SAYFALAR

5 Ekim 2011 Çarşamba

NEREYE PİSLEDİN

Ahmet ile Cengiz ilk okula başlarlar ve kısa süre sonra tanışarak birbirini çok sever arkadaş olurlar. Hiç ayrılmadan okul hayatları birlikte geçer ve ikisi de arkadaş olarak aynı Üniversiteyi birlikte bitirirler.
Üniversite bittikten sonra başka şehirlerde iş bulup ayrılırlar ve uzun süre birbirlerinden haber alamazlar. Bir kaç yıl sonra bir gün Ahmet işi icabı İstanbul’a gelir. Beyoğlu nda gezerken o eski ve çok sevdiği arkadaşı Cengiz ile tesadüfen karşılaşır. Ayak üstü biraz sohbetten sonra, Cengiz akşama buluşup bu arkadaşını ille evine götürmek ister.

Ahmet düşünür; kendi bekar arkadaşı yeni evli, rahatsız etmek, yanı evlerine misafir olmak istemez. Cengiz ille diretir ve birlikte Üsküdar da ki Cengiz’in evine gelirler. Gece geç saatlere kadar eskilerden yad edip yerler içerler ve evde eğlenirler. Geç saatler de Ahmet’e Cengiz ve hanımı yatacağı odayı gösterirler ve yatarlar.
Yalnız  ev sahibi Cengiz, misafiri Ahmet’e tuvaleti göstermeği unutur, Ahmet’te Cengiz’in hanımından utanır ve soramaz.

Ahmet yatağa girer fakat çok sıkıştığı için bir türlü uykuya geçemez. Kalkar, saray gibi büyük evde  biraz tuvaleti aramak ister fakat gece karanlıkta yeni evli arkadaşının evinde dolaşmak ta pek işine gelmez. Döner odasına tekrar y atağa girer fakat bir türlü uykuya geçemez.

Tam problemine çözüm ararken birden odasında köşede duran kauçuk saksıyı görür ve aklına bir fikir gelir. Saksıden kauçuğu çıkardıktan sonra saksının içine işini görür ve rahatlar. Kauçuk fidanını da toprağı ile birlikte yaptığı pisliğin üzerine koyar. Etrafı temizledikten sonra güzel bir uyku çeker. Ertesi sabah arkadaşı Ahmet’i kaldırır. Kahvaltılarını ederler. O zamanlar cep telefonları yoktu. Birbirlerine iş veya ev telefon numaralarını verdikten sonra vedalaşırlar ve Ahmet geri geldiği yer Adana’ya döner. 
Bu buluşmadan 3 ay filan sonra Ahmet’in telefonu çalar. Ahmet Ahizeyi kaldırır ve bakar ki İstanbul da ki üç ay önce evine misafir olduğu o eski  arkadaşı Cengiz; “Oooo Cengiz arkadaşım, nasılsın, iyi misin?” diye sorarken Cengiz telefonun öbür ucundan top sesiyle bağırır;
“Yaw, bırak onu bunu da, bana bir onu söyle ki; sen nereye pisledin? Üç ayda 5 ev değiştirdim hala pisliğinin kokusu çıkmadı.” der.

4 Ekim 2011 Salı

KİM AKSIRDI

Çok gaddar bir diktatör varmış, askeri birliklerini teftiş ederken aralardan bir yerden bir aksırık sesi gelmiş. Diktatör hemen sormuş "Kim aksırdı?" Korkudan kimsede ses yok. Hemen emir vermiş:
-Birinci sıra beş adım ileri marş. Hepsi ileri tabi.
-İkinci sıra birinci sırayı nişan al. Ateş. Birinci sıranın hepsi yerde. Diktatör tekrar sorar "Kim aksırdı?" yine kimsede ses yok. Yine emir verir:
-İkinci sıra beş adım ileri marş. Hepsi ileri.
-Üçüncü sıra ikinci sırayı nişan al. Ateş. İkinci sırada yerde. Tekrar sorar "Kim aksırdı?"
Orta sıralardan benzi beti soluk bir asker "Ben aksırabildim Kralım" der ve titreyerek ileri çıkar. Diktatör o askere;
-Çok yaşa evladım, çok yaşa, der ve teftişine devam eder.

NAÇİZANE

Ne iyi-ne kötü? Kim iyi kim kötü? Bilen var mı? Misal bir topluma girersin orada on kişi vardır. Sende katılırsın aralarına. İçlerinde iki tane hırsız varsa, hırsızlık konusu konuşulur.
Onlar konuyu ele alırlar, birisi çalmağı met eder, diğeri de onu destekler. Dürüst olanlar da ses çıkarmazlar kabullenmiş olurlar.
Veya polissin bir hırsızı yakalarsın, her şeyi ile ispatlı adam hırsızdır. Sonra seni mahkemeye verir, ceza alırsın veya posteki sayarsın.
Mesela fuhuş yapan bir kadına 'genel kadın dersen' suç işlersin. Şikayetçi olursa ceza alırsın. Kadını fuhuşa zorlayan veya yaptıranlara 'pezevenk' dersen suç, ceza alırsın.
Toplumda konuşurlarken bu şahısların hepsi 'namustan, şereften' bahsederler, çok iyi insan olduklarını söylerler. Kendinden şüphe edersin, ikimizden birimiz kötü, fakat ben mi o mu dersin? Peki bunları toplumda nasıl çağıracağız? İyi hangisi-kötü hangisi? Nasıl anlayacağız? Anlayan varsa anlatsın bizde anlayalım. Hiç başınıza böyle şeyler gelmedi mi yoksa? Nasıl bir adam olalım şimdi?