Benim bir tamirci arkadaşım var. Şaşmaz da oto tamirciliği yapar. Bir zamanlar bir oto tamircisi arkadaşımın dükkanında oturuyorduk. Bu arkadaşım gazeteye ilan vermiş veya oturduğu mahalleye duyurmuş. Dükkanında çalışmak üzere bir çocuk arıyordu. Ben de orada oturup muhabbet ederken bir çocuk dükkana geldi ve çalışmak istediğini, ailesine bakacağını beyan etti. Dükkan sahibi çocuğa bir kaç soru sormakla işe başladı. Önce kendi adı, sonra anne ve babasının adı. Ve daha sonra bir imtihana dönüştü. On yaşlarında ki bu çocukta patron bozuntusu bu dükkan sahibinin bütün sorularını cevaplandırıyordu. İstanbul'un fethi, kurtuluş savaşı ve bir çok sorulara şıp diye cevap veriyordu. Adamın bildiği sorular bitti. Çocuğu soruda tutamayınca adam da sinir oldu. Ve en son olarak "Bugün dolar kaç liradır?" dedi. Çocuk biraz düşündü. Ben anladım. Bu sorunun cevabini bilmiyordu fakat cevap verdi. "Ağabey babam bana 'Oğlum hayatta dolar, mark işlerine girme. Girersen her zaman zararlı çıkarsın' demişti. Ben de onun için ilgilenmiyorum." dedi. Ve işe girmeği de kazandı tabi. Oto tamircisi olacaktı.
23 Ağustos 2013 Cuma
22 Ağustos 2013 Perşembe
ŞİMDİ YAP
Eve duşa kabin sipariş verdim. On gün sonra getirip takacaklarını söylediler. On beş yaşlarında iki çocuk duşa kabini getirdiler. Ben ustalar arkadan gelip takacaklar sandım. Bu iki çocuk kollarını sıvadılar, duşa kabini takmağa başladılar. Her işimde titiz olduğum için aşırı ilgilenir, çok iyi olması için uğraşırım fakat o yaptığım işte en kötü olur, çıkar canım sıkılır. Bu işin de çocuklar tarafından iyi yapılamayacağını düşündüğüm için başlarında durmuş her şeye karışıyordum. Yanı onlar yaparken bende güya onlardan iyi bildiğim için, kendimce bir şeyler yapıyordum. Hakikaten de ufak tefek tamiratlar için evime usta girmez. Bir çok işlerimi kendim yaparım. Onun için çocukları bir şeyden saymadım ve ben de onlarla ustalık yaparak duşa kabini birlikte takmağa çalıştım. Yalnız bu arada benim karışmamı pek istemediklerini hissediyordum. Bana da bir şey diyemiyorlardı. Her şeyi ayarladılar. Duşa kabini çok iyi bir şekilde kurdular. Sıra silikonlama işlemine geldi. Silikon tabancası ile silikonları sıkıyorlar, bir taraftan da parmaklarına bir bez sararak silikonları düzeltiyorlardı. Bende boş durmuyor onların yaptığı gibi yapıyordum. Daha doğrusu yapamıyor, her tarafa bulaştırıyordum. Benim bulaştırdığım yerleri onlar yeniden düzeltiyorlardı. İşlerini bitirdiler. Ben hala güya noksan bulduğum yerleri yapıyordum. Onlar biraz daha banyonun önünde durdular ve bir tanesi "Amca beğenmediğin yerleri biz burada iken yap ki, bozarsan düzeltelim. Biz gittikten sonra yaparsan tekrar gelip düzeltmemiz zor olur." dedi. Bu yerinde söylenen söz o kadar hoşuma gitti ki; çocukların alınlarından öperek bahşiş verip yolladım.
20 Ağustos 2013 Salı
YEMEDUM ONI
Temel bir gün lokantaya giderek iyice karnını doyurur. Karnını doyurur fakat hesap biraz fazla gelir. Temel itiraz eder. Lokanta sahibi Temel i karşısına alır ve Temel'in elinde ki ödeme fişine göre tek tek sorar;
- Bir porsiyon taze fasulye,
- Yedum onı,
- Bir porsiyon et haşlama,
- Yedum onı.
- Bir porsiyon pilav,
- Yedum onı.
- Bir porsiyon kadayıf,
- Yedum onı.
- Yüzde on garsoniye,
- Yemedum onıııı. der.
- Bir porsiyon taze fasulye,
- Yedum onı,
- Bir porsiyon et haşlama,
- Yedum onı.
- Bir porsiyon pilav,
- Yedum onı.
- Bir porsiyon kadayıf,
- Yedum onı.
- Yüzde on garsoniye,
- Yemedum onıııı. der.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)