SAYFALAR

25 Ağustos 2013 Pazar

FİRAR ETTİ

Yıl 1980 lı yıllarda Rize de çok enteresan bir olay yaşandı. Bu olay gazetelere intikal etmedi. Daha doğrusu saklı tutuldu.

Rize Ceza ve Tutukevinde yatmakta olan Ali, kan davasından iki kişiyi öldürür. Müebbet Hapislik cezası alır. Ali aldığı cezaya itiraz eder. Olay esnasında yaşının küçük olduğunu beyan ederek Adli Tıp Kurumunda incelenmesini ve bu durumun tam tespit edilmesini ister. Bunun üzerine Rize Ağır Ceza Mahkemesi de Suçlu Ali'nin İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilerek doku örnekleri alınıp gerçek yaşının tespiti için kemik incelemesine karar verir. Bu nedenle Ali Rize Cezaevinden iki jandarma koruması altında şehirler arası otobüs ile İstanbul'a gönderilecektir. Mahkumu İstanbul'a götürecek olan jandarmalar hem kaçmasını önlemek hem de saldırılara karşı korumak için tam teçhizatlı ve resmi elbiselidirler. Müebbet Mahkum Ali elleri kelepçeli olarak her üçü de Rize den şehirler arası bir otobüse bindirilerek İstanbul'a gönderilirler.

Adli Tıp Kurumunda işlemler yapıldıktan ve işleri bittikten sonra; yine Mahkum Ali'nin elleri kelepçeli olarak iki aynı jandarmalar eşliğinde İstanbul dan Rize ye gelmek üzere yine şehirler arası bir otobüse binerler. Bolu da otobüs ihtiyaç molası verir. Müebbet Mahkum Ali tuvalet ihtiyacı için yanında ki askerlerden izin ister. Jandarmalar ellerinden kelepçeyi çıkarırlar ve mahkum tuvalete girer. Kaçmaması için de jandarmalar dışarıda beklemeğe başlarlar. Rize li müebbet mahkum Ali yaklaşık on dakika kadar sonra tuvaletten çıktığı zaman garip bir durum ile karşılaşır. Dışarıda kendisini kaçmaması için bekleyen iki jandarma askerleri yok. Hemen otobüse koşar bakar orada da yok. Askerleri marketlere filan bakıp biraz daha aradıktan sonra çevreyi dolaşmağa ve neler olup bittiğini anlamağa çalışır. Hemen yan tarafta benzinliğin arkasında, kuytu bir yerde, sadece asker elbiseleri ve teçhizatlarını bulur. Askerler yok. Duvara diklenmiş olarak duran iki adet G-3 tüfeklerini ve üzerinden teçhizatları ve asker elbiseleri asılmış olarak tesadüfen bulur. Etrafta kendisinden sorumlu askerleri iyice aradıktan sonra bulamayınca, benzinlikten iki çuval tedarik eder ve G-3 tüfekleri, teçhizat ve asker elbiselerini bu çuvala koyarak yanına alır, gelir otobüste ki yerine oturur, beklemeğe başlar. Bu sırada verilen mola süresi biter. Otobüs hareket etmeğe hazırlanır fakat askerler hala ortada yoklar. Tüm aramalara rağmen askerler gelmez. Herkes ümidi kesince otobüs hareket eder.

Her zaman mahkumlar firar etmez ya bu sefer de askerler firar etmiş. Hem de silahlarını mahkuma bırakarak. Otobüs gelmeyen askerler için bir-iki saat beklemişler. Bakmışlar gelen giden yok, hareket ederek ertesi gün sabahtan Rize'ye gelmişler. Müebbet Mahkum Ali Rize de otobüsten inmiş. Sırtında çuvalları ile doğruca Rize Jandarma Alay Komutanlığı önüne gelmiş. Önce kendini tanıtmış. Müebbet mahkum olduğunu söylemiş. Sonra Bolu da otobüs mola yerinde firar edip silah ve teçhizatlarını bırakan iki askerin malzemelerini ve kendisine takılan kelepçeyi sırtında ki çuvaldan çıkararak orada ki nöbetçiye teslim etmiş. Jandarma Alay Komutanlığı kapısında ki nöbetçi silsile yoluyla durumu Alay Komutanına bildirmiş. Alay Komutanı ve bütün subaylar Müebbet Mahkum Ali'nin etrafını çevirmişler. Askerlerin Bolu da firar edip mahkumun onların malzemelerini getirdiğini öğrenince, olay tutanaklarla tespit edilmiş ve Alay Komutanı Mahkum Ali'ye "Oğlum Ali, sen yalnız başına git ceza evine teslim ol. Seni asker eşliğinde göndermek istemiyorum. Ne mutlu sana. Sen harika bir adamsın" demiş. Müebbet Mahkum Ali bu sefer bu teklifi kabul etmemiş. "Efendim ben görevimi yaptım. Devlete ait olan ve tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan askeri malzemeleri buraya kadar getirip size teslim ettim. Ben o malzemeler kayıp olmasın diye kaçmadım. Şu andan itibaren fırsat bulursam kaçabilirim. Beni yalnız göndermeyin. Kendiniz götürüp cezaevine teslim edin." demiş. Firari askerlerin yakalanmaları için bütün illere faks çekilmişti.

Bu olay Adli mercilere tekrar bildirilmiş ve müebbet mahkum olan Ali'nin cezasında indirim yapılması talep edilmiş. Müebbet Mahkum Ali nın cezası Rize Ağırceza Mahkemesi tarafından 12 yıla indirilmiş ve gündüzleri izinli sayılarak, sadece geceleri yatması için Sivas Yarı Açık Cezaevine gönderilip kalan cezasını, sekiz seneyi orada tamamlayarak özgürlüğüne kavuşmuş.
Her zaman Temel ile Dursun'u anlatmayacağız ya. Örnek alınması için bazen böyle Alileri de anlatmak lazım işte.

23 Ağustos 2013 Cuma

BABA NASİHATİ

Benim bir tamirci arkadaşım var. Şaşmaz da oto tamirciliği yapar. Bir zamanlar bir oto tamircisi arkadaşımın dükkanında oturuyorduk. Bu arkadaşım gazeteye ilan vermiş veya oturduğu mahalleye duyurmuş. Dükkanında çalışmak üzere bir çocuk arıyordu. Ben de orada oturup muhabbet ederken bir çocuk dükkana geldi ve çalışmak istediğini, ailesine bakacağını beyan etti. Dükkan sahibi çocuğa bir kaç soru sormakla işe başladı. Önce kendi adı, sonra anne ve babasının adı. Ve daha sonra bir imtihana dönüştü. On yaşlarında ki bu çocukta patron bozuntusu bu dükkan sahibinin bütün sorularını cevaplandırıyordu. İstanbul'un fethi, kurtuluş savaşı ve bir çok sorulara şıp diye cevap veriyordu. Adamın bildiği sorular bitti. Çocuğu soruda tutamayınca adam da sinir oldu. Ve en son olarak "Bugün dolar kaç liradır?" dedi. Çocuk biraz düşündü. Ben anladım. Bu sorunun cevabini bilmiyordu fakat cevap verdi. "Ağabey babam bana 'Oğlum hayatta dolar, mark işlerine girme. Girersen her zaman zararlı çıkarsın' demişti. Ben de onun için ilgilenmiyorum." dedi. Ve işe girmeği de kazandı tabi. Oto tamircisi olacaktı.

22 Ağustos 2013 Perşembe

ŞİMDİ YAP

Eve duşa kabin sipariş verdim. On gün sonra getirip takacaklarını söylediler. On beş yaşlarında iki çocuk duşa kabini getirdiler. Ben ustalar arkadan gelip takacaklar sandım. Bu iki çocuk kollarını sıvadılar, duşa kabini takmağa başladılar. Her işimde titiz olduğum için aşırı ilgilenir, çok iyi olması için uğraşırım fakat o yaptığım işte en kötü olur, çıkar canım sıkılır. Bu işin de çocuklar tarafından iyi yapılamayacağını düşündüğüm için başlarında durmuş her şeye karışıyordum. Yanı onlar yaparken bende güya onlardan iyi bildiğim için, kendimce bir şeyler yapıyordum. Hakikaten de ufak tefek tamiratlar için evime usta girmez. Bir çok işlerimi kendim yaparım. Onun için çocukları bir şeyden saymadım ve ben de onlarla ustalık yaparak duşa kabini birlikte takmağa çalıştım. Yalnız bu arada benim karışmamı pek istemediklerini hissediyordum. Bana da bir şey diyemiyorlardı. Her şeyi ayarladılar. Duşa kabini çok iyi bir şekilde kurdular. Sıra silikonlama işlemine geldi. Silikon tabancası ile silikonları sıkıyorlar, bir taraftan da parmaklarına bir bez sararak silikonları düzeltiyorlardı. Bende boş durmuyor onların yaptığı gibi yapıyordum. Daha doğrusu yapamıyor, her tarafa bulaştırıyordum. Benim bulaştırdığım yerleri onlar yeniden düzeltiyorlardı. İşlerini bitirdiler. Ben hala güya noksan bulduğum yerleri yapıyordum. Onlar biraz daha banyonun önünde durdular ve bir tanesi "Amca beğenmediğin yerleri biz burada iken yap ki, bozarsan düzeltelim. Biz gittikten sonra yaparsan tekrar gelip düzeltmemiz zor olur." dedi. Bu yerinde söylenen söz o kadar hoşuma gitti ki; çocukların alınlarından öperek bahşiş verip yolladım.