SAYFALAR

10 Ocak 2022 Pazartesi

ACABA


Ömer Seyfettin’in babası Osmanlı ordusunda bir subaydı, Ömer Şevki Bey. Kendisi de askeri okulları bitirdi ve Osmanlı Ordusuna subay oldu. Aslında asker, yazar ve öğretmendir. 

Bir ara askeriyeden ayrıldı ve sivil hayatı bir yıl kadar kısa sürdü. Savaşlar başladığı zaman yeniden orduya çağırdılar. Bir çok cephelerde savaşlara katıldı. Yanya Kuşatması sırasında, Kanlıtepe'de 20 Ocak 1913 tarihinde 21 askeriyle birlikte Yunanlılara esir düştü.

Atina yakınlarındaki Nafliyon kasabasında geçen on aylık esareti sırasında da bir çok eser yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı. Aşağıda okuyacacağınız bir anısı 1. Dünya Savaşında Filistin Cephesinde ki savaş sonunda olmuştur.

Ömer Seyfettin'in 'Piç' adlı eserinden;

"Alman'ların yenilmesiyle savaş bitmiş, mütareke imzalanmıştı. Filistin'den çekiliyorduk. Bir kaç arkadaş subayla, karşı tarafın da subaylarıyla, çekilme işlerini görüşmek için gittik.

Karşı tarafta, Fransız üniformalı bir subay sık sık bana bakıyor, gözünü benden ayırmıyordu. Ben buna bir anlam veremiyordum.

Fransız subay yerinden kalkıp bana doğru geldi ve;
'Nasılsın Ömer Seyfettin?' Dedi.
'Beni nerden tanıyorsun? Ben bir yüzbaşıyım. Öyle tanınacak kadar üst düzey bir kumandan değilim.' Dedim.

'Ömer, biz seninle İstanbul'da Askeri Lise'de beraber okuduk, ben falancayım deyince, hayretler içerisinde baktım, hatırladım..

Hep dini eleştiren, Osmanlı'yı kötüleyen, vatan, bayrak sevgisi olmayan bir öğrenci idi ama, yine de Fransız subay olması normal değildi..
‘Peki nasıl böyle oldun?' Dedim.

'Ne zaman bir savaş olsa, Türkler galip gelse içimde üzüntü oluyordu. Tükler kaybetse, zarar görse içimde bir sevinç oluyordu. Çoğu zaman kendimi ayıplıyor, neden böyleyim? diyordum. Bir gün anneme ısrarla sebebini sordum.
'Dayanamayacağım, anlatacağım.' Dedi.

İstanbul Hastanesinde Fransız bir doktor vardı. Hastaneye gidip gelirken birlikte oldum ve sen o Fransız doktorun oğlusun. Babanın bundan haberi olmadı, şimdi de sen öğrendin.' Dedi..

Zaten babam zannettiğim adam çoktan ölmüştü.

O hastaneye gittim, şu tarihte burada çalışmış, şimdi Fransa'ya dönmüş olan, şu isimde doktorun adresi var mı? Dedim, adresi verdiler, Fransa'ya gittim, babamı buldum, olanları, annemin sözlerini anlattım..

'Anneni gerçekten sevmiştim.' Dedi ve beni kabul edip nüfusuna yazdırdı, Fransız okullarında eğitimimi tamamladım ve gördüğün gibi bir Fransız subayı olarak karşındayım.' Dedi.

Şimdi Ben,
Türk milletini, bayrağını, vatanını, eleştirilenleri gördükçe, acaba onlar da, "Piç" mi? diyorum..!!!"

Ömer Seyfettin.

Evet Ömer Seyfettin haklı galiba? Yoksa bir milletin içinden bu kadar hain, kanı bozuk insan çıkamaz. Ekmeğini yeyip te, krallar gibi yaşadığı ülkeye kötülük yapamaz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder