SAYFALAR

10 Şubat 2018 Cumartesi

UYUMA

Demekki; Türk milleti, nesil yenilendikçe hep aynı yalan yöntemleri ile kandırılıp yok edilmeğe çalışılıyor. Biz nesil yenilendikçe unutuyoruz. Onlara bu senaryoyu kim yazmışsa hiç unutmayıp, her on senede bir yeni gibi sahneye koyuyorlar. Millet olarak çok uyanık olup oyunlarını bozmalıyız. Her yüzüne güleni dost sanıp peşinden gitme!
ALINTI

9 Şubat 2018 Cuma

ANDA ĞOCİKA


Ben küçükken yaşlı adamların muhabbetleri çok hoşuma gider, dizlerinin dibine oturur, söylediklerini pür dikkat, yerine göre hiç nefes almadan dinlerdim. 5-6 yaşlarında iken bir Sonbahar günü ikindi zamanlarında bizim evimizin merdivenlerinden yukarı eve doğru geldiğini bildirmek ve kendini tanıtmak için yalandan öksüre öksüre  bir adam çıkarak geldi. 

Bu adamı dere yollarında bazen rastladığı ve bana öyle seviyeli şakalar yapıp hoşu a gidecek sorular sorduğu için tanıyor ve içimde büyük bir sevgi duyuyordum. Bu adam Köyümüz Lazlarından İbrahim Amca idi. Mollaloğlu İbrahim. “Na kobağare güliçkımı, baban evde midur?”  Diye bana sordu ve benim cevabımı beklemeden kendisi “Veyis, Veyis” diye birkaç defa çağırdı. 'Na kobağare güliçkimi' Lazca birisini bilhassa küçükleri severken söylenen bir terimdir ve 'Seni çok seviyorum, benim gülüm' manalarına gelir. Sonra kapıda duran boş iskemleyi altına çekerek üstüne oturdu. Evin kapısı açık, babam evin arka tarafında aşlama aşlıyordu. İbrahim Amca nın sesini duymuş olacak ki işini öyle yarım bırakmış, aceleyle geldi ve birbirlerine sarıldılar, O da bir iskemle aldı ve İbrahim Amca nın yanına oturup başladılar o tatlı muhabbete. Bende kaçırır mıyım, 'TATA' dediğimiz, babamın bana ait özel yaptığı küçük iskemlemi aldım ve yanlarına oturarak yine pür dikkat konuştuklarını dinlemeğe başladım. 

Yaylalardan, gurbetlerden, askerliklerden, işlerden, güçlerden, öküzlerden, horozlardan, köpeklerden ve o zaman ki geçerli bütün meselelerden konuştular. Öküz, horozlar ve köpek dedim, çünkü o zamanlar onlar da çok meşhur herkes çok ağız bağıran ve başka öküzlere yenilmeyen öküz ile, sesini çok uzatıp öten ve diğer horozlara yenilmeyen horoz ve başka köpeklere yenilmeyen, kapıyı iyi bekleyip eve adam sokmayan akıllı köpekler benim olsun isterlerdi. Hatta günlerce uzak yerlere yol yürüyüp iyi cins öküz, horoz ve köpek bulur, satın alır getirirlerdi. Ben şimdi onları sizlere anlatıp başınızı ağırtacak değilim. Ancak bugün kü ortamları da ilgilendirebilecek bir konuşma geçti. Daha doğrusu babam İbrahim Amcaya bir adam ismi vererek nasıldır diye sordu. Ben o sorduğu adamı tanımıyordum. İbrahim Amca ise çok iyi tanıyordu ve Lazca bir deyim söyledi “Veyis hiç duymadun mi? Bizum Lazca bir söz vardur; ‘Anda ğocika, panda ğocika.’ derler. "Koçi vauğun"  dedi ve birlikte gülüştüler. 

Ben o sözü hiç unutmadım ve önce babama, yıllar sonra da “İbrahim Amca’ya sordum. ‘ANDA ĞOCİKA, PANDA ĞOCİKA’ Manası nedir?” Bana söylediler biliyorum ve bazı durumlarda bende aynı benzetmeyi çok yaparım. Yanlış anlaşılmasın, Lazlar Lazcayı iyi bildikleri veya bu deyimi duymuş olabilecekleri  için özellikle Lazlardan bir kez daha manasını öğrenmek isterim. "ANDA ĞOCİKA PANDA ĞOCİKA" = "AHIR DA Kİ ÖKÜZ YAVRUSU, AHIRIN DIŞINDA DA ÖKÜZ YAVRUSU." diye bana açıklamışlardı. Yanı esası ve kısacası "Öküz her yerde öküzdür." Herkes öğrensin ne demek olduğunu ve ne kadar güzel bir söz olduğunu.

28 Ocak 2018 Pazar

şiir ÇINAR

On üç eylül, dünyaya doğdu bir ay parçası,
Bu çocuk değil bence, meleklerin arkadaşı,
Arada nenniler söyleyip dinletiyor herkesi,
Çınarlar ulu olur, göklere değer belki başı.

Çok ciddi duruşu var, hatırlatır padişahları,
Sanki çiçeklere benzer, o güzelim yanakları,
Dedesi daha küçükken, öpüp koklasın barı,
Çınarlar ulu olur, göklere değer belki başı.

Bazen darılmış gibi üzgün bakar annesine,
Bazen de seslenir durur, ortalar da birisine,
Tanrı, hayırlı uzun ömürler versin kendisine,
Çınarlar ulu olur, göklere değer belki başı.

                                                               
                                                                  Torunum ÇINAR YILDIZ'a   13 Eylül 2017