SAYFALAR

23 Haziran 2023 Cuma

ADAMINA GÖRE

Hikaye mi, yoksa essah mi bilmiyoruz ya..

Çok eskilerden bir gün, Ankara’dan Erzurum’a bir tren yola çıkar. Trenin bütün kompartımanları yolcularla tamamen doludur. Velhasıl tren Aşkale’yi geçer geçmez daha Erzurum garına gitmeden arıza yapar, yarı yolda kalır. Makinist ve ilgililer Daphan Ovası’nın yanı başında hareketsiz duran treni tamir etmeye çalışsa da boşuna, tamir edemezler.

Aslen Erzurum’lu olan Kondüktör, durmakta olan trende, camlardan dışarı bakan ve merakla neticeyi bekleyen yolculara durumu anlatmak için, önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir;

Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz bilinmeyen bir sebepten dolayı arızalanmıştır. Bütün uğraşlarımıza rağmen arıza giderilememiştir. Devlet Demir Yolları adına sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın ve bekleyin, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum’a götürecek.

Açıklamanın ardından Kondüktör birinci mevki vagonunu terk eder ve ikinci mevki nin olduğu vagonlara gider. 

Onlara da şöyle der;

Beyler ve bayanlar! Trenimiz arızalandı. Arızayı bir türlü gideremedik. Şu karşı tarafta Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor. Şimdi başınızın çaresine bakın ve treni tez elden boşaltın.

Fakir insanların bulunduğu üçüncü mevkide bir telaş vardır. Herkes başlarının çaresine bakmak için çapa sarf etmektedirler. Tam bu sırada Kondüktör üçüncü mevki vagonuna gider ve kapısını açar. Garibanlar trenden inmeye çalışırken Kondüktör engel olur ve onlara seslenir;

Hele durun bahalım... Nereye bele? Bu telaş niye?

İçlerinden biri öne atılır ve derki;

Ağabeyi! Belli ki tren arızalandı. Anlaşılan o ki tamir edemediz. Bizde ufağ ufağ yürümeye başliyağ. Erzurum’a daha çoğ yol var.

Kondüktör vagonun kapısını sert bir şekilde tak diye kapatır ve oradaki yolculara şöyle bağırır;

OLA OĞLIM… SİZ GİDECEĞSIZ YA... BU TRENİ ERZURUM’A KADAR KİM İTELEYECAĞ?"

Ben düşünüyorum da şimdi adamına göre muameleyi çok iyi bilen o saygıdeğer Kondüktör Devlet Demir Yollarından emekli oldu, bir okul açtı da, siyasete atılacak olanlara ders filan mı veriyor acaba? Kim bilir?


9 Haziran 2023 Cuma

DOLANDIRICI

Takip mi ediyorlardı bilmem. 22 Mayıs 2023 bugün saat tam 12.26 sıralarında çok acil bir iş ile uğraşıyordum ve çok meşgulken, +90 534 362 89 14 bu telefon numarasından aradılar.

"Ben Ekipler Amiri Başkomiser Atilla Güven" dedi. Başkomiser duyunca ben biraz ürktüm tabi. Dün akşam umumi kontrollerde bir adam yakalandığını, üzerinden benim kimliğim çıktığını, ismimle hitap edip, ben olup olmadığımı sordu. Benimle konuşurken de yandan telsiz seslerine benzer sesler ve bazen de 'komiserim' filan gibi insan konuşma sesleri geliyordu.

Anamın adı, Babamın adı, ev adresim ve kimlik numaram dahil tüm kimlik bilgilerimi bana okudular. Ben de tamam “ben o adamım ve kanun kaçağıyım, beni yakalayın. Sen beni neden arıyorsun? Terbiyesiz adam" dedim ve karşılıklı bağrışmağa başladık. Konuşma devam ederken ben telefonu kapattım.

İlk olarak tuzağa düşmemesi için hemen eşimi aradım. Ey vah telefonu meşguldu. Defalarca açana kadar aradım. Çok şükür o başkası ile konuşuyormuş. Eşimi ikaz ettikten sonra o yukarıda ki numarayı defalarca aradım, meşgul veya ulaşılamıyor. Adam meşgul başkalarını kandırmağa çalışıyordu.

Hemen tek nefes Emniyet Müdürlüğüne metrodan indikten sonra koşarak gittim. Gayem başkaları da dolandırılmasın diye müracaat etmekti fakat “sen tam dolandırılmamışsın, yarım kalmış, müracaatını alamayız.” dediler. En azından benim kimlik bilgilerim adamın eline nasıl geçmişti? Bunun öğrenilmesi lazımdı fakat C. Savcılığına dilekçe vermek lazımmış. O bir sürü iş. Adliyeye girmekte başlı başına uzun hikaye. 

İlk iş Ankara Emniyet Müdürlüğünü araştırdım. 'Atilla Güven' adında hiç bir birimde çalışan bir Başkomiser yok. Benim de tek çare sizleri uyarmak geldi aklıma.

Aman ha sakın oyuna gelmeyin, adam harıl harıl vatandaşları dolandırmağa çalışıyor. İsterseniz bir arayın, o yukarıda ki telefon numarasını, hep meşgul. O sizi arar da, sorduklarına ‘Evet’ derseniz soyulursunuz, haberiniz olsun.

30 Mayıs 2023 Salı

GURUR DUYDUM

1972 yılında Rize Fındıklı Ihlamurlu köyünde Er öğretmenlik yaptım. Bir öğrencim vardı. Neriman! Hemen kapı komşuyduk, anne ve babasıyla, bir de kardeşi vardı Nermin. 

Bütün öğrencilerimi sevdiğim gibi her ikisini de çok severdim. Öyle öğretmenimiz ne diyecek diye can kulaklarıyla beni dinlerler hep ağzıma bakarlardı. Bazen da şeytana uyup, beni suçlamak hatta anne babası ile kavga ettirmek için, akıl almadık planlar yapar ve uygularlardı.

Bir Cuma günü bayrak merasiminden sonra tatil olup bütün öğrenciler evlerine giderken, ben okuldan daha ayrılmamıştım, Neriman’ın sesini duydum. Çocuk hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Düşüp bir yerini incittiğini sandım ve onlara doğru koşmağa başladım. Tam arkalarına geldiğim zaman gördüm, kardeşi Nermin ve Kuzeni Halime yanında, kendisi de yüksek sesle ağlayarak evlerine doğru yürüyorlardı. Bahçede çalışan Annesi Nuriye Hanım da yakın mesafeden çocuğun sesini duyunca “Neriman, Neriman” diye bir iki çağırdı. Neriman çok meşgul, çok iştahlı ağladığından cevap veremedi, yerine Kuzen Halime ses verdi. Annesi Nuriye Hanım “Neriman’a ne oldu? Niçin ağlıyor, Halime?” diye sordu.

Halime; “Nuriye Yenge, Recep Ali Öğretmen başını duvara vurdu, onun için ağlıyor.” Dedi. Ben daha koşmaktan vaz geçtim ve tepe üstünde durdum, onları dinlemeğe başladım.

Meğer çocukların bana kuracakları komployu anlayan anneleri tekrar cevap verdi Halime’ye “Recep Ali Öğretmen başını duvara vurduysa o niçin ağlıyor, öğretmenini çok mu seviyordu Güli?” dedi.

Başını duvara kim vurdu, duvar meselesi var mı? Ben pek hatırlayamıyorum gerçek te olabilir ama, bu eski anıları hatırlamak için küçük bir not. Şimdi sıkı durun o öğrencimi anlatacağım, geçenlerde köyde gördüm ve yine bu hikayeyi anlatıp gülüştük. Neriman ilkokuldan sonra okumamış. Babası da ileri görüşlü birisiydi, neden okutmadı bilmiyorum. Işın esası ne biliyor musunuz? O öğrencim şair olmuş. Hem de Atatürk ilkelerine bağlı. Yolun açık olsun Neriman!

İşte yazdığı şiirlerinden bir tanesi, bana Whatsap tan yolladı; ben önce Cahit Sıtkı Tarancı yazmış sandım. 

KADIN

Çileyle, acıyla bir, çok emekle,
Sevgiyle, umutla ve sadakatle,
Çıkmıştır bir yola hep hakikatle,
Sağlamca yuvayı kurandır kadın.

Yüreği gül açan, bahçeye benzer,
Misler gibi kokan, esendir kadın,
Fırtınalar esse, gönül bağında,
Sevdasına sahip, çıkandır kadın.

Acılar dağ olsa gelse ardına,
Göz yaşı sel olup aksa önüne,
Hüzünler gelip te dolsa gönlüne,
Başı dik ayakta gidendir kadın.

İyidir kötüdür, bir gün dememiş,
Hayatı boyunca her gün direnmiş,
Alıp kollarına bağrına basmış,
Yavrusuna sahip çıkandır kadın.

Yaşamı uğruna mücadelenin,
Hakkını arayıp sorandır kadın,
Bir emel içinde yola koyulup,
Kor alev içinde yanandır kadın.

Zor demeden savaş verdi cephede,
Çarığı kayboldu karlı tepede,
Sırtına aldığı cephanesine,
Karda yorganını sarandır kadın.

Bir güneş misali doğup ta geldi,
Onu sarmalayıp yürekten sevdi,
Güzel ülkesine devrimler verdi,
Kemal Atatürk’ü sevendir kadın.

                         NERİMAN GÜLTEN 08.03.2010