SAYFALAR

5 Nisan 2014 Cumartesi

RESNELİ NİYAZİ PAŞA

resneli niyazi ve geyiği maral
Türk Tarihi mucize olaylarla doludur. Bir tanesi de Resneli Niyazi'nin hayat hikayesidir. 1873 yılında Manastıra yakın Resne Kasabasında doğar. 1897 Türk Yunanistan savaşlarında çok büyük ün yapar. Selanik te hürriyet kahramanı olarak karşılanır. Daha sonra memleketin gidişatını beğenmeyen İttihat ve Terakkiciler Makedonya da bulunan Resneli Niyazi ye emir verirler. 160 kişilik Rum, Ermeni, Çerkez ve Türk olan mahiyetinde ki askerleri ile dağa çıkar. Yanı eşkıya olur. Kendisini yakalamak için Şemsi Paşa görevlendirilir. Askerleri Resneli Niyazi vatanı savunduğu için üzerine gitmezler. Şemsi Paşa durumu postahaneden İstanbul a bildirirken Manastırda suikaste kurban gider. Daha sonra Selanik Merkez Kumandanı Nazım Beye de suikast düzenlenir. Alay müftüsü Mustafa Bey de suikaste uğrar. Mirliva (Genel Kurmay Başkanı) Osman Hidayet Paşa askerlere nasihat ederken konuşturulmaz, orada silahla yaralanır. Debre Valisi Hüsnü Bey şehit edilir. Abdülhamid, Müşir Tatar Osman Paşayı yollar. Onu da dağa kaldırırlar. Yakalanması için İzmir den bölgeye gönderilmek için gemiye bindirilen askerlerin hepsi Resneli Niyazi nin tarafı olurlar. Resneli Niyazi Paşa dağlarda iken yere göğe sığmaz. Halk kahramanı olur.1908 Dağda iken yanına bir geyik gelir ve arkadaş olurlar. Savaşlarda baskınlarda ve diğer zamanlarda bu geyik hiç yanından ayrılmaz. Hatta mahiyetinin bu geyiğe selam vermeleri adet haline getirilir. Uzun süre bu geyik ile birlikte yaşarlar. O yörelerde yeni doğan erkeklere 'Niyazi', kızlara da geyiğin adı 'Maral' takılır. Enver Paşa ve Resneli Niyazi hakkında marşlar bestelenir. İttihatçılar Hükümet kurunca af edilir ve Prespe gölünün yanına bir saray yaptırır orada yaşar. Yaşar fakat zaman sonra Balkanlar Osmanlı dan alınır. Resneli Niyazi İstanbul a gelmek için Avalonya limanında beklerken İstanbul dan göderilen korumaları tarafından şehit edilir. Tetikçiyi İttihat liderlerden Esat Toptani ve İsmail Kemal in gönderdiği tahmin edilir. Bu kahramanın kalpağında 'VATAN FEDASİ' diye yazıyormuş. Koruması vurduğu için hemen uydurmuşlar 'Ne şehit oldu ne gazi, pisi pisine gitti Niyazi' o zamandan kalmış. 1913


4 Nisan 2014 Cuma

YEMEDUM ONİ

Temel İstanbul'da lokantaya gitmiş. İyice karnını doyurduktan sonra hesap istemiş. Hesap bir haylı kabarık. "Ben o kadar yemedum çi" demiş. Adam ikna edebilmek için başlamış bir bir sormağa ve hasaplamağa, Temel de cevap vermeğe;
-Bir porsiyon taze fasulye,
-Yedum onı.
-Bir porsiyon kuru fasulye,
-Yedum onı.
-Bir porsiyon pilav üzeri kadayif,
-Yedum onı.
-Yüzde on garsoniye,
-Yoo..Yemedum onı daaa.

3 Nisan 2014 Perşembe

ÖĞRENMEK LAZIM

Başka Ülkelerin casusları, virüsün vücutta veya bilgisayarda beklediği gibi Ülkemizde beklerler. Uygun ortam buldukları zaman harekete geçerler. Hatta uygun ortamı da kendileri hazırlarlar. Uygun ortamı hazırlamak için de bazı oyunlara baş vurur, bazı faaliyetler yaparlar. Emellerine ulaşmak için bütün her yolu denerler. 

Saldırı her zaman topla tüfekle olmaz. Hatta bazen düşmanını bile kendi lehine kullanırlar. Düşman aptal olunca dost görünüp her türlü şeyi yaptırırlar. Yaptıracak şeyi kalmayınca döner dolaşır tekrar aynı şeyleri yaptırmağa başlarlar. Yanı milleti kandırdığını hissettirmez, açıkçası milleti uyutur, yuttururlar. Aptal yerine koyarlar. Ondan sonra da demokrasi ve hürriyet kavramlarını devreye sokup kurtarma vadi ile işi top tüfek yerine bırakırlar.

Aslında yaptıkları bir eskiden yaptıklarının aynıdır. Biz tarihimizi bilmediğimiz için çevrilen dolapların yeni olduğunu sanarız, ve inanırız. Halbuki oyun hiç değişmez, hep aynı. Nasıl söyleyim ki inanasınız? Onun için okullara 'tarih' dersleri konmuş ve çocuklara, gençlere eskiden atalarının yaşadığı ve olan olaylar öğretilir. Eğer ataların düştüğü hatalar varsa çocukları, torunları o hatalara düşmesin diye. Tarih bizlere sehven veya kasten yanlış anlatılmış olabilir. Hiç anlatılmamış ta olabilir. Bizler tembel değiliz fakat biraz fodul milletiz. Açıp öğrenmek merakımız yok. Bir bilgiyi tek kaynaktan değil bir kaç kaynaktan öğreniniz. Ey Türkiye de yaşayan gençler. Türkiye Gençliği, Çerkezi, Türk ü, Kürt ü Ermeni si Çingenesi Gıptı sı, Ey satılmamış ta kandırılmışlar, 'Delikanlılık' öyle ağzına marlboro sigarasını koyup ta sokaklarda elleri cebinde dolaşmak değildir. Zaman gelir o sokakları da bulamazsınız. Atalarımız bizler için canlarını vererek bu vatanı bırakmışlar. Bizler de muhafaza edip çocuklarımıza bırakalım. Yapılan oyunlar TEKRAR dan ibarettir.

Tavsiyem: Yakın tarihimizden başlamak suretiyle 'neler olmuş' bir kaç kaynaktan inceleyiniz. O zaman her şeyi anlayacaksınız. Büyünün, hipnozun etkisinden kurtulacaksınız. Ben ne yapacağım vatansız hürriyeti? Bir düşünsenize, Vatan olmadan 'HÜRRİYET' olur mu? Veya 'hürriyet alacağım' diye vatan verilir mi? Demokrasi ve Hürriyet için vatan verilse de Afganistan, Irak, Mısır, Suriye ve Libya gibi verilir. Hem de ne Hürriyet, ne Demokrasi. Görüyorsunuz işte ölen öldü, kalanlar da birbirlerine düşürüldü, düşman edildiler. Kıyamet kopana kadar düzelmez, birbirlerini öldürürler. Kazandıkları DEMOKRASİ; HÜRİYET bu mudur?