SAYFALAR

29 Ocak 2021 Cuma

STALİN'İN TAVUKLARI

Sovyetler Birliğine Komünizm rejimini getiren Viladimir Lenin öldükten sonra, yerine yakın arkadaşlarından Polit Büro üyesi Sovyetler Birliği’nin ikinci devlet adamı, Avrupalı bazı siyasetçilerin 'Küçük Şeytan' dedikleri Jozef Stalin geçer. Bir çok cinayet olayları planlarını yaptığı çalışma salonunda bir kış gecesi, yakın dostları, arkadaşları ve Komünist Partisi ileri gelenlerini toplar, sohbet ederler.

Votka şişelerinin boşları gidip, doluları gelirken, kafalar iyice sarhoş olduğu zaman, başka ülkelerde de devlet büyüklerinin yaptığı gibi, söz döner dolaşır ülke yönetilmesi muhabbetine gelir. Halk nasıl yönetilir? Onu konuşmağa başlarlar.

'İNSANLAR NASİL YÖNETİLİR?'

Bir kaç tartışmalardan sonra içlerinden biri "Halkın yönetilmesi dünyanın en zor işlerinden biridir." der ve herkes fikirlerini anlatırken;

Stalin kan çanağına dönen gözlerini, etrafında dalkavukluk yarışına girmiş polit büro arkadaşlarına çevirerek elindeki çatalı önündeki votka şişesine birkaç defa vurur ve herkesi susturarak dikkatle kendisini dinlemeye davet ettikten sonra sesler kesilince sorar:

"Ey saçlarını devrim için, halk için, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış, çeşitli görevlerde emeği geçmiş, sevgili ve kıymetli dostlarım, söyleyin bakalım halkın yönetime kayıtsız şartsız baş eğmesi, itaat etmesi için yönetim nasıl olmalı? Yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalı?" der.

Her kafadan bir ses çıkar;

Kimisi adaletten, haktan, hukuktan söz eder, kimisi demokrasiden, kimisi sürgünden, zindandan, sehpadan, idamdan, hapisten bahsederler.

Kitlesel cinayetlerin pröfesyonel dehası, insan kasabı, "karşı devrimci, ajan, casus" diye suçlayıp binlerce sosyalistleri ve hatta en yakın arkadaşlarını bile öldürten Josef Stalin, adamlarını iyice dinleyip fikirlerini aldıktan sonra onların anlattıklarının hiç birini beğenmez. Onları eli ile işaret ederek yine susturur ve b
ir kadeh daha votkasından çekerek şöyle der;

"Halkın karşınızda baş eğip durması için, onları aptallaştırıp istediğinizi yaptırmak için, ne yapmanız gerektiğini hala öğrenememişsiniz. Durun da, sizin şu beyinsiz kafalarınıza ben çivi ile çakayım."

Hemen hizmetçilere çağırıp bağırır;

"Çabuk bana bir tavuk ile darı getirin!"

Aceleyle az zamanda bir tavuk ve bir çanak ta darı getirir hizmetçiler. Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde darı çanağını alır masanın üzerine koyar. Tavuğu da alır eline ve başlar canlı canlı tüylerini yolmağa! Cıyaklamalarına  hiç aldırış etmeden, elleri ile bütün tüy ve teleklerini yolup tamamen çırıl çıplak eder ve öylece salonun ortasına salıverir tavuğu.

"Şimdi bakın bakalım, neler olacak? Bu şaşkın tavuk neler yapacak?" der.

Koca salonda çıt yok. Bütün herkes izlemeğe devam ederler. Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan fırlar kendini salondan dışarı sokağa atar. Dışarısı Sibirya soğuğu eksi 30 derece ve canlı mahluk yoktur. Tavuk soğuktan tir tir titrer, geri döner tekrar salona girer. Salonda kendini duvardan duvara vurur, canı yanar. Tüysüz kanatları ve göğsü yara bere içinde kalır. Sobaya yaklaşır tüysüz derisi yanar kavrulur. Kendini çaresiz hisseden tüyleri yolunmuş tavuk, sonunda tüylerini yolan ve salonun ortasında 1.60 lık boyuyla bir kahraman gibi ayakta dimdik duran Stalin'in yanına koşar ve onun bacakları arasına girip, ona sığınır.

O zaman Stalin, yanda ki çanaktan bir avuç darı alır ve yolunmuş tavuğun önüne bir iki tane atar. Tavuk darıyı yer. Stalin salonun içinde yürümeğe başlar ve her adımda bir iki darı daha atar. Yürüyerek aralıklarla darı atmağa devam eder. Atılan darıları toplayıp yemlenen tavuk, yürümeğe devam eden Stalin'in peşinden yürür, onu takip eder, ikisi birlikte salonda dolanır dururlar. 

Stalin, bütün bunları seyreden ve ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakar, votkasından bir yudum daha alır ve keyflenip gülerek 
döner onlara şöyle der:

"Gördünüz mü? Halk dediğiniz insan topluluğu aynen bu tavuğa benzer. Tüylerini yolup al ve serbest bırak. O zaman yönetmek çok kolay olur. Çünkü onları artık bir avuç yemle kandırmak mümkündür."

Gerçekten insanları tavuklar gibi bir avuç yemle kandırıp kolayca yönetmiş. Diğer devlet adamları tarafından 'küçük şeytan' olarak vasıflandırılan Stalin, kendine ters düşen veya yönetemediği en az 20 milyon kişinin de kanına girerek hiç acımadan katletmiş. Sonunda bütün ailesi ve en yakın dostlarıyla da ters düşüp, kendisini terk eden kızından bile küs olarak, yalnız başına can vermiş. Hala daha o zaman ki halkının torunları kendisinden bahsederken 'diktatör' kabul eden de, Rusyayı 'kalkındırdı' diyen de var. Saygılarımla.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder