SAYFALAR

10 Mart 2018 Cumartesi

ÇOK ACELE

Bugün de polislikten yazacağım. Sıkılsanız dahi sonuna kadar okuyunuz.   Güzeldir.   Anlayana hisselidir.

şimdi Adana Em. Müd.lüğü
Şimdi ne yapıyorlar bilmem fakat eskiden bir ilde olay olduğu zaman Emniyetin PTT den kiraladığı Faks ve Telsiz cihazları ile gasp, cinayet, soygun, hırsızlık veya diğer olaylar polise intikal eder etmez bütün illere haber verilir, koordineli bir şekilde çalışma yapılırdı. Ulaştırma Şubesi bu faks ve telsizlerin sağ üst köşesine faksın önemine göre kırmızı kalemle; “İvedi, Acele, Çok Acele, Günlü, vs.” diye yazarak ayırım yapar, bazılarına da hiç bir şey yazmadan ilgili birimlere yollar, orada gereği yapılır ve dosyalanırdı. Bütün olaylar bütün illere bildirilir çünkü bir teftiş sırasında müfettişlerin “Ne yaptınız?” sorusuna;  efendim “Bütün illere mesaj yolladım.” Şeklinde cevap verilir. Bazen de hakikaten yakalanan çok büyük olaylar olurdu. Hatta hiç unutmam tam evrakı kayıt ettiğimiz sırada İstanbul da eşini öldürüp Adana’ya kaçan Avukat ekiplerden birinin ‘şüpheli şahıs’ diye isminin geçtiği anonslarından yakalanmıştı. Hakikaten verilen o bilgilere göre yakalanan ve çözülen olaylar çok olurdu.
İsmini vermeyeceğim, şimdi rahmetli olan çok değerli bir Karadenizli Emniyet Müdürü Adana da Müdürlük yapıyordu. O zamanlar az sayıda ki vukua gelen olayları anlatan ve bize çekilen bütün faks ve telsizlerin hepsini görür ve güya vatandaşa daha faydalı olabilmek için hepsini tek tek kendisi inceler ve hepsinin üzerine kırmızı ve büyük harflerle ‘ÇOK ACELE’ diye yazar, o faks ve telsizler ilgili birimlere o şekilde gönderilirlerdi. İlk zamanlar herkes her evraka çok acele gözü ile bakıp ilgilendiyse de zamanla hiç kimse nasılsa her gelene çok acele yazılıyor diye hiç okumadan dosyalara atmağa başladılar. E.. hakikaten Hatay’ın Kırıkhan da dağda bir adam kayıp olmuş, ben bu adamı Adana da nerde bulayım? Fakat bazen öyle olaylar da olur ki; Adam İzmir de cinayet işler ve kaçar. Adana da saklandığı evi İzmir tespit eder, o adres bize faksla bildirilir. O faksta öbürüler gibi ‘Çok acele’ ibareli olduğu için kimse bakmaz, adam yakalanamaz ve dolayısıyla işler aksamağa başladı.

O rahmetli Müdürümüz nasıl çözüm buldu, biliyor musunuz?

Sadece böyle faks ve telsizlerin sağ üst tarafına hanı eskiden ‘ÇOK ACELE’ yazıyordu ya;
artık ’VALLAHİ BİLLAHİ ÇOK ACELE’ diye yazmağa başladı. Allah mekanini cennet etsin.


8 Mart 2018 Perşembe

TELEFONLA DOLANDIRICILIK


Bir Polis arkadaşımın paylaşımıdır. Lütfen bu yazıyı mutlaka dikkatli okuyun....
Çarşamba günü öğle saatlerinde evde telefonumla arama yapamadığımı farkettim.Birkaç kişi whatsapptan seni arıyoruz neden açmıyosun diye yazınca aranabiliyor olmama şaşırdım fakat hatlarda problem olduğunu düşünüp önemsemedim.Aradan geçen 1-2 saat sonra TEB bankasından arka arkaya krediniz onaylanmıştır,şu hesaba 38.000 eft yapılmıştır şeklinde mailler aldım.Önce hatalı mail olacağını düşündüm hemen internet bankacığına girdim.Fakat herzamanki şifremi yazmama rağmen hatalı şifre veriyordu. içimi bi huzursuzluk kapladı.Hala arama yapamıyor olunca  apar topar kendimi bankaya attım. Hesabım incelendi ve bunun doğru olduğunu hesabımdan tüm para,kmh hesabı,kredi kartı nakit avans çekildiği ve artı olarak internet bankacılığından anında tek tuşla onaylı kredi ile 20.000 kredi çekildiği bilgisi verildi. Banka görevlisi  genel merkezi aradı. Onlar " Gizem Aksoy’un bankamıza ait numarasından bu işlem için bilgilendirme araması yaptık ve bu işlem bilgim dahilindedir onayıbizim  aldık"dedi!!!  Ben bu nasıl olur diye  krizlere girip telefonumla saatlerdir arama yapamadığımı ve arama alamadığımı söyledim.Derhal karakola gidip savcılık yazısı getirmemi paranın karşı bankaya geçtiğini ama işlemin usulsüz olduğunu bildirip bloklanabileceğini söyledi. Ben karakola koştum.Benim ardımdan banka müdürü karakola geldi ve tüm dökümlerimi karakola iletti.Polis sim kartımın kopyalandığını ve bunların bir dolandırıcılık çetesi olduğunu söyledi. Hemen Turkcell’i aradım ve asıl şoku yaşadım. Müşteri hizmetleri öğlen sıralarında İstanbul Pendik Turkcell şubesinden  yedek sim kart çıkarıldığını,o sim kart bir telefona takıldığı an benim hattımın bloke olduğunu belirtti.Normal şartlarda kimlik ve hat sahibi olmadan asla böyle bi işlem yapılamayacağını bunun için şubeye dair acil inceleme başlattıklarını bildirdiler.Yani anlayacağınız birisi benim adıma yedek hat alıp banka ile  Gizem Aksoy'um diye konuşmuş bile!!!... Sonuç olarak savcılık raporu ile işlem şuan bloklandı,araştırmalardan sonra paranın hesabıma geçmesini umuyorum.Fakat ben yarım saat daha gecikmiş olsaydım banka kapanacak ve o para çoktan kontrolden çıkmış olcaktı... Tabi ki bu işin peşini bırakmayıp başta Turkcell ve TEB bankasına yetersiz güvenlik sebebiyle büyük bi dava açacağım.Ama bu konuda herkesi dikkatli olması için bilgilendirmek istedim. Çünkü polis yavaş yavaş bu olayın yayıldığını belirtti. Artık bu hayatta nasıl güvenli yaşayacağız orası büyük bi soru işareti...?”

POLİS EMEKLİLERİ VE HABER PORTALINDAN ALINTIDIR.

4 Mart 2018 Pazar

TEŞKİLATI MAHSUSA

Yazmak gereği duydum. Çünkü herkes Osmanlı İmparatorluğunun İstihbarat Örgütü olarak bilir ve öyle anlatırlar, Teşkilat-ı Mahsusayı. HAYIR efendim. Teşkilat-ı Mahsusa bir istihbarat örgütü değildir.

Ey tarihçiler, anlamadan yazmakla elinize ne geçiyor? Ne istihbaratı? Nerde istihbaratçılık yapmışlar? Eğer öyle istihbarat ağları olsa Osmanlılar yıkılırlar mıydı? Teşkilat-ı Mahsusa örgütü, dünyaya hükmeden bir Ülkenin battığını gören, bir kaç vatan perver kişilerin kurduğu, Batan bir ülkeyi kurtarma örgütüdür. İpek Mendil, Basmacı ve bunlara benzer bir çok başarılı operasyonlar bu örgüt tarafından yapılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu son zamanlarında, İmparatorluktan ümit kesildiği sıralarda, 1911 yılında Enver Paşa tarafından kurulmuştur. Örgütü idare eden Hüsamettin Ertürk Bey ve daha sonra Süleyman Askeri Beylerdir. Bu güne kadar hakkında ne bir belge, ne bir rapor, ne bir isim, ne bir yer, yurt, hiçbir şey ele geçmiş değildir. Amerika ve İngiliz araştırmacılar çok araştırmış arşivlerde veya başka bir yerde hiçbir kayıt bulamamış ve öğütün nasıl çalıştığı büyük bir merak konusu olmuştur.

Örgüt sadece Türklerden veya Türkiye’den ibaret değil; Libyalılar, Araplar, Afganlar, Türkmenler, Hintliler ve dünyanın her tarafından bu örgütün 40 binden fazla üyesi olduğu, örgüte üye olmayıp ta dışardan destekleyen sempatizan Ermeniler ve Rumların da oldukları bilinmektedir.

Çok sayıda Kürt vatandaşlarımız bu örgüte üyedirler. Erzincan-Brastikli Aziz Ağa örgütün üyesidir ve çok büyük hizmetler etmiş bir Kürt vatan perverdir. Ermeni Örgütleri yöneten ve hiç kimsenin öldürmeğe cesaret edemediği Kaçatur Pastırmacıyan'ı karargahında öldürerek Erzurum da ki Ermeni isyanlarını durdurmuş, Türk ve Kürt vatandaşlarını Ermeni zulmünden kurtarmıştır.

Örgüte üye bazı askeri Paşalar vatanı kurtarmak için mahiyetleri ile birlikte dağa çıkmış, uzun süre eşkıyalık etmişlerdir. (Bk. Resneli Niyazi Paşa.) Bu kişilerin hepsi vatan sevgisi ile yoğrulmuş kişilerdir. Mustafa Kemal, Mehmet Akif, Halide Edip ve bir çok kurtuluş savaşından tanıdığımız kişiler bu teşkilatın üyesidirler. Süleyman Askeri Bey savaştığı her cephede Fedai Taburları kurmuştu. "1000 yıldır bu topraklarda yaşıyoruz, bin yıl daha bu topraklarda olacağız. Vatan için ölmek bize şereftir. Allaha, Kur'an a ve Bayrağa yemin olsun ki, bize kefen biçenleri gömmeden ölmeyeceğiz." diye and içiyorlardı.

Üye olmak isteyenler gözleri bağlanarak bir yere götürülür. Orada Kur-anı Kerim üzerine el bastırılarak 'Tehlike sezildiği anda hangi şartlarda olursa olsun, hiç bir yerden emir beklemeden, vatanın kurtarılması ve korunması için ne gerekiyorsa onu yapacağıma yemin ederim.' Diyerek yemin eder örgüte üye olurlardı.
Kendilerine bir numara, tanınmaları için bir yüzük ve biri büyük biri küçük iki adet tabanca verilirdi. Büyük tabanca vatanı kurtarmak için düşmana karşı kullanılacak, küçük tabanca ise düşman tarafından deşifre edilip, düşman eline geçecekleri, yanı yakalanacakları zaman intihar etmek için kullanacaklardı.

Bu insanlar o zamanın şartlarında gece gündüz durmaksızın çalışmış ve bu vatanı bizlere bırakmışlardır. Yazıklar olsun bizlere ki o emanet edilen bu vatanı koruyamıyoruz. Türklerin Ülkesi, hiçbir zaman dışarıdan savaşla değil, hep içerden, kalleşlikle kandırılarak, kardeşi kardeşe vurdurarak yıkılmıştır. Bizim milleti kandırmak için iki cuma peşlerine camiye git tamamdır. Herkese saygı, sevgi ve selamlar.