SAYFALAR

25 Ağustos 2021 Çarşamba

MÜSİBETLER

Geçenlerde köyde çok eski bir arkadaşımla karşılaştık. Oturduk, öyle kısacık bir çay sohbeti yaptık. Tabi hemen konu güncel olaylara; doğal afetlere ve yangınlara geldi. Çünkü Yurdumuzun güneyi ve batısı Mersin, Adana, Hatay, Antalya, Balıkesir,  Aydın, Muğla, Marmaris, Milas ve Köyceğiz, Fethiye, Manavgat ta yangınlar on iki günden beri devam ediyor, bir türlü söndürülemiyor, söneürmek içinde öyle gönülsüz çalışmalar yapılıyor, dokuz kişi yanarak ölmüş 200 e yakın kişi de hastanelerde tedavi görüyorlar. 

Her türlü lüksumuz var fakat bu güne kadar başımızda kiler bir iki tane yangın söndürme uçağı alamamışlar, Türk Hava Kurumunda bulunanlara da bakımları yapılmamış, çürümeğe terk edilmişler. Bu yüzden yangın uçaklarımız yok. Rusya dan bir yangın söndürme uçağı kiralanmış, o da yangınları söndürmeğe çalışırken, Kahramanmaraş ta düşmüş, içerisinde beş Rus, üç te Türk mürettebatın hiç biri kurtulamamış.

Bu yangın musibeti hala söndürülememiş her tarafta bütün şiddetiyle devam ederken, bir taraftan da doğal afetlerden sel ve su baskınları felaketleri meydana gelmiş, yağan yağmurlar Rize'yi, Sinop’u ve patlayan Hidro Elektrik Santralı kapağı nedeniyle Kastamonu günlerce sular altında kalmış Kastamonu nun Bozkurt İlçesi olduğu gibi tamamen yok olmuş, 50 kişiden fazla insan ölmüş, 329 kişi de kayıp olmuştu. O kayıp olanlarda günlerce aranıp bulunamadığına göre ölmüş sayılırlardı. Cesetlerin bir çoğu deniz kıyısında toplandı.

Diğer taraftan Miliyonlarca Suriyeli dedikleri Türk düşmanı militanlar Türkiye ye gelip yerleşmişken, şimdi de Afkan dedikleri aslında kim oldukları belli olmayan çok sayıda, sadece gençlerden oluşan bazıları asker kıyafetli insanların sürüler halinde koşarak ülkemize geldikleri, gazeteciler ve televizyoncular tarafından gün be gün tespit edilerek, halka görsel ve yazılı medya yoluyla, sunulmuş, Türk halkı göz kırpmadan büyük bir heyecanla olup bitenleri izlerken; elinden tesbihi hiç bırakmayan, beş vakit namazını camide kılan, iyi insan olarak çocukluktan tanıdığım eski bir komşumla karşılaştım. Bu adam resmi kurumlarda çalışmış ve emekli olmuş çocukluk arkadaşım.

Biraz hal hatırdan sonra konu hemen bu musibet olaylara geldi. O arkadaşım bir ‘estoufirullah’ çektikten sonra elinde ki tesbihi de bir iki çekip başladı bana anlatmağa; “Bu felaketler, müsibetler niçin olmasın be kardeşim? Bana da geçen bir kadın anlattı, kadın. Bu dünya niçin yıkılmıyor? Geçenlerde İstanbul dan misafir gelmiş, komşuda bir kız gördüm. Aşağıya mini etek, yukarıya fileli bir gömlek giymiş, memeleri görünüyordu. Ayol ben kadın olduğum halde o kıza sulandım. Bu yer gök niçin kopmasın, yıkılmasın? O kadın anlattıklarına ve olanlara karşı bu müsibetler az bile.” Diyordu.

Adamdan hiç böyle cümleler beklemiyordum. Önce biraz bocaladım. 'He, hu' dedim. Ne diyeceğimi tam olarak bilemedim. Çünkü çok şaşmıştım. Osmanlının son dönemlerinde ki Türk ve Müslüman düşmanı Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi aklıma geldi. Sonrada Tokat Milletvekili oldu bu adam. Kısaca hani ‘Ben Türklükten istifa ediyorum ve bu yükü üzerimden attığım için Allaha şükrediyorum’ Demişti güya dinin en büyüğü. Sonra Ülkemizde cirit atan yerli ve yabancı ajanlar aklıma geldi. Snra da en önemlisi Ülkemizi bu insanlardan temizlemeğe çalışan Mustafa Kemal Atatürk aklıma geldi. 

Kendimi toparladım. “Arkadaşım çok güzel heyecanla anlatıyorsun beni de ilk etapta etkiledin de, düşünmeden konuşuyorsun. Eğer esseh diyorsan, o kadın bu konuştuklarını anlattıysa, sana neden ve nasıl anlattı? Niçin anlattı? Eğer sen ve o kadın bahsettiğin gibi tam Müslüman iseniz o konuları kadın ve erkek arasında konuşmak caiz midir? Senin bu anlattıklarına ve benim anladığıma göre Allah bizleri kızlar mini etek giydikleri için cezalandırıp doğal afetleri ve yangınları veriyor. O mini etekli kızlardan sebep, onların yanında hiç günahsız çocukları ve başka dindar insanları da cezalandırıyor. O yangınlarda bu kadar hayvanlar telef oluyor. Öyleyse Allahın hiç adaleti yok. İkinci ve esas olan, Avrupa Ülkeleri ve Amerika da hiç mini etek ve fileli gömlek geyen kızlar yok mu? O ülkeler neden cezalandırılmıyor ve refah içinde yaşarlarken, sen ‘müslüman’ diye övündüğün o ülkelere bir bak, hep birbirlerini yiyorlar. İşte senin gibi düşünen böyle yobaz Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. İslam dini birdir ve sizlerin anlattığı gibi bir din değildir.” Dedim. Anladı mı bilmiyorum. Daha hiç konuşmadı. Sadece dinledi, gözlerime baktı baktı ve gitti.

İşte kurnaz insanlar İslamiyeti mini etek ve fileli gömlek ile belden aşağı üzerine kurmuşlar. O şekilde kandırmışlar. Öbür taraftan da 12 yaşında ki çocukla ilişki kurmağı ‘bademleme’ olarak adlandırmışlar. Sadece Müslüman ülkelerinde 'Bacha bazi ve Yaz gelini' adetlerini uydurarak uygulamışlar. Bu adetler değil Müslümanlıkta, hiç bir dinde veya insanlıkta yoktur. Kendileri yaparsa sevap, başkaları yaparsa günah demişler. Ve işin esas vehameti insanları bu mini etekli, fileli gömlekli kızlarla meşgul ederken, binlerce yetimin hakkını alıp ceplerine atmışlar. Şeytanın dahi aklına gelmeyecek şekilde haksızlıklar yaparak hepsini de dine uydurmuşlar. 

Dünyada bir memleket düşünün; yetim hakları abur cubur yeniliyor. İbadethanelerde çocuklara tecavüz ediliyor. Haksız yere insanlar yıllarca hapislerde tutuluyor. Başkalarına kara leke olacak şekilde iftiralar atılıyor. Adalet hak hukuk yok. Milli iradenin gerçekleşmesi için yapılan seçimlerde başkası kazansa bile kendileri kazanana kadar seçimler tekrarlanıyor. Haksızlık ve yolsuzlukların had safhada olduğu bir zamanda, o memlekette Allahın kalkıp ta bir mini etekli kızla ve onun mini eteği, fileli gömleğiyle uğraşacağını hiç sanmıyorum. Bunu söyleyenler bilesiniz kandırıyorlar sizi. İnanmayınız. Bir taraftan İslam Dinine de düşmanlık yapıyorlar. Kendi çıkarları doğrultusunda istedikleri gibi bir din anlayışı yaymağa çalışıyorlar. Kısacası İslam dinini kendi çıkarları için kullanıyorlar.

Gerçek Müslümanlık, sizin inandığınız Müslümanlık bu mudur? Benim anladığım müslümanlık bu değildir. Sakın yerli veya ithal bu şekil Kur’anı Kerimden ayrı fetvalar veren hacı, hoca, cemaat ve insanlara uymayınız. En basit örnek; Allah bir kız mini etek giydi diye mini eteksiz diğer yüzlerce kişiyi ve canlıyı cezalandırır mı? Hani Allah adaletliydi, ne oldu, beyniniz mi resetlendi? Yoksa ‘Müslümanım’ diyenlere her şey serbest, esas Müslüman olanlara ve diğer insanlara her şey yasak, Allah cezalandırır mı? Öyle mi biliyorsunuz müslümanlığı? Öyle olursa, o zaman Allah herkesin değilde sadece bir gurubun Allahı olur ki bu da çok yersiz bir kavram. Gavur dediğiniz ülkelerde Müslümanlar sorunsuz yaşıyorlar, hiç bir sıkıntıları yok fakat dünyaya bir bakın Müslüman ülkelerinde Müslümanlar birbirlerinden kaçan kaçana. Hatta kaçmak için uçaklara yapışıp kendilerini bile öldürüyorlar.

Eğer Allaha inanmıyorsanız, onu inkar ediyorsanız, öteki dünyaya da inanmıyorsanız, bu yaptıklarınızı, inanıyormuş gibi görünerek başkalarını kandırmak için yapıyorsanız, onu da söyleyim; gerçekten Allah vardır. Bizleri yeri göğü yaratmıştır ve her şeyi takip ediyor. 

Göreceksiniz sonunda kendisi ile dalga geçenleri, kandırmağa çalışanları ve inkar edenleri hem bu dünyada hem de öteki dünyada çok ağır bir şekilde cezalandıracaktır. Tıpkı daha öncelerden de olduğu gibi. Haberiniz olsun. Arap çatısı altında değil, Türklük çatısı altında birlik olun. Ama yine de her 'Türküm' diyene de inanmayın. Herşeyden önce mantığınızı, aklınızı kullanın. Hazır bu vatana yazık etmeyin ! Saygılarımla


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder