SAYFALAR

26 Kasım 2014 Çarşamba

TEK BAŞINA

Kumar oynandığını haber alan polis bir mekana baskın yapar, dört kişiyi yakalar. Şahıslar oyun kağıtlarını sobaya atar delili yok ederler. Polis itiraflarını almak için sorguya baş vurur. 

Adamların kimliklerini tespit eder. Şahıslardan biri papaz, biri Haham, biri İmam diğer şahısta sıradan vatandaş Temel.

Polis Papaza sorar:
"Kumar oynuyordunuz değil mi?"
Papaz bakar ki rezil olacak "Haşa ben din adamıyım. Kumar oynamam" der ve inkar eder.

Polis bakar ki söylemeyecek Haham'a döner:
"Sen söyle Haham Efendi, kumar oynuyordunuz değil mi? Suçunu itiraf et." der. Fakat Haham da büsbütün inkar eder, söylemez.

Polis İmamı alır karşısına ve sorar:
"Kumar oynuyordunuz, bir de utanmadan inkar ediyorsunuz." der.
İmam da "Allah çarpsın ki kumar filan oynamıyorduk. Hem bizler din adamlarıyız, kumar filan günahtır. biz kumar oynamayız. Sohbet ediyorduk." der.

Polis son çare olarak sıradan vatandaş Temel'i alır karşısına:
"Söyle bakıyım, biliyorum kumar oynuyordunuz, boşuna inkar etme." der.

Sıradan vatandaş Temel cevap verir:
"Vallah memur bey, bunlar oynamıyorsa, ben tek başıma kumar nasıl oynarım da.?" der ve acemi polis suçlarını itiraf ettiremez.

 

25 Kasım 2014 Salı

YOKSULLUK


Karaman İline bağlı Ermenek İlçesinde 28 Ekim 2014 te bir maden kazası oldu. On sekiz kişi hayatlarını kayıp ettiler. Geriye de gözü yaşlı ailelerini bıraktılar. Bunların hepsi de yoksul insanlardır. Yoksul olmak ayıp değildir. Günahta değildir. Hele kader hiç değildir. Onları yoksullaştırmak ve öyle yoksul tutmak günahtır, ayıptır.

Yoksulluk insana her şeyi yaptırır. Suç işleyenlerin bir çoğu yoksulluk nedeniyle mecbur kalınca işlenmiş suçlarda çok vardır. Doğuya yapılan yatırımların onda biri Anadolu ve Batıya da yapılmalı. Vatandaşa balık yemek değil, balık tutmak öğretilmeli. Halkın çalışıp iş sahibi olacağı iş sahaları açılmalı. Ermenek Maden kazasında ölen Tezcan Gökçe'nin babası 75 yaşında ki Recep Gökçe yi ve annesi Ayşe'yi ayağında ki yırtık kara lastikleri ile tanıdık. Kaymakam 7.5 liralık yeni bir kara lastik yollayarak güya yardım etmiş. Daha sonra Vali, Kaymakam, Belediye Başkanları hepsi ayağa kalkmışlar. Peki bunlar daha önce nerde imişler. Bir dolaşsınlar Türkiye yi ki kaç tane böyle yırtık kara lastik giyen, bir gün, iki gün lokma yemeyen Recep Gökçeler var. Sonra herkes bu adamın yırtık kara lastikleri ile ilgileniyorlar. Bu adamın ne yiyip ne içtiğini bilen var mı? İşte esas önemli olan bu sessiz ağlayan, sessiz çığlık atanlardır. İşte bu ve bunlar gibilerin ahı insana tutar ve ebedi iflah aldırmaz. Bu insan hiç hilesiz devlete karşı bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş fakat devlet efendi de bunlara sahip çıkmayıp, böylelerinden aldıkları vergileri, çarçur edip yandaşlara peşkeş çekmiş.

Devlet her şeye muktedirdir ve mazlumun yanında olmalı, kanunsuzlukların karşısında olmalı. Eskiden Padişahlar ve Krallar bile halklarının yaşantılarını anlamak için kıyafet değiştirip tebdili kıyafet halkın arasında gezerlerdi. Onların nabzını anlar ona göre hareket ederlerdi. Şimdi araştırma yapılsa Türkiye de binlerce hatta milyonlarca Ayşe-Recep Gökçe çiftine benzer aileler vardır.  

21 Kasım 2014 Cuma

ASİMİLE

"Çoğunluk veya erk sahibinin baskısıyla, farklılık gösteren grupların, bunların kültür birikimleri ve kimliklerinin, baskın yapı içinde eriyerek yok olması." Bu cümleyi internetten aldım ve Sosyolojiye göre  'Asimilasyon' demekmiş. Türkiye ye bir göz atacağız. Yurdun geneline sonra bakacağız, şimdi Doğu ve Güneydoğu Anadolu ya bakalım.

Bu Bölgelerde Bizans zamanında Rumlardan tutunda Harzemi, Arabı, Ermenisi yaşadı da hiç Türk yaşamadı mı? Peki bu yaşayanlar nereye gitti? Hepsi Kürt olduğuna göre başka ırk hiç yok. Türkler bu bölgelerden gelip geçmediler mi? Eğer bu bölgeye uğrayıp yaşadılarsa çocukları torunları nereye gittiler. Osmanlı İmparatorluğu yedi iklimi idare ettiği zamanlar buralara hiç Türk uğramadı mı? Hanı nerededirler? 40 milyon Kürt ten bahsediliyor. Belli ki buralarda yaşayan Türkler ve diğer ırkları da Kürt sayılıyorlar. Yanı bu insanlar zorla, baskıyla asıl kimliklerinden arındırılmışlar ve Kürt kimlikleri kabul ettirilmişlerdir.

Osmanlı İmparatorluğu yapmadığı şeylerden sorumlu tutulurken dünya bu duruma nasıl kayıtsız kalıyor? Bu bölgede 'Türk hiç yoktur' demek yalan söylemek değil midir? Öyleyse söyleyin Türkler nerde? Yoksa gizli bir tarafa gittiler de biz bilmiyor muyuz? İşte Türkiye de Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde sinsice Türkler ve diğer ırklar nasıl asimile edilerek Kürtleştirildiler. Bu durumu şimdi tüm Türkiye toprakları üzerinde uygulamağa çalışıyorlar. Kim çalışıyor? Başta Amerika olmak üzere bütün Avrupa Ülkeleri çalışıyorlar. Onlar zorla çıkarttırdıkları kanunlarla ellerimizi ayaklarımızı bağlayıp menfaat vadettikleri azınlıklara dövdürtüp yok etmek istiyorlar. Mesela Doğu Karadeniz de Hemşinliler güya Ermeni'dir diyorlar. Bu yalanı yutturduktan sonra Doğu Karadeniz hepsi Ermeni'dir diyecekler. Lazlar var, Gürcü, Çerkez, Aphaza hepsini sindirip Ermeni yapacaklar. Halbuki biz hep birlikte Türk'üz.

Bir zamanlar bu memlekette Türk'üm diyen yadırganıyordu. Hatta ve hatta öldürülüyordu. 'Faşist' diyorlardı. Eğer başarılırsa Türkiye Cumhuriyeti; fakat içinde, yaşayan Türk olmayan Türkiye Cumhuriyeti olacak. Kimliklerden 'T.C.' de kaldırıldı mı iş tamamdır. Çünkü hepsi asimile edilmiş yok edilmiş olacaklar. Türk olduğunu bilenler de korkudan seslerini çıkaramayacaklar. Sonra Türkiye de hiç Türk yok diye konferanslar verip tartışmalar düzenleyecekler. İşine gelenler destekleyecek, aydınlarımız aval aval bakıp seyredecekler. Sonunda neler olacak bizlerin ömrü yetmezse de bir çoğunuz göreceksiniz. Bu işlere faşist yakıştırmaları ile başlayacaklar. Dünya üzerinde bana faşist olmayan bir ülke gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz. Çünkü yoktur. Yalandan bir iki 'demokrasi, hürriyet' filan deyip herkesi kandırıyorlar. İş kendi ulusal güvenliklerine geldi mi adamın kafasını koparırlar. Ben 1979 yılında Türk Büyük Elçisi Mehmet Baydur ile Fransız Büyük Elçisi tartışırlarken duymuştum. "Türkiye ve Türkleri dünyadan kaldıracağız." diyordu Fransız Büyükelçisi. Türk elçisi Mehmet Baydur da "Dünyadan Türkleri kaldıramazsınız. Bir tarafta yok edebilirsiniz fakat biz öbür tarafta yine var oluruz." demişti. Daha sonra Hanımının çok ağırına gitmiş ki "Ne kadar densiz şımarık insanlar. Bunlarla hiç konuşulmaz." diyordu bizim Elçinin hanımı.

Türkiye de Türkler asimile ediliyor hem de 'Türkler başkalarını asimile etti' diye diye. Başarabilirler mi bilmem fakat görünüşe göre çoktan yarısını başarmışlar. Sorun bakıyım Güney Doğulu ya ki bir kişi Türk'üm veya Acem'im, Arap'ım, Emevi'yim, Abbasi'yim, Harzem'im Selçuklu'yum diyecek mi? Asimile olmuşlar işte.