ifade almadan hemen mahküm ediyorlar. Bu nasıl bir demokrasidir beyler? Bu adamlar nasıl bir demokrasiyi savunuyorlar? Demek ki 'Demokrasi' nasıl düşünürsen öyle şekilleniyor. Kendilerin kılına dokandın mı hoop demokrasi. Yahut ülkeni bölüp parçalayacaksalar 'Onun adı demokrasi' Seni gebertselerde güçsüz isen ne demokrasisi. Açıktan açığa size demokrasiyi filan bırakın 'Yaşama hakkı yok' direk söyleyemiyorlar da öyle diğer yollardan kandırıp güya kendilerini demokrat gösterip ezilenlerin haklarını savunuyorlar. Tuh sizin insanlığınıza. Siz onu bunu bırakında dünyada kaç sınıf insan var? Bana onu söyleyin. Ben kendiliğimden iki sınıf diyebilirim; Bir sizin gibi dünyada yaşama hakkı olanlar, iki dünya da yaşama hakkı olmayanlar. Bu dünya kurulalı beri böyle gelmiş ve böyle gider. Güçlüler yaşar, güçsüzler onlar isterse yaşarlar. Onun için inanmayın diyorum 'Demokrasi' palavralarına. İnanırsanız da katlanın başınıza geleceklere. 'Demokrasi' deyip 90 sene önce Filistinlileri Osmanlı İmparatorluğundan ayırmışlardı. Şimdi görüyorsunuz işte sanki başka taraftan gelip başkaları barışı bozuyorlarmış gibi, önce Orta Doğunun barışı için toplanıp dua ediyorlar, sonrada tepelerinden aşağı iki tonluk bombaları atıyorlar. Hedef, Tünelleri yok etmekmiş. Yalan olduğunu ne zaman anlayacaksınız? Üç binden fazla sivil ve çoluk çocuk öldü.

DİĞER KARDEŞLER

Vehbi Koç'un Türkiye de en zengin olduğunun bilindiği ilk zamanlarda, vatandaşın biri kendisine yazdığı mektup ta şöyle der
"Sayın Vehbi Koç, bütün insanlık alemi Adem baba ve Havva ana dan çoğaldığımıza göre, sen ve ben kardeşleriz. Kardeşler mala eşit olarak ortak olduklarından, bende senin servetinin ortaklarından biriyim. Servetinden acele benim hisseme düşen payımı gönder." der.
Mektubu okuyan Vehbi Koç ta bu vatandaşa bir mektup yazar ve zarfın içine de beş kuruş koyarak yollar.
Adam Vehbi Koç'un yazdığı mektubu açar. Bakar ki içinde 5 kuruş para var ve bir de not. Açar okur ki "Senin payını yolluyorum. Diğer kardeşlerimiz sakın bilmesin. Onlara söyleme." diye yazar.