SAYFALAR

21 Aralık 2021 Salı

DÜNYADAN SÖZLER

1- İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlar. Malezya
2- Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. Tibet
3- Evlenmeden evvel gözlerinizi dört açın, evlendikten sonra yarıyarıya kapayın. Portekiz
4- Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğinize, dikenler arasında gül yarattığına hayret edin. Arabistan
5- Başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet. Çin
6- Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur, ikinci kez aldanırsanız suç sizindir. Romanya
7- Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. Brezilya
8- Bir ülkede küçük insanların gölgeleri uzuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir. Çin
9- Birine bir balık versen bir defa doyar; balık tutmayı öğretirsen ömür boyu doyar. Çin
10- Bir zincirin gücü en zayıf halkası kadardır. İngiltere
11- Bir yıllık refah istiyorsan tahıl yetiştir, on yıllık refah istiyorsan ağaç yetiştir, yüz yıllık refah istiyorsan insan yetiştir. Çin
12- İnsan bir kapıdan içeri girmeden, çıkışı da var mı diye düşünmeli. Rusya
13- Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan. Türk
14- Karşı kıyı için savaşmayan, kendi kıyısından da olur. Çeçenistan
15- Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme. Türk
16- Yüreğinde yeşil bir dal saklarsan, şarkı söylemeye bir kuş gelecektir. Çin
17- Yürüyen üç aptal, oturan üç bilgeden daha çok yol alır. Çin
18- Oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya konur. İtalya
19- Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları… Afrika
20- Nasıl indireceğini bilmediğin eşeği dama çıkarma. İran
21- Parmak ayı gösterdiği zaman parmağa değil, aya bakmak lazımdır. Maya
22- Önemli olan hayata yıllar değil, yıllara hayat katmaktır. Çin
23- Bir atı zorla suya götürebilirsiniz ama ona zorla su içiremezsiniz. Fransa
24- Hay`dan gelen, Hu`ya gider, Selden gelen, suya gider. Türk
25- Bir parmakla karşı tarafı suçlarken dikkat et, üç parmağın da seni gösteriyor. İngiltere
26- Değişim rüzgarları eserken akıllılar yel değirmeni yapar, aptallarsa duvar örer. Çin
27- Yaşayacağın bir dünyayı hayal etmektense, yaşayabileceğin bir dünyayı inşa et! Almanya
28- Ağacın köklerine değil, meyvelerine bakılır. Arabistan
29- Duyarsam unuturum, görürsem hatırlarım, yaparsam öğrenirim. Çin
30- Bir köpeğin karnını doyuruyorsan ve ona barınak veriyorsan, bu senin köpeğin sahibi olduğunu göstermez. Köpeği salıver, geri gelirse, köpeğin sahibi sensin demektir! Çin
31- Oturan bir kartal olmaktansa uçan bir boğa olmayı tercih ederim. Kızılderili
32- Saraylar yıkıldı, kılavuzluk delilere kaldı. İbrani
33- Yaşayanlar kapar ölenlerin gözlerini, ölenler açar yaşayanların gözlerini. Afrika
34- Sığır yavaştır, toprak sabırlı. Çin
35- Kurt kışı geçirir ama, yediği ayazı unutmaz. Türk
36- Sevdiklerine bağlı ol ama, bağımlı olma! Fedakar ol ama, kendini feda etme! Dünü unutma ama, saplanıp kalma! Sabret ama, katlanma! Eleştir ama, suçlama! İste ama, ısrar etme ve en önemlisi, kimseye biat etme! Şaman 
37- Çalışmadan aş olmaz. İngiliz
38- Dikkatsiz insan, ormanda yürür de yakılacak odun görmez. Rus
39- Şans cesur olanın yanındadır. Rus
40- Senin değilse alma, doğru değilse yapma, gerçek değilse söyleme, bilmiyorsan sus. Japon
41- Bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir vatanı kurtarır. Türk
42- Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olanlardan kork. Japon
43- Para eğer hizmetkârın değilse, efendin olur. Japon
44- Kızgın adam girdiği tüm savaşlardan yenik ayrılır. Japon
45- Öldükten sonra doktora gidilmez. Japon
46- Yalan dörtnala gider, hakikat adım adım, fakat vaktinde yerine yetişir. Japon
47- Öküzün süt vereceğine inananlar, tez zamanda inek gibi sağılırlar. Çin
48- Dünyada kusursuz iki insan vardır; biri ölmuştur, diğeri hiç doğmamıştır. Çin
49- Sanıkların ikisi de zenginse hakim istifa eder. Biri zengin diğeri fakirse, zengin kazanır. İkisi de fakirse adalet yerini bulur. Çin
50- Muhtaçlık, yokluk, çaresizlik ve ümitsizlik insana her şey yaptırır. Türk
51- Eğer bir hak başkalarına helal size haram ise, bilin ki o din Allah'ın dini değil, sömürgecilerin dinidir. Malkolm
52- İncir ağacından oklava, mısır unundan baklava, her anasından doğandan da adam olmaz. Türk

14 Aralık 2021 Salı

SÜLÜK

Bilmem şu sevimsiz yaratığı tanımayan var mı? Adı 'sülük' durgun su bataklıklarında balçık içinde bulunur. Bir de çiftliklerde özel yetiştirilip çarşı pazarda satmak için cam kavanozların içinde. 

Açıkçası ben çok görmüşüm fakat her gördüğümde de tiksinmişim. Hatta bir kaç defa vücuduma da yapışmış ve koparana kadar neler çekmişim. Halbuki bu beğenmediğimiz hayvan ne imiş? Ne hünerleri var imiş? 

Her sülük tedavide kullanılmaz. Tespit edilen ve doğada bulunan 30 çeşit sülüğun ülkemiz de sadece bir çeşiti sülük tedavisinde kullanılır. Uygun bir süre aç olarak bekletilmiş sülükler vücutta gerekli bölgelere bırakılarak tedavi gerçekleştirilir. Fakat bu tedaviler uzman kişiler tarafından yapılmalı.

Sülük Karaciğerimizle yüzde yüz aynı hücre yapısına sahiptir.

35'e yakın beyni, 270 civarında dişleri ve ağızlarında üçgen bıçakları mevcuttur.

Vücudunda hiç kemik ve kıkırdak yoktur.

Gözleri görmeyen bu canlılar kısa bir süre içerisinde tuttuğu vucüdun tomografisini, emarını, ultrasonunu, labaratuvar tahlilini yapacak potansiyele sahiptir.

Bu sayede kişinin maddi ve manevi hastalıklarına uygun herbiri tedavi edici özelliğe sahip olan yaklaşık 118 adet enzimlerini yanı ilaçlarını yavaş yavaş insan vücuduna verir.

Sülükten ne kadar korkulursa korkulsun yada tiksinti duyulsun, tuttuğu andan 5-10 dakika sonra vücutta salgılanan enzimlerle kaslarda sakinleşme olur ve rahatlama oluşur.

Sülük derimize dokunur dokunmaz kalpten müsaade ister, eğer kalp müsaade ederse sülük kesme işlemine salgı vererek başlar.

Savunma sistemi ile ortak çalışır.

Kılcal damarlara ulaşır ve oradaki tüm katı toksinleri salgıladığı kimyasal asitlerle sulandırarak emer, yok eder.

Emme işlemi bittiğinde kestiği deriyi onarmak için;

Antioksidan - Antibiyotik - Antihistaminik - Antialerjik - Antitoksit yani tüm onarıcı salgıları o kestiği yere bırakır.

Doyduktan sonra bıraktığı bu onarıcı enzimler sayesinde, hücreler, kalp ve beynimiz ondan hoşnut kalır.

Sülük tedavisinin kullanımı, kayıtlara göre 3500 yıl öncesine dayanan en eski tıbbi uygulamalardan biridir.

Migren, Damar sertliği, Alzheimer, Kısırlık, Hepatit, Sistit, Sinüzit,

Göz hastalıkları, Kronik böbrek yetmezliği, Egzama ve daha pek çok hastalığın tedavisinde kullanılır.

Ayrıca sülüklerin tükürüğünden elde edilen kimyasallar, bazı hastalıkları tedavi edebilen ilaçlara dönüştürülür ve insan sağlığında kullanılır.

Bu sebep le Sülükle tanışan ve onu uygulayan asla bırakamaz. Fakat bunun gerçekten profesyonel yapılması gereken bir uygulama olduğunu da unutmamak lazım. Vücutta kan ile ilgili bazı hastalarda kesinlikle sülük tedavisi yapılamaz. Hayatı tehlikeler olabilir. Sülük tedavisi bir uzman gözetiminde olmalı.


10 Aralık 2021 Cuma

MEÇHUL ASKER

13 Şubat 2003 tarihi, bir sabah saatleri.. Orta yaşlı iki adam, ellerinde kadife kaplı bir kutu ile, Avusturalya T.C Melbourne Büyükelçilik önüne gelir. Yüzlerinde hem korku, hem de büyük bir utanç işaretleri vardır. Polise elçilikte bir yetkili ile görüşmek istediklerini söylerler.

Polis içeriye haber verdikten biraz sonra güvenlik ateşesi dışarı çıkar ve adamlara niçin geldiklerini sorarak odasına alır.

Adamlar ellerinde ki kutuyu gösterirler ve elçiliğe teslim etmek istediklerini söylerler.

Kutuda ne olduğunu sorar Güvenlik Ataşesi. Adamlar hiç cevap vermezler.

Güvenlik Ataşesi şaşkınlık içinde kutuyu adamlara açtırdığı zaman dehşet içinde kalır. Çünkü adamların ellerinde getirdikleri kadife kaplı kutunun içinde mumyalanmış, üzerinde saçları bile olan bir insan kafası ile karşılaşır. Hemen büyükelçiye haber verir. Büyükelçi de yanlarına gelir. Kafayı kutudan çıkarır incelerler. Ellerinde ki mumyalanmış bu insan kafası, üzerinde kurşun delikleri de bulunan gerçek bir insan kafasıdır.

Adamlar şöyle anlatırlar getirdikleri kesik insan kafasının öyküsünü;

Bir hafta kadar önce ölen babaları bir askerdi ve yıllar önce Çanakkale savaşına katılmıştı. Tarihin en kanlı çatışmalarının yaşandığı Anafartalar çıkartması savaşında; saldıran tüm Avrupa askerlerine bir taraftan yokluklarla mücadele eden bir avuç Türk Askerinin direnmesi sonucu, zorlu bir çatışmanın ardından, birçok düşman askeri ölmüş, bir çok Türk askeri de şehit olmuştu. İşte o çatışmada bir Anzak askeri, ana vatanını savunurken şehit olan bir Mehmetçiğin kafasını kesip torbasına koymuştu.

Savaş bittikten sonra Avusturalya ya sağ salım geri dönen bu asker şehidimizin kafasını da beraberinde götürmüş ve o günden bugüne kadar, yıllarca savaş anılarını anlatırken Mehmetçiğin kafasını delil olarak göstermiş ve gururla ‘ben öldürdüm’ demişti, memleketinde ki dostlarına.

Bu asker hayatının son yıllarında yaptıklarından büyük bir pişmanlık duymuş olacak ki, bir hafta kadar önce ölmüş ve ölürken de ailesine çok büyük bir rahatsızlık duyduğunu ifade ederek, bir Türk askerine ait olan bu şehit kafasının mutlaka Türkiye ye göndermesini vasiyet etmişti.

İşte bu iki adam Mehmetçiğin başını kesen o adamın çocuklarıydı ve babalarının vasiyetini yerine getirmek için 87 yıl önce Çanakkale de şehit olan Mehmetçiğin kafasını evlerinde bulunduğu yerden almış Türk elçiliğine teslim etmek için getirmişlerdi.

Elçilikte bulunanlar duyduklarına inanamadılar ve hepsi göz yaşlarına boğuldular. Büyükelçi Türkiye Devleti yetkililerine ve Avusturalya Devleti yetkililerine telefonla bilgi verdi.

Bu haberi duyan Avusturalya‘da yaşayan binlerce Türk ve Avusturalya vatandaşları da guruplar halinde akın akın elçiliğin önüne geldiler.

Avusturalya devleti bütün yetkilileri de ordaydı. Görülmemiş bir kalabalıkla büyük bir tören yapıldı bu şehidimizin başını getirmek için Türkiye'den Avusturalya’ya bir uçak gönderildi.

18 Mart 2003 te Şehit Mehmetçiğin kafası Çanakkale’ye getirildi. Halkında katılımıyla büyük bir askeri tören de Çanakkale de yapıldı ve şehidimizin kafası Çanakkale Şehitliğinde hazırlanan bir mezara defin edildi.

Ancak kim olduğu bilinmediği için ismi ’MEÇHUL ASKER’ olarak kaldı ve şu anda şehit olduğu yerde Çanakkale şehitliğinde sadece kafasının bulunduğu bir mezarı vardır.

Ey insanoğlu! Hiç düşündünüz mü? İşte bu vatan topraklarını bizlere bırakmak için, kendi canını hiçe sayıp, kafasını bile feda eden, bir çok şehit gövdeleriyle doludur bu vatan topraklarının altı. İşte böyle şehit kafalarıyla, şehit gövdeleri ile, şehit kol ve bacaklarıyla doludur bu toprakların altı. Aç, susuz ve türlü imkansızlıklarla ve nice nice şehit canlarıyla bu vatan elde edilmiştir.

İşte şair Necmettin Halil Onan'ın şiirinin iki kıt'ası ;
"Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir."
....................... ...............................Merak edenler şiirin tamamını internette bulabilirler.

Ve işte onun için demiştir Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşımızın 6. kıt'asında;
"Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı."

Yine başka bir Şehit Mehmed Hüseyin Çavuş: 6/5.. Not defterine düştüğü şu not ve alttaki beyit çok çarpıcıdır:
"Unutmak ihanettir. İşte, bugünün sabahı, sekiz aslan neferin elimden gasbedilmesiyle başladı. Şimdi her tarafta bir musalib harb var. Bakalım. İstikbal…

Ne bir dua ne Fatiha isterim sizlerden.
İNTİKAM… AH İNTİKAM!.. Geçmeyiniz bizlerden..”

Aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Allahın rahmeti üzerlerinizden hiç eksik olmasın. Amin.