SAYFALAR

11 Ekim 2011 Salı

TEMEL'İN ANASI

Temel'in babası ölünce, anasını hep sırtında taşır yere hiç bastırmazmış. Bir gün yine annesi arkasında Temel köyün içinde giderken cami imamı rastlamış ve Temel'e sormuş:
-Habu arkandaçi kadun çimdur? Temel de;
-İmam emica, bu benum anamdur,babam eldi da, ben oni çok seveyirum onun içun sırtumda taşıyırum. Hiç yere basturmayırum. der. İmamda;
-Ola sırtundan endurda ona eyi bir koca bul da. der. Fakat Temel bu lafı kabullenmez, imamla tartışmaya başlar. Anası Temel'in sırtından lafa karışır;
-E..akılsuz uşağum boşuna tartışma, sen sanki imamdan iyimi biliyisun. der.

10 Ekim 2011 Pazartesi

EVRAK AĞIRDIR

Eski dönemlerde davalara kadılar bakıp ta "Evrak ağırdır idamına; evrak hafiftir beraatına" dedikleri zamanlarda, kadılar sadece davalara bakmaz bazı konularda vatandaşa fetva ve akıl da verirlermiş.
Onun için müphem olan konular kadılara sorulur ona göre hareket edilirmiş. Kadı bir gün bütün hazırlıkları yaptırmış, sabah ezani sularında dar ağacını kurdurmuş ve tam bir adamı asacağı sırada, başka bir adam "Çok acele, çok acele, beni bırakın, Kadı hazretleri ile görüşmem lazım." diye bağırarak askerlerden yardım istediğini görmüş.
Askerlerde bu adamı Kadı'nın yanına bırakmıyorlarmış. 'Belki şahitlik eder de bu asılacak olan adamı kurtarır veya bir faydası olur' düşüncesiyle Kadı bulunduğu yerden askerlere seslenmiş. "Bırakın gelsin"
Adam koşa koşa yanına gelmiş ve "Kadı hazretleri babam öldü, analığımı alabilir miyim?" demiş.
Haydaa, Kadı hazretleri donup kalmış. Sehpada ip boynunda bekleyen gözleri bağlı adamda yukarıdan "Aah Kadı hazretleri, ben işte hep böyle adamları öldürüyordum" diye kendi lisani ile söylemiş.

SAĞDAN GİT

Yıl 1970 Yer Fındıklı Ihlamurlu Köyü. İlk Okul da öğretmenim. Diğer üç öğretmen arkadaşlarım ve öğrenciler evlerine gittikten sonra be oralı olduğum için evime gitmiyorum ve köy hocası, muhtar ve bazı yakın çevreler den bazı kişiler okulda toplanır sosyal faaliyetler de bulunulur veya bazı konuları tartışırdık.

Bir akşam yine gece geç saatlere kadar komşumuz Yusuf Amca, Terzi Haydar, Mutinoğlu Mehmet gibi sevdiğim arkadaşlarla gece geç saatlere kadar oturup eğlendik okulda. Bayağı geç kalmışız gece yarısı olmuş, saatler 12 yi geçiyordu.

Bizim köyde Laz Hemşinli ayırımı hiç olmaz. Lazların yerleştikleri yerler köyün başına doğru yukarı taraflarda, Hemşinliler ise Köy Camisinden aşağı da, bazı yerlerde de karışık birlikte otururlar. Okulda kalabalık dağılmak için dışarı çıktık. Topluluk birbirimize iyi geceler diyerek ayrılıyorduk. Biz bir kaç Hemşinli aşağı, bir kaç Hemşinli ve Laz yukarı gideceklerdi. Kendisini çok sevdiğim Şükru'nun Mehmet'e toka yaptım ve 'yarın yine tam tekmil hepiniz gelin. Bekliyorum.' diye tembihlerken, aramızda bulunan Cami Hocası Mahmut Bey, kendisine 'DUTĞELİ' diye takılırdım ve çok severdim. O da bana "Kur'an da var, Cehennemun kapılarını ilk hocalar açacak, fakat size de hoca diyorlar ya biz cami hocaları değil de galiba siz okul hocaları açacaksınız." derdi. O genç yaşta yanı 20-22 yaşlarında olmasına rağmen kendini çok iyi yetiştirmiş, kültürlü ve çok sevecan birisiydi. Sonraları hocalıktan istifa etmiş, İstanbul da serbest iş adamı olarak çalıştığını duydum.

Mahmut Hoca Mutinoğlu ların kapılarını geçtikten sonra 10-15 dakika kadar daha yürüyüp kirada kalmakta olduğu Abdoğluların kapılarına, Laz lıktan yukarı epey yolu yalnız gitmesi gerekiyordu. Bir de yolunun üzerinde çok mezarlıklar vardı. Yanı köyün mezarlıkları o civarda idi. Birden geri döndü ve "Arkadaşlar, ben mezarlıklardan çok korkarım. Beni şu mezarlıkları geçene kadar biriniz götürün. Yoksa ben oraları yalnız geçemem ve bir daha da bu tür toplantılarınıza katılamam. Beni mezarlıkları geçirin siz geri dönersiniz, ben de yoluma devam ederim." dedi. Ve caminin civarında ki bu mezarlıkları gösterdi.

Hazır cevaplı olarak tanınan ve bizimle aşağı tarafa gelecek olan Rahmetli Yusuf Amca kendisi Hemşinli olduğu için Hoca'ya döndü ve; "Sol taraf Laz, sağ taraf Hemşinli mezarluğıdur. Sen sağdan git Hemşinliler eyidur, sana bir şey etmezler, korkma. Sol taraf Laz mezarluğidur, sakın yanaşmayasen." dedi. Bu öneri Laz olan Rahmetli Mehmet Özmetin'in çok hoşuna gitmiş orada dakikalarca gülmüş ayrıca da her yerde bu olayı anlatırdı.