SAYFALAR

31 Mart 2015 Salı

ÖZLÜ SÖZLER

1. Dünyada en tehlikeli varlık insandır. Hiç bir canlı kendine dokunmazsan sana bir şey yapmaz. İnsanın ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz.
2. İnsanoğlu doyumsuzdur verdikçe ister. Kanaatkar olup şükretmeği bilmez.
3. Yapılan iyiliklere zamanla alışılır ve görev haline gelir. Her zaman yapılması istenir.
4. İnsana her zaman iyilik yaparsın hesapta olmaz, bir defa yapamazsın kötü olursun.
5. İnsan her zaman kahraman olamaz fakat her zaman insan olabilir.
6. Bütün husumetler yakın ilişkilerden veya en yakınlarından çıkar. İnsan her zaman ölçülü olmasını bilmeli.
7. Şu dünyada her şeyi hazmetmesini bileceksin. Bazı şeyleri hazmetmekle belalardan ancak kurtulabilirsin.
8. İnsan başkasından eleştiri ister, aslında duymak istediği övgüdür.
9. Başa gelen müsibetin bir iyiliği varsa, oda düşmanlarımızı ve gerçek dostlarımızı tanıtmasıdır.
10. Dostu da sev düşmanını da; çünkü dost ödevini, düşman ise gücünü gösterir.

30 Mart 2015 Pazartesi

İSTANBUL'A GİRELİM

Yenilmez Türk Askerleri
İzleyeniniz var mı bilmem. 27 Mart 2015 günü saat 18.00 Haber Türk Televizyonun da çok enteresan bir haber izledim. Komşumuz Yunanistan'ın resmi ordusu Deniz Komandoları, Yunanistan da eğitim sonrası Atına sokaklarında yürüyüş yaptılar ve slogan attılar; "İstanbul'a girelim. Bayrağımızı dikelim. Ayasofya yeniden Yunanistan'ın olacak." Cadde kenarlarında toplanan halk ta büyük bir coşkuyla tezahürat yaptılar. Kimden çesaret alıyorlar tam olarak bilemem. Düşünmüyorlar ki aynı gaye ile bütün akrabaları bir olup kaç defa geldiler, Çanakkale'yi Gelibolu'yu geçemediler. Türkiye'de ki yıkıcı faaliyetleri biraz etkisini gösterdi mi hemen cesaretleniyorlar. Yandaşları içerden "Halklara özgürlük, Türkiye'de Türk yok. Demokrasi, filan, fişman" sloganları ile karşılık veriyorlar ve birbirlerini cesaretlendiriyorlar. Hem içerde hem dışarda çok güzel organize olmuşlar. Kendilerinde öyle organize olacak ne kafa var nede cesaret, akıl verenleri kulaklarına üflüyor, onlarda uyguluyorlar. Hani Faşist düşmanları nerde dirler? Niçin seslerini çıkarmıyorlar? Yoksa Türk Ordusu aynı sloganı atsa Faşist olur kötü, Yunan Ordusu attığı için faşist olmaz iyi mi olur? Daha önce de olmadı mı? Kıbrıs ta Türkleri öldürüp öldürüp "Biz öldürmedik." demediler mi? Şimdi de "Hepsini temizleyemedik, Kıbrıs birleşsin ki geri kalanları da temizleyeceğiz." demek istemiyorlar mı? Sizlere soruyorum ey Vatan içinde ki satılmışlar. Tabii ki sizlerin de hoşunuza gidiyor gizli gizli gülüyorsunuz. Ama göstermelikte olsa çıkın söyleyin "Yunanistan Faşist tır, faşist uygulama yapıyor." diye. Yok kimse söylemez. Çünkü öyle karşılıklı paslaşa paslaşa yine Çanakkale kıvamına getirip onlar dışardan bunlar içerden gelip dayanacaklar "Bayrağımızı dikeceğiz." diye. Hanı bu Ülkede hiç Türk yoktu? Kimden korkuyorlar da niçin gelemiyorlar, bayrak dikmeğe? Yoksa öyle slogan atmakla kendilerini mi tatmin ediyorlar acaba?


24 Mart 2015 Salı

KRAL ÇIPLAK

Çok eski zamanlarda giyimine düşkün bir kral yaşarmış. Çok sayıda elbisesi olmasına rağmen yine de yeni bir elbisem olsun istemiş ve bütün terzileri toplamış; "Öyle bir elbise dikeceksiniz ki görenin ağzı açık kalacak. O elbiseden hiç kimsede olmayacak." demiş.

Ellerinde çeşit çeşit kumaşlarla gelen tezilerin diktiği elbiselerin hiç birini beğenmemiş ve bir çoğunun boynunu vurdurmuş. Uyanık bir terzi "Bana iki ay izin verin. Sana kendi ellerimle bir kumaş dokuyup öyle bir elbise dikeceğim ki dünyada eşi benzeri olmayacak. Görenlerin hayretten ağzı açık kalacak." demiş. Kral bu terziye sarayında bir tezgah vermiş ve bu eşsiz elbise için çalışmalara başlatmış.

Kendisi de her gün gider kontrol edermiş. Fakat tezgahta hiç kumaş göremez sadece bu uyanık terzinin bir şeyler yapıyormuş gibi el ve ayak hareketleri yaptığını görürmüş. Tezgahta hiç bir şey göremeyince bir gün terziye "Az zaman kaldı. Unutma. Elbiseyi teslim etmen lazım." demiş. Terzi "Efendim ben sana öyle bir kumaş örüyorum ki, bu kumaşı herkes göremez. Ancak akıllı insanlar görebilir." demiş. Demiş fakat aynı zamanda kumaşın özelliğini bütün halk ve komşu krallar da öğrenmiş. Yanı bütün halk sadece akıllı adamların bu kumaşı görebileceğini, akılsız aptalların hiç göremeyeceğini öğrenmişler. Günü gelince terzi kralın karşısına çıkmış ve güya elinde ki kumaşı yan tarafa bıraktıktan sonra kralın ölçülerini alarak bir kaç provadan sonra elbiseyi krala giydirmiş.

Aynaya bakan kral, üzerinde hiç bir elbise görememiş fakat bana aptal derler diye 'elbise yok' diyememiş. "Oh be eline koluna sağlık ne kadar da güzel oldu." demiş. Sarayda yaşayan ve kralı yeni elbiseleri ile gören bütün insanlar "Güle güle giyin kralım çok güzel olmuş ve sana çok yakışmış." demişler. Kral öyle sokağa çıkmış ve bütün avaneleri ile birlikte tören yerine doğru yürümeğe başlamışlar. Kralı sokakta gören bütün halk "Elbiselerin çok güzel olmuş ve size yakışmış, sayın kralım." diye bağırarak alkışlayıp tezahürat yapmışlar. Tam o sırada karşı taraftan annesi ile yürümekte olan bir çocuk "Anne, anne Kral a bak, Kral çıplak." diye başlamış bağırmağa ve ondan sonra herkes bağırmağa başlamışlar "Kral çıplak!"