SAYFALAR

31 Ağustos 2013 Cumartesi

HEYECANLANMA !

İnönü Bölükbaşı ile
Yıl 1960 filan, böyle seçimler yapılacak her parti miting düzenliyordu.  Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi vardı, bu partinin genel başkanı nükte ve hazır cevaplılığı ile tanınan ve eşine bile daha hiç rastlanamayan Rahmetli Osman Bölükbaşı vardı.

Hatta anlatırlar, yine böyle seçim çalışmalarında Anadolu da Konya dan dönerken, Bölükbaşı Ankara ya yer bulamayınca Rahmetli İsmet İnönü’nün uçağıyla döner. Uçakta İsmet İnönü’nün ailesi ve bir de Osman Bölükbaşı vardır. İnönü’nün torunu Hayri İnönü de aynı uçaktadır ve o zamanlar on yaşlarındadır.  Çocuk uçakta yukarıdan aşağa baktığı zaman tarlalarda çalışan Anadolu halkını görür. Koşarak Dedesi İsmet İnönü’ye gider ve “Dede bana 10.00 lira verir misin?” der.
Dedesi de “Uçakta parayı ne yapacak sın?” diye sorar.

Torun ”Uçaktan aşağı atacağım, tarlada çalışan köylüler bulursa sevinsinler.” der.

İsmet İnönü Torunu Hayri ye Osman Bölükbaşı’yı gösterir ve “Git Torunum parayı Osman Amcandan al da at ki, o daha çok hayır severdir. Hoşuna gider” Der.
Bu Dede-Torun arasında ki diyaloğu dinleyen Osman Bölükbaşı hemen sözü alır ve Torun Hayri’ye

“On lira atarsan bir kişi bulup sevinecek yavrum, sen en iyisi Deden’i uçaktan at ki, bütün millet sevinsin.” Der.
O zamanlar da ki bir seçim propagandaları sırasında Fındıklı Orta okulundan çıkmış evlerimize gidiyorduk. Kaymakamlığın önünde eski bir sandalyenin üzerine çıkmış, Osman Bölükbaşı konuşma yapıyordu. Halktan 40-50 kişi hemen önünde durmuş dinliyorlardı. Biz okuldan çıkan öğrenciler de hem Bölükbaşı’yı tanımak hem de ne konuştuklarını  anlamak için çevresine toplandık.

Fındıklı’nın tamamen kambur bir çöpçüsü vardı. O zamanda yaşayanlar ve zekasını zorlayanlar mutlaka hatırlayacak ismi Hasan. Soyadını bilmiyorum. Hem de bu adama herkes takılır, bu da herkese küfür eder hatta peşlerinden kovalarlardı.
Osman Bölükbaşı konuşurken, bu Çöpçü Hasan en önde durmuş, kambur, ince uzun boylu, elinde kova ve süpürgesi ile tanıdığımız ve herkesin kendisine takıldığı Hasan isimli bu temizlik işçisi uzun saplı çalı süpürgesini ve kovasını da arkasına tutmuş, kamburu iyice çıkmış olarak, konuşma yapılan sandalyenin tam altında kalabalığın en önünde durmuş, Osman Bölükbaşı'yı çok büyük bir dikkatle dinlediği uzaktan fark ediliyordu. Konuşmanın tam heyecanlı yerinde birden ‘Aah’ edip kalkar gibi yapıyor, öne doru gidiyor, hemen sonra eski halını alıyor. Biraz sonra tekrar belinden düzlenir gibi yapıp elinde ki süpürge ve kovayı 'AH' deyip havaya kaldırıp duruyordu. Nerde ise kafasını ve elinde ki malzemelerini Osman Bölükbaşı’ya vuracaktı. Her seferinde de Osman Bölükbaşı Çöpçü Hasan'a elini sırtına vurup “Sen heyecanlanma! Beyefendi. Sen heyecanlanma.” Diyordu. Bu durum benim dikkatimi çekti fakat Çöpçü Hasan'ın bu hareketleri niçin yaptığını bir türlü anlayamadım. Arkadaşıma söyledim. O olayı anlamış ve çözmüş. Arkadaşım kolumdan tuttu yanlarına gittik ve ben de anladım.

Meğer, Çöpçü Hasan’in tam arkasında duran birisi elinde bir toplu iğne tutmuş, konuşma nın tam heyecanlı yerine gelindiği zaman, o toplu iğneyi arkadan Hasan'ın kalçasına bir batırıyor, Hasan acısından gayrı ihtiyarı ‘Ah’ edip ileri doğru fırlıyor, kamburunu düzeltmeğe çalışıyor. Kim yaptığını da bilmediği için kimseye bir şey diyemiyor. Osman Bölükbaşı da konuşmamdan etkilendi, heyecanlandı sanıyor ve “Heyecanlanma.” Deyip sırtına vuruyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder