SAYFALAR

4 Nisan 2016 Pazartesi

YAVUZ VE ŞAH İSMAİL

Yavuz Sultan Selim, Ertuğrul dan sonra en sevdiğim ve takdir ettiğim hem adaletli, hem de çok yiğit bir padişahtır. Bilim, şiir, edebiyat ve satranca gençliğinden beri çok meraklıdır. Şehzadelik zamanlarında Acem Hükümdarı bir Türk daha var. 14 yaşında Acem tahtına çıkan Akkoyunlu Şah İsmail.

Şah İsmail de çok dirayetli bir hükümdar ve aynı zamanda satranç ve şiire de çok meraklıdır. Sarayında satranç partileri düzenler, dünyanın her taraftan ustalar gelir onlarla karşılaşırlar ve her oynadığı oyunda herkesi mat eder. Satranç oyunun da ünü bütün dünyaya yayılır. 

Yavuz Sultan Selim Han da şehzade iken Şah'ın ününü duyar ve tebdili kıyafet Hemedan'a giderek han ve kervansaraylar da satranç oynar. O da her karşılaştıkları satranç ustalarını mat eder. Onun da ünü tez zamanda bütün İran'a yayılır fakat Yavuz Selim olarak değil de bir gezgin, derviş olarak. Tabi ki Şah İsmail'in kulağına da gider ve bir şehzade olduğunu bilmeden, gezgin bir aptal sanarak Yavuz Sultan Selim'i satranç oynamak için sarayına çağırtır. 

Şah İsmail:

“Gel hele bre derviş, sen misin nam-u derviş?
Tebriz de üstad koymaz hepsini mat etmişsin.
Bu nasıl bir olaydır, velasıl bu nasıl bir iş,
Bana gelene kadar herkesi alt etmişsin.”

Şehzade Yavuz Selim;

“Aman beyim, efendim ben garip bir dervişim,
Oyunda ustacayım ondandır mat etmişim.
Müsaade ederseniz sizinle de oynarım,
Satranç oynamak benim vakti ahvalim işim.”

Şah İsmail:

“Gel hele oynayalım sana bir ders vereyim,
Bende, seni mat edip ve yerlere sereyim,
Ben ki Şah İsmail’im kim duracak karşımda,
Oyun nasul oynanur sana da öğreteyim.” İlk oyunda Yavuz Selim Şah İsmail'e bilerek yenilir.

Şehzade Yavuz Selim;

“Siz beni mat ettinuz rövanşuu isterim,
Bu ikinci oyunda başarılar dilerim.
Sizle dostluk nazar-u bir oyun içindeyum,
Eğer mat olurusam size biat eder-um.”

Ve Yavuz Sultan Selim HAN ikinci oyunda Şah İsmail’i mat eder. Şah İsmail ilk kez bir derviş tarafından mat edilir. Bu yenilgiyi gururuna yediremez. Ç
ok kızar, sinirlenir, hatta elinin tersi ile vurmak ister ve "Sende hiç edep yok mudur? Şah mat edilir mi?" der. Yavuz Sultan Selim HAN’a. Yavuz Sultan Selim, bir kağıta yazmış olduğu dörtlüğü kendisine uzatır ve "Bu yazdıklarımı iyi oku, ezberle! Unutma!" der. Şah hala karşısında kinin bir gezgin olduğunu sanar. Halbuki o Osmanlı Şehzadesi ve geleceğin en kudretli Padişahı Yavuz Sultan Selim Han dır. 

Yavuz Sultan Selim Tebriz’den gizli ayrılışından iki gün sonra Şah İsmail tekrar oyuna çağırmak için kaldığı hana adamını gönderir, Yavuz Selim'i çağırtmak ister fakat onun çoktan ayrılıp ne tarafa gittiğini bilen yoktur. Ancak saray görevlilerinden birisi Yavuz’u tanır ve Şah’a söylenince çok sinirlenir.

Şah İsmail'e verdiği kağıtta aşağıda ki dörtlük yazılıdır;

Sanma Şah'ım herkesi sen sadıkane yar olur,
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur,
Sadıkane belki ol alemde bir dildar olur,
Yar olur, ağyar olur, dildar olur, serdar olur

Şah İsmail bu dörtlüğü okur, tuhafına gider fakat bu garip gezginin Yavuz Sultan Selim olduğunu ve bir gün karşısına serdar olarak çıkacağını, hatta savaşacağını anlatmasına rağmen o anlayamaz. 

Aradan bir zaman geçtikten sonra Yavuz Padişah olunca ikisinin arasında Çaldıran Savaşı olur. Savaşı kayıp eden Şah İsmail'e, kendisine atmak istediği tokatı hatırlatır ve; "Atacaksan birine tokatı, işte böyle atacaksın." der.

Bu savaşta Şah İsmail tam esir düşeceği zaman muhafızlarından biri Şah İsmail kendisi olduğunu söyler ve onun yerine esir olur. Esas Şah İsmail ise bir at ile yaralı olarak kaçar, canını kurtarır fakat bu yenilgi kendisini şoke eder, bir daha toparlanamaz. Bir zaman sonra da ölür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder