SAYFALAR

2 Ocak 2024 Salı

ROMANYA DEVRİMİ

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin kayıp etme olasılığını gören Romanya saf değiştirerek Rusların tarafına geçti. Alman askerlerini Romanya da tutuklatıp Ruslara teslim ettikten sonra Rusya askerlerini Romanya'ya yollamaya başladı. Öncesinde de Romanya'da komünizm vardı, ancak Ruslar geldikten sonra daha da fazlalaştı.

Nikolay Çavuşesku (Nicolae Ceaușescu) 1918 yılında Romanya'nın Scorniceşte kasabasında doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Çavuşesku ilkokulu yarıda bırakarak Bükreş'e fabrikalarda çalışmak üzere gitti. On dört yaşındayken Komünist Partisi'nin üyesi oldu ve kısa zaman içinde kendini göstererek en aktif üyelerinden biri haline geldi. Komünist propaganda yaptığı gerekçesiyle üç kez tutuklandı. Adı tehlikeli Komünist e çıktı.

Bir yıl kadar Komünist Gençlik Birliği Sekreterliği görevinde bulundu. Komünist Parti'nin lideri olan Gheorghiu-Dei’nin yardımcısı oldu. Onun emri ile Tarım Bakanlığı ve Silahlı Kuvvetler de görev yaptı. Dha sonra Komünist Parti Moskova Kanadı merkez komitesi lideri oldu.

Kısa zaman içinde partinin ikinci adamı konumuna geldi ve Gheorghiu-Dei’nin ölümünden sonra Parti lideri oldu. Başa geçmesinin ardından partinin adını Romanya Komünist Parti olarak değiştirip Romanya'ya ise ''Romanya Sosyalist Cumhuriyeti'' adını verdi ve bir çok sol devrimler yaptı.

Çavuşesku liderliğinin ilk yıllarında halk tarafından çok sevilen biriydi. Özellikle batıya dönük politikası sadece halkını değil Avrupa ve Amerika'yı da memnun ediyordu. Ancak bir süre sonra uyguladığı politikaları yüzünden Romanya halkında büyük bir korku olmağa başladı.

Birinci hedefi Romanya nüfusunu iki katına çıkarmaktı. Bu nedenle insanları üremek zorunda bırakan politikalar uyguladı.

Bekarın gelirinin %10’una el koyan bir bekar vergisi koydu. Kişi evlenip çocuk sahibi oluncaya kadar bu vergiyi ödemek zorundaydı.

Resmi olarak kürtajı yasakladı. Dünya'ya gelecek her çocuk devlet korumasında olacaktır diyerek evlilik dışı çocukları da meşrulaştırdı.

İş yerlerinde, 45 yaş altındaki kadınların doğurganlıklarını takip eden polisler görevlendirdi. Ve sistem kadın çocuğu dünyaya getirinceye kadar devam ediyordu. Neticede, yüzbinlerce kadın Macaristan'a kaçmak zorunda kaldılar.

AÇLIK, SEFALET VE LÜKS YAŞAM

Ülke ekonomisi günden güne kötüye gitti. Çavuşesku dış borçlarını ödemek için tüm halkı tarım yapmaya zorladı. Ve üretilen mahsullerin hepsini ihraç etmeye başladı. Üretimden yüzde yüz verim almasına rağmen halk, kendi ürettiğini bile tüketemiyordu. Temel besin kaynakları karne ile dağıtılıyordu. İnsanlar emeklerinin karşılığında açlığa terk ediliyorlardı. Ancak ülkenin bu durumuna rağmen Çavuşesku ailesi lüks içinde yaşıyordu. Öyle ki son olarak Peleş Kalesi'nin alanına göz dikip buraya ailesi için bir saray yaptırmak istedi. Ancak halk bu tarihi alanın yıkılmasını engellemek ve Çavuşesku'yu vazgeçirmek için binada ölümcül virüs yayan bir mantarın olduğunu söyledi. Bu yalan Çavuşesku ailesinin saray yapmaktan vaz geçmesinde etkili oldu.

HALKI BASTIRMA POLİTİKALARI

Halk gittikçe öfkeleniyordu. Halkın sesini kısmak için 'Securitate' adı verilen gizli bir polis ekibi kurdu. Bu ekip gün boyunca halkın arasında dolaşarak sistemi eleştiren, propaganda yapanları toplayarak ölüme kadar uzanan sorgulardan geçirdi. Mahkemelerin bütünü onun için çalıştılar. Aynı zamanda medya da ele geçirilerek iktidar yanlısı olmaya zorlandı. Sık sık Çavuşesku'yu öven haberler ile halk manipüle edilmeye çalışıldı.

Bükreş'te tüm halkın zorla çalıştırıldığı bir Parlamento Sarayı yapıldı. Sarayın yapımı sırasında Bükreş’in tarihi alanı içindeki 19 Hristiyan Ortodoks Kilisesi, 6 Sinagog, 3 Protestan Kilisesi ve 30,000 vatandaşa ait ikametgâh yıkıldı. 1,100 odalı, 2 yeraltı otoparklı 12 katlı saray 1984 yılında ancak bitirilebildi. Bir çok köyler ve yerleşim alanları yıkıldı, yerlerine yeni yollar ve 'şehirleşme' adı altında çok katlı apartmanlar yapıldı. 

Berlin Duvarı yıkılınca Doğu Bloku çökmeye başladı. Bu Çavuşeşku'ları biraz korkuttuysa da, aynı yıl Romanya Komünist Partisi'nin yeniden parti genel sekreterliğine seçildi ve korkusu kalmadı.

Ancak başlayan rejim değişikliği ve özgürlük hareketleri ister istemez Romanya'yı da etkiledi. İlk kıvılcım ise Timişoara’daki (Temeşvar) Macar Kilisesi’nde Peder Laszlo Tökes’in vaizde diktatör Çavuşeşku'yu kınamasıyla başladı. Halk öfkelenerek sokaklara döküldü. Olaylar bastırılamadı. O sırada İran'da bulunan Nikolay Çavuşesku Romanya'ya döndü fakat öfkeli halk onu hiç dinlemedi. İktidar düşene kadar olaylar devam etti. Ölü sayısı ve gözaltına alınanlar binleri aşmıştı. 

Çok geçmeden dünya basını Romanya'daki iç olaylardan haberdar olmaya başladı. Batılı medya ülkede ki katliamın haberini vererek tüm Romanya halkını ayaklanmaya teşvik etti. Bir gece yarısı olayları yatıştırmak için Çavuşesku Komite Binasının balkonuna çıkarak bir konuşma yapmak istedi. Ancak öfkeli Romanya Halkı buna izin vermediler. Eşi ve kendisi bir helikoptere binerek oradan uzaklaştı. Bu kaçış çok kısa sürdü, hemen yakalandılar. 

Ele geçen Diktatör Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşeşku 25 Aralık 1989 günü bir saatlik bir mahkeme sonucu  'yolsuzluk, vatana ihanet, kitle katliamı, görevi kötüye kullanma ve kamu malını zimmete geçirme' gibi suçlardan ölüm cezasına mahkum oldular ve aynı gün  kurşuna dizilerek infaz edildiler. İnfaz edildikleri yerde bütün Romanya halkı cenazelerinin üzerine tükürüp geçti. Böylece halkına zülüm eden bir Komünist diktatörün da sonu gelmiş oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder