SAYFALAR

7 Mart 2015 Cumartesi

KAÇKAR DAĞLARI 11

(devam)
Kaçkar Dağlarının yüksek yerlerini gezdiler ve görüntülediler. Bazen bu sert iklimde ki yayla evlerini bazen de kervan geçmez kuş uçmaz boş kayalık ve karlarla kaplı kayalıkları, bazen de gökyüzü görünmeyen büyük çam ormanlarını en kötü tabiat şartlarında doğa kurallarına meydan okuyarak görüntülediler. Bazen çadırlarda bazen kaya köklerinde yorgunluk çıkartıp her türlü zorluklara göğüs gererek, acımasız dağ kurallarına karşı geldiler. 4000metre yükseklikte ki volkanik gölleri yakından gördüler görüntülediler ve bu göllerden su içtiler. Bazen ac gezip bazen geyik eti yediler. Bazen canlı yaban hayvanları bazen de ölü yaban hayvanları gibi bir çok sürprizlerle karşılaştılar. İşte Kaçkar Dağlarının amatör kameracılarla  yerli belgeseli. (devamı var)

                                                               Lütfen videoyu tıklayınız.

6 Mart 2015 Cuma

İŞKENCE ALETLERİ

İnsanları zorla konuşturup bilgi alabilmek için veya yaptıkları bir eylemden dolayı canlarını yakmak için çok eski zamanlardan beri çeşitli yöntemlere baş vurulmuştur. Bunlardan bir yöntemin adına 'işkence' denir ve bu iş için kullanılan aletlere de 'işkence aletleri' denir. Bu aletler çok çeşitlidirler ve bunların hepsini tespit edip burada gösterme imkan yoktur. Ancak tarihin her döneminde yaşanan ve günümüze kadar süren işkence olaylarının Ortaçağlarda bile uygulandığı ve bir çok işkence aletleri kullanıldığı bilinmektedir. İşte tespit edilen Ortaçağ işkence aletlerinin bazıları.
                                                        Lütfen video üzerine tıklayınız

5 Mart 2015 Perşembe

BURASI RİZE

Memleketimiz Rize. Çocukluğumuzda terk etmemize rağmen bir türlü kopamadık. Adım attığımız yerlerde ki ayak izlerimizi bile unutamadık. Derelerden, tepelerden, yaylalardan ve kasabalardan beri dünmüş gibi her şey aklımızda duruyor. Bir türlü unutamıyor ve hafızalarımızdan silip atamıyoruz. Bizler uzaklarda olsak bile ruhumuz oralarda geziyor. Bu memleket insanlarının hepsi bir hadise, hepsi bir olay. Bir gün dolmuşla Fındıklı'dan Rize'ye giderken Trafik Polisleri durdurdular ve dolmuş şöforuna ehliyet sordular. Biraz yaşlıca olan Şöfor polislere "Verdunuz mi ki olsun" dedi. Daha sonra da biz yolculara anlattı. "Kırk defa değişik sahte isimlerle de imtihana girdim, bana bir türlü ehliyet vermediler. Ben de ehliyetsiz araba kullanıyorum. Şimdi de gelmiş ehliyet istiyorlar." dedi. Bunca fıkralar anlatılmasına rağmen hiç uslanmamışlar ve şimdi de mobese kameralarına çıkıyorlar. Bilmiyorlar ki onları artık insanlar değil kameralar takip ediyor. Yalnız şunu da söyleyim ki o yeni yapılan yolları çok anlaşılmaz bilmece gibi yapmışlar. İnsan nerden gideceğini bilemiyor. Galiba kimse geçmesin, veya geçen insanlar kaza yapsın diye yapmışlardır. İşte DHA nın videosu!
                                                        Lütfen video üzerine tıklayınız.