SAYFALAR

9 Kasım 2012 Cuma

ANTEPLİ

Antep li köy ağası İstanbul'da lokantaya girerken kapıda kafeste ki papağan "Hoş geldin Antep li, hoş geldin Antep li" diye bir kaç defa bağırır.
Antep li Ağanın papağan çok hoşuna gider. Lokantacıdan papağanı satın almak ister.
Sahibi satmaz. Antepli çok ısrar edince; "Sana yumurtalarından vereyim civcivleri de kendisi gibi çok zeki olur." Der ve 20-30 tane yumurta ağaya yüksek fiyatla satar.

Ağa yumurtaları alır. Antep te köyüne götürür. Durumu adamlarına anlatır. Papağanın meziyetleri bütün Antep'e yayılır. Herkes neticeyi merakla beklemeğe başlar. Yumurtalar özel bir bakımla bir kuluçka makinesi ile bir kaç gün sonra  civciv olurlar. Olurlar fakat civcivlerin hiç biri papağana benzemezler.
Yumurtalardan çıkan civcivler; tavuk, güvercin, bıldırcın, hindi, kaz, ördek, karga vs olurlar. Lokantacı galiba başka kuşların yumurtalarını 'papağan yumurtası' diye ağaya vermiş.

  
Çok sinirlenen ağa bir hışımla tekrar İstanbul'a yumurtaları aldığı lokantaya gider. Tam içeri girerken aynı papağan lokantanın kapısında kafesin içinden "Keriz Antep li, Keriz Antep li" diye bağırmağa başlar. Antep li Ağa da eğilir papağanın kulağına ; "Yovrum, benim keriz olduğumu tek sen biliyon ama, bütün Antep senin kötü kuş olduğunu öğrendi" der.

7 Kasım 2012 Çarşamba

BEN KATİL

1998 yılında Çankaya da ki barlarda ekibimle uygulamalar yaptık ve çok sayıda şüpheli yakaladık. Emniyet Müdürlüğünde durumlarını tetkik ettikten sonra bir kısmını salı verip, bir kısmını nezarete attık.

Evime gitmek üzere saat 05.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü kapısından çıkarken, nizamiye nöbetçi memurlarıyla tartışan bir bayan gördüm. Bu güzel ve temiz giyimli bayan orada polislere bağırıp duruyordu. Polisler uzaklaştırmak isteseler de o gitmiyor, başlarına bela olmağa çalışıyordu. Yanlarına gittim ve ne istediğini sordum. Bu bayan Gürcü imiş ve Türkiye de randevu evi çalıştırıyormuş. Biz de farkında olmadan sermayelerinden bir bayanı yakalamışız. O nu görmek için gelmiş, polis memurları içeri almayınca bağırıyormuş. Bayanı arabamın yanına çağırttım. Yanıma geldi, polisleri bana şikayet ediyordu. "Sizin ne biçim polisleriniz var? Bazen yakalıyorlar, suç susuz bırakmıyorlar. Bazen da suçluyuz yakalamıyorlar. Veya yakalayıp bırakıyorlar.

"Ben şimdi arkadaşımı görmek için içeri girmek istiyor. Yalvarıyor, yok almıyor. Ben katil şimdi birini öldürdüm teslim oluyor, diyor, gene yok, almıyor. 'Sen şimdi git katil isen biz seni sonra yakalarız' diyorlar. Sizin polisleriniz ne biçim polis? Bey" diyordu bana. Onu da göz altına aldım. GBT sini sorduk kendisinin haberi yok. Yedi ay kesinleşmiş hapisliği vardı ve İnfaz Büro Amirliğince aranıyordu. Sermayesi serbest kaldı, kendisi cezaevine girdi. Hakikaten az evvel dediği oldu.

6 Kasım 2012 Salı

MEMO

Bizim Memo Diyarbakır'da doktora gider. Doktor muayene eder ve Memo'ya iki kutu hap yazar. "Bak oğlum kutuların içindeki hapların biri beyaz biri kırmızı renklidirler. Beyazları aç karnına, kırmızıları tok karnına, her sabah birer tane içeceksin." der. 

Memo muayene haneden dışarı çıkınca unutur ve geri döner doktora "Doğtor beg beyazı, yoğsam kırmızıyı aç karnına içeceğim?" diye sorar. Doktor " Beyaz önce, aç karnına, kırmızı sonra tok karnına" der. 

Memo doktorun yazıhanesinden ayrıldıktan sonra tekrar unutur, geri döner, doktora birdaha gider sorar ve öğrenir. Memo eve gelir tam ilaçları içecek ki aksilik ya yine unutur, Doktora muhtarın evinden telefon açar "Doğtor beg ben Memo, dün bana ilaç vermiştin ya. O ilaçların beyazını mı, yoksam kırmızıyı mı aç karnına içecektim? Unuttum" der. 

Doktor biraz sitem eder gibi "Oğlum beyazı önce aç karnına, önce, beyaz." diye tekrar tarif eder. Memo da gelir evine çıkarır ilaçları, fakat hay Allah yine hangisi önce unutur. 

Bu sefer Doktora pek yüzü yok ya, komşusu Şeyhmus'u gönderir Muhtarın evine, Şeymus doktora telefon açar. "Doğtur beg, dün bizim Memo sana gelmiş, sende ona iki ilaç vermiş. İlk içeceği beyazdır, yoğsam kırmızıdır?" der. Doktorda gına getirmiş ya zivanadan çıkar ve" Sizin Memo ZIKKIM içsin zıkkım" der telefonu kapatır. İkinci defa telefon çalar. Karşı taraftan Memo'nun komşusu Şeyhmus "Doğtur beg, bizim Memo zığğımı aç karnına mı yoksa toğ karnına mı içsin" der.