SAYFALAR

17 Mart 2015 Salı

GÖREV

Yıl 1988 Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu; bazı önemli nokta ve istasyonlar dışında yanı Hırsızlık Bürosunda ki ekipler genelde gündüz çalışır gece sadece nöbetçi bir ekip olur. Bu ekip elinde yakalanacak suçlu kayıtları varsa bazı adreslere operasyonlar uygular bunun dışında yeni olay yerlerinde inceleme yaparlar. Genelde boş zamanları kalırsa derneklere gider okey oynamak bahanesiyle sabıkalı kişileri takip ederler.

Yine böyle görevli olduğumuz bir Ocak Ayında her taraf donmuş buz kar olduğundan, plakasız yarı döküntü Ford marka minibüs arabamızın da kış şartlarına uygun olmayışı nedeniyle böyle buzlu havalarda çok dolaşmaz açık mekanlarda eğleşir, gerektiği zaman arabayı kullanır adreslere giderdik. Siteler-Yıldız da gece bir dernekte eğleşirken saat 02.00 sıralarında Çankaya-Yıldız da bir ev de hırsızlık olduğu anonsu geldi. Hemen apar topar oraya gitmek ve olay yerinde inceleme yapmak için arabaya bineceğimiz sırada; yaşlı bir erkek, yaşlı bir bayan, genç bir delikanlı ve omuzuna yatmış uyuyan çocuklu genç bir bayan gecenin o soğuk saatinde yolun sağından buzların üstünde hızlı hızlı yürüyorlardı. Ben ilk olarak misafirlikten gidiyorlar sandım ve kendilerine kızarak "Çocukla bu saate niçin kaldınız? Çevrede hiç bir canlı yok. Siz nereye gidiyorsunuz?" diye arabadan bağırdım. Bizim arabamız mavi renkli, çok eski ve dökük olmasına rağmen öyle bizi yolda bırakmaz, kışta karda götürürdü.

O yaşlı adamla kadın zannederim Türkçe bilmiyorlardı. Genç delikanlı "Ağabey çocuk zehirlendi, doktora getiriyoruz." dedi. Etrafta da bizden başka hiç bir canlı gözükmüyordu. Oraya en yakın Dışkapı Çocuk Hastanesi o karda buzda düşe kalka ancak ertesi gün öğleye filan gidebilirlerdi. "Atlayın arabaya" dedim. O genç delikanlı "Ağabey bizim paramız yok" dedi. Bu aileyi Dışkapı Çocuk Hastanesine götürdüm ve onlara yardım etmesi için Cengiz Şutanrıkulu isimli bir polis memurum ile birlikte orada bırakarak ben olay yeri incelemek için Çankaya- Yıldızda ki hırsızlık olan eve gittim. Olay yerini inceledim. Geri döndüm. Tekrar hastaneye geldiğim zaman çocuğun midesi yıkanmış, taburcu edilmek için işlemleri bitmek üzereydi. Biraz bekledikten sonra onları tekrar alarak birlikte gidip evlerine bıraktık.

Yolda yaşlı erkek ve kadın yine hiç konuşmadılar, genç bayan anlattı. "Ağabey biz Tunceliliyiz ve Aleviyiz, bizim memleketlerde teröristler bizleri toplarlar ve siz polislerin askerlerin aleyhine kötü şeyler anlatırlar. Ben baştan sizi polis bilseydim belki de arabanıza binmezdim. Halbuki benim çocuğum sizlerin sayesinde ölümden kurtuldu.

Ben bunu unutmayacağım ve teröristler bir daha sizleri kötülerken ben onlara bu olayı anlatacağım. Sizler polis değil, Allah tarafından bize gönderilen Hızır Aleyhiselam sınız" dedi. Daha bilmem teröristlere biz polisleri anlatıp anlatmadığını, fakat tek şey bilirim ben görevimi yaptım ve onun için o günde ondan sonra ki günler de de vicdanen rahat oldum ve huzur içinde yoluma devam edip uyuyabildim.  
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder