SAYFALAR

1 Ekim 2020 Perşembe

KARA ÖKÜZ



Bektaşi’nin biri iki öküz beslermiş. Bu öküzlerin biri sarı diğeri siyah renkliymişler.

Vakti geldiği zaman bu öküzlerle çift sürer geçimini sağlarmış.

Fakat öküzlerin sarı renkli olanı uysal mı uysal, az yem yiyen, çok akıllı, çok çalışkan bir öküz, kara renkli olan öküz ise aksine çok yem yiyen, inat mı inat ve çok tembel bir hayvanmış.

Haliyle Bektaşı da kara öküzü huyundan dolayı hiç sevmezmiş.

Her gün bu kara öküze çok öfkelenir beddua edermiş.

“Ey Allahım şu kara öküzün canını al da kurtulayım.” Diye söylermiş.

Bir sabah Bektaşi ahıra girince sarı öküzün yerde yattığını görmüş. Kuyruğundan tutup çektiği halde öküz kalkmayınca öldüğünü anlamış ve hemen on yaşlarında ki oğlunu çağırmış.

Çocuk koşa koşa gelip ahıra girmiş ve sarı öküzü yerde görünce; "Ey vah baba sarı öküz öldü mü? Yerde niçin yatıyor?" diye sormuş. 

Bektaşi sarı öküz öldüğünü tam olarak anlayınca hemen ellerini göğe açmış ve;

“Ey Allahım, bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen kara ile sarıyı ayırt edemedin mi?” demiş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder