SAYFALAR

17 Nisan 2012 Salı

şiir SENSİZ KALDIM


Sana şiir söyleyim diyordum, dilim dönerse eğer,
Bilmeyenler gülerler de, sessiz kaldım, birtanem.
İlle ki öğreneyim dersen, anlatayım son bir sefer,
Seni sevdim terk ettinde, yarsız kaldım, birtanem.

Ellerin sevdikleri geldi gene, uzaklardan göründü,
Kavuşanlar sarıldılar, burda sanki bayram olundu,
Benim başım asık pişmanlandım, gözlerim doldu,
Sen gelmedin kenarlarda, yalnız kaldım, birtanem.

Gözlerim hep seni aradı, gelmiş olsan görürdüm,
Sen yoksun ya o yollarda, ben de üzgün yürüdüm,
Hiç olmazsa haberini alsam, yine mutlu olurdum,
Hasretin hiç tükenmiyor, sensiz kaldım, birtanem.

                                                   Recep Ali Öztürk

16 Nisan 2012 Pazartesi

SAHTE RECEP

1998 yılı bir akşam ekiplerimden biri telefonla aradı ve dün akşam Cebeci de bir pavyona gidip eğlendiğimi, bu cıvarda berbere gidip traş olup parasını pavyonculara, lokantalarda yemek yeyip parasını yine paviyonculara ödettiğimi, bazılarından da paralar aldığımı bildirdi. Ben de kendilerine oralar da takılın, gelirsem beni mutlaka yakalayın ve bana getirin dedim. Ertesi gece geç saatlerde tekrar aradılar. Mülâki olduk. Adamı yakalamışlar fakat ben değilim. Ben belki yakışıklı değilim fakat o adam ben den de beter tamamen çirkin dişleri dökülmüş bir adamdı.

Çok yalvardı. "Ne olur ağabey, sayende ben de bir kaç gece yaşadım. Ne olur beni af et. Hayatta bir daha yapmam. Bu korku da bana yeter." dedi. Bende iyi tarafıma geldi af ettim. Ben adamı unuttum gitti. Aradan zamanlar geçti. O bana telefon açan ekibim her gece bir başka ünlü mankeni ve sanatçıyı fuhuştan yakalayıp getiriyorlardı. Bir türlü aklım almıyor fakat kendilerine de bir şey sormuyordum. Bir gece benim de hiç ummadığım çok ünlü bir sanatçıyı getirdiler. Fakat ondan önce ekibimi o kendini benim yerime koyup haraç toplayan adamla konuştuklarını gördüm. Biraz şüphelendim ve o kadınları nasıl yakaladıklarını sordum. Bana o kendini benim yerime koyup ta etraftan para toplayan çirkin adam Mevlüt'ü söylediler. O telefon açıp kadınları ayarlıyormuş. Bizimkiler de numarası alınmış paraları verip sonra başka bir ekip hep birlikte yakalıyorlarmış. İnanmadım. Bir gece adamı Kısma çağırttım. Kadınları nasıl kandırdığını bana anlatmadı. Ne kadar uğraştıysam, tehdit ettiysem de anlattıramadım. Hala daha bilmiyorum fakat yanımda bir kadınla daha pazarlık etti ve yakalattı. Adam Kısımda ki telefondan yakalamak istediğimiz kadınla on  dakika kadar yanımızda fıs fıs fıs diye alçak sesle ağzını eli ile kapatarak konuştu. Ertesi gece saat 01.00 sıralarında kadın İstanbul dan Ankara ya geldi ve bizlerden aldığı numaraları alınmış paralarla yakalandı.

Kadına "Sana hiç yakıştıramadım. O konuştuğun adam kimdi de sen ona kandın?" dedim. Ağabey sen aslını sorarsan ben adamı tanımıyorum ve biraz da yakalanacağımı biliyordum. Çünkü buna benzer İstanbuldan getirtip yakaladığınız kadınlar olmuştu. Ben aslında seni merak ettiğim için kimsenin bir kravatını takmazmışsın seni tanımak için yakalandım." dedi. Anladım ki telefonla konuştuğu kötü yol kadınını bu adam muhakkak düşürürdü. Kadınları nasıl kandırır dı? Ne söylerdi? Çelimsiz, dişsiz, çirkin bir adamdı.

Kendini benim yerime koyarak Ahlak Amiri tanıtıp yolunu bulmağa çalışan bu adam sayesinde çoklarını yakaladık. Adam gerçekten Ahlak Amiri olacak adamdı. Pavyon kadınlarını organize eden Ajansları, fuhuş yaptıran güzellik salonlarını, sauna, kumarhane ve birçok gayrı meşru yerleri biliyordu. Bize yardımcı oldu, hepsini yakalattı. Esat Caddesi ve Emek 8. Caddedeki bu yerlerin hepsini sayesinde yakaladık. Sonra kendisi anlattı. Sabıkası yoktu fakat eski 1974 lerde ki
Soğuk Oluk kulağı kesiklerindendi. 

15 Nisan 2012 Pazar

KUMAR

Çankırı Caddesi Yıba karşısında Nihat'a ait kumarhaneden hiç kumar alınmadığı. Çok büyük kumarlar yaptığı. İleri düzeyde önlemler aldığı için hiç yakalanmadığını bana anlattılar. Ustalıklarla kumar oynatıp bütün kumarcıların kendisine borçlu olduğunu. Kulubune gelip kumar oynamazlarsa senetlerinin takibe alınacağı. Şeklinde tehdit edip herkesi kumar oynamağa mecbur bıraktığı. Kumarda kayıp edenlere de tekrar borç para vererek senet imzalattığı. Şeklinde ihbarlar aldım.

Gün yapıp bütün kumarcıları topladığı Aralık ayının bir Perşembe gecesi saat 02.00 sıralarında, yaya olarak, sırtımda beni zengin gösteren kaşmir bir palto ile sallana sallana ikinci kattaki kuluplerine gittim. Oturup çay söyledim. Kömür gibi bir çay getirdiler. Fakat hayret bu meşhur kumarhanede açılış olmasına rağmen sadece üç kişi vardı. Yarı sarhoş uyuklar görünerek "Kumar oynayacaktım. Kumarcılar yok mu?" diye ümitsizce sordum. Orada iki kişi beni aldı karanlık yerlerden İsmetpaşa da bir yere götürdüler. Kapıda karanlıkta iki kişi bekliyordu. Yakamdan filan tutup üstünkörü üzerimi aradılar. Kim olursam olayım, bir yanlışlık yaparsam sağ çıkamayacağımı söyleyip göz dağı verdiler. Karanlık kapının üzerinde 'Salon Kral' yazıyordu. Beni getirenler geri döndüler. Orada bekleyenlerden biri kapıyı dışardan anahtar ile açarak içeri girdik. Merdivenlerden dolanarak üç kat aşağı, havuzlu ve renga renk ışıklar yanan çok lüks bir yere indik. İki kat yerin dibinden aşağı merdivenleri dolanarak indik. Kırk kişiye yakın kadınlı erkekli kendi aralarında kılıç, zar, çanak ve katlama tabir edilen oyunları oynuyorlardı. Herkes kendi aleminde iken tam salona girdim.

Daha önce kömür hırsızlığından yakaladığım Çingene Mehmet karşıda oturuyordu. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen hemen ayağa fırladı ve hazır ola geçip, "Amirim emret" diye bağırdı. Hem de bu şekilde diğerlerine geldiğimi bildirmişti. Herkes robot gibi olmuş bana bakıyorlardı. Beni içeri getiren erkete arkamdan bana sarıldı. Onu merdivenlerin üzerinden önüme yere düşürdüm. Polis olduğum artık anlaşılmıştı. Kulup sahibi Nihat olduğunu sonradan anladığım baba yiğit birisi karşıda masadan kalktı ve herkesin sakin olmasını söyledi. Hepsinin ayağa kalkmalarını ve duvara ellerini dayamalarını ikaz ettim. Kimliklerini ve kumar aletlerini aldım. Belimdeki telsizi çıkardım fakat oradan telsiz çekmiyordu. Cep telefonu ile arabamı ve ekiplerimi çağırdım. Şubeye intikal ettirdik.

Yanılmıyorsam 30.000 dolar ve toplam 100.000 tl cıvarında para yakalanmıştı. Beni arkamdan yakalayan erketeyi iyi dövecektim fakat verem hastası imiş zavallı. Kendisini Emniyet Müdürlüğü ne bile götürmedim. Ne yapsın gariban ekmek parası için o saatlere kadar soğukta bekliyor. Onun gibi o bölgede 16 tane erketesi varmış. Arabamı görünce güya beni haber vereceklermiş. Arabasız gittiğim için kazandım. Böyle birkaç büyük mekanlara baskınlar yaptım. Ankara da kumarın kökünü kazımıştım. Bazen da tabi süprizlerle karşılaştım. Anlatacağım.