SAYFALAR

21 Haziran 2018 Perşembe

şiir GÖL

O yaz birlikte gelip, serin yamaçlarında yatardık,
Şu yerde oturup, suyuna uzatırdık ayaklarımızı,
Papatyanın yapraklarını, bir o bir ben kopardık,
Ey göl biliyorsan söyle, bulmağa geldim, o kızı.

Gölge gibi el ele dolaşıp durmuştuk, kıyılarında,
Kuşlar bizi gözetliyordu, ağaçlarının dallarında,
İkimiz de sarhoş olmuş gibi, yüzerken sularında,
Utanıp saklamak isterdik, kızaran yanaklarımızı.
 
Köpüklü sularından eli ile, bana atmış, kaçmıştı,
Ben onu yakalamak isterken gün akşam olmuştu,
Sen şahitsin, burada yeni ilk aşkımız başlamıştı,
Baktıkça birbirimize, ayıramamıştık gözlerimizi.
 
O da gelip beni sormuş, yaş düşmüş yanaklarına,
Eğer haber bıraktıysa, sonra bildiresin diye bana,
Geç kalmadan çabuk söyle, unutursun anlatsana,
Ben o kızı soruyorum işte, eğer hatırladınsa bizi.
Ey göl sonra geldi mi, bir daha gördün mü o kızı?
                                Recep Ali Öztürk


şiir BİLESİN

Eski bir fotoğraf geçti elime, içlerinde sen de varsın,
O kadar değişmişler ki, hiç kimse tanınmıyor, bilesin!
Kim çektiği belli değil, üzerinde ne tarih, ne bir isim,
Bazıları silinmişler, hiç biri de benzemiyor, bilesin!

Baktıkça o resimlere, hatıraların hepsi gelir aklıma,
Bil ki geçmişi anlatan, senden kalmış, tek varlık bana,
Ben kendi resmimi koydum, senin o resminin yanına,
Onlar bizi suçladılar, birbirinden ayrılmıyor, bilesin!


Bazen sorarım o resmine, belki bir mucize anlatırsın,
Belki hala düşmansın, belki de sen de çok pişmansın,
Ben denedim unutmağı, unutamadım, hep aklımdasın,
Ömür öyle geçiyor da, sen yoksan yaşanmıyor bilesin!

Hayat bir sel gibi akarken, bizleri de sürükler peşinde,
Her şeyi alır gider, unutulmuş bir şey bırakmaz geride,
O gün, zamanı gelince, dünya bile tükenecek sonunda,
Günler ile çoğalıyor, sana sevdam tükenmiyor, bilesin!
                                                           Recep Ali Öztürk

28 Mayıs 2018 Pazartesi

FASA FİSO

Bazen ben, bazı insanlara çok şaşıyorum. Sizler farkında mısınız bilmem fakat dikkat ediyorum da;

(alıntı)
Ekonomi ne zaman düzelecek?

Dolar üç lirayı ne zaman geçecek?

Dolar iki liraya ne zaman düşecek?

Seçimden sonra neler olacak?

Uzay aracı ne zaman düşecek?

Bitmemiş savaşın neticesi ne olacak? Maşallah her şeyi biliyorlar;


Asker değil, savaşı biliyorlar,
Polis değildirler, suçluyu bilip yakalıyorlar.
Savcı değildirler, yargılatıyorlar.

Hakim değildirler, ceza veriyorlar.

Doktor değildirler, tedavi ediyorlar.

Avukat değildirler, savunuyorlar.

Ya mühendis değildirler, yol yapıyorlar, inşaat yapıyorlar.
Pilot değil, uçak havalandırıyorlar.

Meteoroloji değil, hava raporu veriyorlar.

Usta değildirler, bina yapıyorlar.
Okuma yazmaları tam değil, eğitimden bahsediyorlar.

İmam değil, fetva veriyorlar.

Muhasebeci hiç değil, ekonomiden bahsediyorlar.
Ya.. ben bazen kendimi bunların yanına koyuyorum da utanıyorum. Hiçbir şey bilmediğimi anlıyorum. Madem bu adamlar her şeyi böyle bilirse, bu kadar okullar niçin açılmış? Bu kadar doktor, mühendis, asker, hakim, savcı, avukat, müdür, yönetici, pilot, kaptan niçin var? Masraflar boşuna.

Hep bu adamların dedikleri doğrudur, hep onlar haklıdırlar ha, başkaların ki asla. Hepsi fasa fiso.
Eskiden bizim köyde birisi ufak bir yalan konuşsa; herkes bilir, üstüne gülerler, alay ederler, yalancı da anlar ve utanır, meclise giremez, hatta intihar edenler bile olurdu. Şimdi bu adamlara bir bakın ki,

Kimlerdir? Nerelerdedirler? Hiç utanıyorlar mı?

Medyayı takip edin sizler de görüp anlayacaksınız.