SAYFALAR

24 Eylül 2012 Pazartesi

AİLE BAĞI

kardeş pisiler

Ankara da Batıkent'ten bir aile dostumuzun evine Eskişehir yolunda Yaşamkent'e eşimle birlikte gittik. Böyle birkaç dostlarımız var, hafta da bir evlerde ziyaret eder iddialı bir şekilde okey oyunları oynadıktan sonra stres atar evlerimize gideriz. Her zaman olduğu gibi gece geç saatlere kadar eğlendikten sonra geri gelmek için arabanın yanına geldim. Arabayı tam çalıştırdığım sırada birkaç defa kedi sesleri duydum.

Hayret gecenin o satında oralarda hiç kediye benzer bir şey yoktu. Birkaç defa daha önce kediler motorun yanına ısınmak için girmişler ve birkaç defa kendileri yaralandı, birkaç defa da kayış kesilmişti. Bunu bildiğim için işimi sağlam tutarak, kaputu açtım, el feneri ile her tarafını iyice kontrol ettim. Kedi filan yok. Kedi sesi de kesildi zaten. Geri geri giderken genç bir delikanlı arabasını park ediyordu. Elle işaret etti. Durdum. Yanıma geldi "Ağabey senin araba geri vides te kedi gibi mi bağırıyor" dedi. Nasıl olmuşsa ben duymamışım arabamın içinden yine kedi sesi geliyormuş. "Yok" dedim. "O zaman senin arabada kedi var, içinden kedi sesi geliyor" dedi.

Tam iki saat eşim, ben ve O delikanlı ile motorun civarın da kaputun içinde el feneri ile kedi aradık. Yok, veya bulamadık. Üç dört kilometre geldikten sonra tekrar kedi kaputun içerisinde acı acı bağırmağa başladı. Sağa çektim arabayı bir daha baştan aşağı iyice aradım fakat yok bulamadım. Ama bağırıyor. Demek ki var fakat ben bulamıyorum. Kediyi arabada bulamayınca, 'kediye bir şey olmasın' diye arabayı orda müsait bir yere çektim park ettim. Bir taksi çağırdım eve taksi ile geldim. Ertesi gün öğlene doğru komşumun arabası ile arabanın yanına gittim. 'Herhalde 24 saat içinde eğer kedi ise çıkar, gider' diye düşündüm. Tekrar gündüz gözü ile kaputun içini kontrol ettikten  sonra, arabamı çalıştırdım ve getirerek, evimin önünde yer olmadığı için site önüne park ettim.

İkinci gün arabamı site içine aldım ve temizlik yapacaktım. Hayret baktım yine arabamın içinden kedi sesi geliyor, fakat kendisi görünmüyor. "Hay Allah nedir bana bu işkence? Servise götürmekten başka yapacak bir şey yok." dedim kendi kendime. Kaputu kapatırken, pığlıyarak arkamdan bir büyük kedi bana saldırdı. Nerde ise kaçacak ve arabayı onlara bırakacaktım. Büyük kedi dışarıdan, öbürü içerden kıyamet kopardılar. Başka bir kedi daha geldi. İkisi dışarıdan tırnakları ile ön tampona saldırıyorlardı. Yana çekilip epeyce bunların bağrışmalarını, ön tamponu tırmalamalarını seyrettim. İçerde ki nin sesinden sol farın altında saklandığını anladım. Dışarıda ki kedileri kovmağa çalıştıysam da kovamadım. Panel altındaki parçayı söktüm. Küçük bir siyah renkli kedi yavrusu dışarı fırladı. O çıkan kedi yavrusu ile, dışarıda bekleyen yanı bana saldıran iki büyük kedi, koşarak ve bağrışarak birbirlerine sarıldılar. Sanki savaştan yeni dönen askermiş gibi öpüşe öpüşe oradan uzaklaştılar. Ben büyük kedilerin o yavruyu evlatlık aldığını düşünürken, yanıma komşum Hasan Bey geldi ve kedileri tanıdı.

Kedi yavrusu Yaşamkent te değil, benim kapımda arabaya girmiş, veya annesi orda saklamış. Çünkü kediler bizim sitede yaşayan kedilermiş. Ben o yavruyu arabamın içinde Yaşamkent’e götürmüş, geri getirmiş ve üç-dört gün sonra tekrar annesine babasına sağ salım teslim etmişim. Dışarda ki arabaya saldıran kediler de o yavrunun anne ve babalarıymış. Buluştuklarına öyle sevinmişler ki alel acele verdiğim hazır mamayı bile yemeden bir bir ağızlarını koklaya koklaya koşup gittiler. Bizlerde seyrettik fakat ders aldık mı bilmiyorum.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder