SAYFALAR

22 Haziran 2021 Salı

SAHTE KARAKOL

Bu ülkede her çeşit insan yetişmiştir. Yapıcısı da yıkıcısı da yetişmiştir. Vatanını sevmeyen de seven de olmuştur. Hiç yoktan bir vatan, yurt ve millet yaratan Mustafa Kemal den tutun da, her çeşit insan vardır bu vatan topraklarında.

Sadece teknolojiye merak salıp ta kalıcı bir müteşebbis, işe yarar bir fabrikatör yok. O da yetişmiştir, var fakat yıkıcılar engel olmuş onları yaşatmamışlar. Nuri Killigil, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre ve bir çoklarını kurdukları fabrikalarıyla birlikte, hatta mühendisleri ile birlikte yok etmişlerdir.

Bu yurdun insanı Afrika ülkesi Gana da sahte Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği açmış, uzun süre çalıştırdıktan sonra pasaport ve vize işlemlerinden çuvallarla dolar kazanmışlar, ABD nin on yıl sonra haberi olmuş.

Sahte büyükelçiler.. Sahte kaymakamlar.. Sahte doktorlar.. Sahte mühendisler.. Sahte polisler.. Sahte askerler.. Köprü satanlar.. Lokomotif ve vagonları satanlar.. Galata da uçan martıları ve güvercinleri insanlara saydırıp ta para kazanan Sülün Osmanlar.. Ne istersen hepsi var. Belki de sahte savcı, sahte hakim de var da daha ortaya çıkmadılar.

Ancak ‘sahte bir polis karakolu’ kurulacağı kimsenin aklına gelmez, kurulmaz diye bilinir fakat o da olmuş, o da var. Sahte polis karakolu da kurmuşlar ve bu karakol uzun yıllar varlığını koruyup sonra da sahtelikten çıkıp yasal karakol olmuş ve hala daha yasal olarak hizmete devam etmektedir. Küçük Pazar Polis Karakolu, Biliyor muydunuz?

1950’li yıllarda Sirkeci Emniyet Amirliği’nde görevli üç kafadar ve samimi arkadaş polis memurları birlikte emekli olurlar. Emekli olurlar ama yaşları genç boşta duramazlar hem de geçim sıkıntısına düşerler. Sultan Ahmet te Ağır Ceza Mahkemelerinin önünde bir süre arzuhalcılık yapmaktan tutunda, bir çok iş denemesinde bulunurlar fakat başarılı olamazlar. Üç kafadar baş başa verip 'ne iş yapalım' diye düşünmeğe başlarlar. Şu iş, bu iş derken içlerinden biri; “Biz polisiz. Polislikten başka hiç bir iş yapamayız. Bir Polis Karakolu kuralım!” der.

Önce 'nasıl olur?' diye tartışırlar. Ölçerler biçerler, daha önceden Sirkeci Emniyet Amirliği bölgesinde görev yaptıklarından bu çevreyi de iyi bildikleri ve esnaflar tarafından da tanındıklarından o bölgeyi seçerler ve bir bina kiralarlar. Tabelacıya gidip “KÜÇÜKPAZAR POLİS KARAKOLU” yazan tabelayı yaptırır, getirir binaya asarlar. 

Üç kafadar emekli polis memurları biri komiser ikisi memur resmi elbiselerini giyer, kurdukları karakolda gelip otururlar. Bir düzen tutturup masaydı, sandalyeydi, daktiloydu, dosyaydı, kağıttı, ıstampa, mühür, defterdi, kalemdi vs gibi bir karakolda bulunması gereken bütün malzemeleri esnafında yardımlarıyla, bazı şeyleri de emniyet birimlerinden veya ceplerinden temin ettikten sonra, dünyada ilk olarak özel polis karakolunu sahte olarak hizmete açarlar ve hiç kimsenin ruhu dahi duymadan bir kaç yıl faaliyetlerine devam ederler.

Sirkeci Emniyet Amirine hoş geldin ziyareti;

Yeni tayin olup göreve gelen Sirkeci Emniyet Amiri bölgede Küçükpazar Karakolu diye bir karakol olup olmadığını bilmiyor. Üç kafadar emekli polis memurları uygun bir fırsat kollayıp Emniyet Amiri’ne bir kutu çikolata yaptırıp komiser durumunda ki arkadaşlarını 'Hoşgeldin' ziyaretine yollarlar. Komiser de, yanı sahte karakolun sahte amiri, Emniyet Amirine karakolda memur azlığından yakınıp takviye memur talep eder. Sirkeci Emniyet Amiri de, “Bende memur çok,” der ve sahte karakol Küçükpazar Karakolu emrine üç polis memuru geçici görevle tayin ederek gönderir. 

Böylece bir karakolda olması gereken her şey tam olur. Suçlular adliyeye götürülmekte, evraklar gelmekte, evraklar gitmekte, yazışmalar dosyalanmakta, suçüstüler yapılmaktadır. Bildiğiniz normal karakol gibi, üç emekli, üç te görevli toplam altı polislerle birlikte normal karakollar gibi vatandaşa hizmete devam ederler.

Karakollara kömür dağıtımı;

İşleri o kadar aksamadan ve mevzuata uygun olarak yürümektedir ki, izin programları bile var. Ama karakolun kurucu üç emekli polis memurları izine münavebeli çıkmaktadırlar. İkisi izine ayrılırsa işler karışmaması için biri muhakkak karakolda bulunması gerektiğinden, onlarda öyle yaparlar fakat aksilik ya, iki emekli memur yıllık izin kullandıkları sırada, karakolda bulunan emekli memurun bir yakını vefat edince, o da mecbur kalır iki üç günlüğüne zorunlu olarak karakoldan ayrılıp, memleketine gitmeğe.

Aynı günlerde de daha önce İkmal Şube Müdürlüğünde karakollara kömür tevzi bölümünde çalışmış bir Polis Memuru tayin ile Sirkeci Emniyet Amirliği’ne verilir. Sirkeci Emniyet Amiri bu memuru da geçici görevle Küçükpazar Karakolu’na gönderir. 

Daha önce karakolların kömür dağıtım işlerini yaptığı için, İstanbul da ki tüm karakolların isimlerini ve yerlerini tam olarak bilmektedir. Küçükpazar Karakoluna görevlendirilince şaşırır. Çünkü Küçükpazar Karakolu diye bir karakol İstanbul da yoktur fakat yine de gider bu karakolu bulur, göreve başlar. Orada ki memurları konuşturup bir şeyler öğrenmeğe çalışsa da diğer memurların da pek bir şey bildikleri yok, hiç bir şey öğrenemez.

Bu arada kış yaklaştığından İstanbul da karakollara kömür dağıtımı başlamış ve bitmek üzeredir ama Küçükpazar Karakoluna kömür gönderilmemiştir. Bir gün bu geçici görevle gelen polis memuru kendine iş edinir ve kimseye danışmadan 'herkesin karakoluna kömür geldi de bizim karakola niye gelmiyor' diye meraklanıp Emniyet Müdürlüğü’nün kömür dağıtım bölümünde, eski arkadaşlarının yanına gider.
Arkadaşlarına;
“Herkesin karakoluna kömür verdiniz de bizim karakola niye vermiyorsunuz?” diye sorar.

-Sizin karakol neresi?

-Küçükpazar Karakolu...

-Ne yanda bu karakol?

-Unkapanı’nda...

- Biz öyle bir karakol bilmiyoruz.

- Hemşerim nasıl olur? Binası var. Memurları var. Beni oraya verdiler, orada görev yapıyorum.

Karakolların isim listeleri çıkartılır, bakılır ama böyle bir karakol yok. Yine de eski arkadaşları boş göndermez hatıra binaen oraya da bir ton kömür göndermeğe söz verirler. Bir zaman sonra karakolun kurucusu üç emekli memurların hepsi de izinden dönmüş, karakolda bulundukları sırada bakarlar ki Emniyet Müdürlüğünden karakola bir kamyon ile kömür getirilir.

'Bu kömür nasıl gönderildi?' diye araştırırken, o geçici görevle gelen arkadaşları durumu kendilerine anlatır. Biraz korkuya kapılırlar. Çünkü üç kafadar, karakolun elektrik, su ve kömür ihtiyaçları gibi bazı giderleri, sahtelikleri ortaya çıkmasın diye kendi ceplerinden karşılamaktadırlar.

Üçü de şaşırırlar fakat belli etmez, yine de işlerine devam ederler. Çünkü yapacakları bir şey yoktur.

Karakolun sahte olduğunu anlayan geçici görevli, o uyanık polis memuru ertesi gün yanına bir arkadaşını da alıp, Sirkeci Emniyet Amiri’nin yanına gider. Olup biteni amire bir bir anlatırlar. Emniyet Amiri, yanına bu iki polis memurunu da alıp İstanbul Emniyet Müdürü Cemal Tarlan’ın huzuruna çıkarlar. Olayı anlatırlar. 

Cemal Bey İkmal Şube Müdürünü çağırır ve karakolların listesini ve giderleri hakkında ki ödemelerle ilgili bir doküman ister. Böyle bir karakol olmadığı ortaya çıkar. Konuyu tam olarak anlamak için son olarak ta bir yazı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nden Küçükpazar Karakolu’nun demirbaş dökümü istenir. Emniyet Genel Müdürlüğü “İstanbul'da böyle bir karakol yoktur.” cevabı verir.

Baş Müdür Bey Karakola geliyor;

İstanbul Emniyet Müdürü Cemal Bey bütün Şube Müdürlerini çağırtır. Onlara olayı anlatır ve hep birlikte Küçükpazar Karakolu’na giderler.

- Getirin şu defteri !

- Getirin bu defteri !

- Ceraim defteri !

- Demirbaş defteri! Hepsi tamam.

- Sen kaç yıldır bu karakolda çalışıyorsun?

- Sen kaç yıldır görev yapıyorsun?

Ayrıla ayrıla geriye karakolu kuran üç eski emekli memurlar kalır.

- Siz geldiğinizde bu karakol var mıydı? Filan gibi sorulardan sonra;

Maaş bordrolarını çıkartırlar ki; Karakolu kuran o üç memurun, Emniyet Teşkilatında kayıtları yok. Her şey ortaya çıkar, Polis bile değiller.

Biraz kem kümden sonra karakolu kuran o üç memur konuşmaya başlarlar.

"Valla Müdürüm emekli olduktan sonra iş aradık, bir iş bulamadık. Aklımıza karakol kurmak geldi. Biz de kurduk." der, her şeyi itiraf ederler.

Karakol filan yok, var fakat yasal değil her şey sahte. Ortaya çıkar.

Müdür Bey orada bulunanlara;

"Bu olayı hiç bir zaman, hiç bir yerde anlatmayacaksınız."

O emekli memurlara da; "En yakın zamanda İstanbul’u terk edip, ailenizle birlikte izinizi kayıp ettireceksiniz." der.

Şube müdürlerine de talimat verir;

"Bu karakol bugünden itibaren yasal hale gelecek. Ankara’ya bir yazı yazın! Ne yaparsanız yapın! Bir şeyler uydurun!" der.

Onlar da Emniyet Genel Müdürlüğüne bir yazı yazarak ihtiyaç olduğunu belirtirler ve üç emekli polis memuru tarafından sahte olarak kurulan İstanbul Küçükpazar Polis Karakolu o günden sonra yasal hale dönüştürülür, sonra da yasal olarak yıllarca, hala daha hizmet verir.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder