SAYFALAR

25 Şubat 2012 Cumartesi

şiir UNUTAMADIM

Geçerken o güzel yıllar, kıymetini bilemedik vaktin de,
Sonra çok aradım her yerde de, hiçbir yerde bulamadım.
Şimdi izleri kaldı, zaman hepsini götürdü, artık mazi de,
Her şeyi unuttum gitti de, işte bir tek, onu unutamadım.

İkimiz de farkına varamadık sonumuz hüzünlü biterken,
Hep kalacak sanmıştık üstümüzde sevda yelleri eserken,
Sen bir şeyler mırıldanırdın, kucağında başım yatarken,
Her şeyi  unuttum gitti de, işte bir tek onu unutamadım.

Gözlerime bakar bir şey anlatmak isterdin anlamazdım,
Çok tatlı kokuyordun sen, o zaman sana söylemezdim,
Sarılırdın boynuma, içim gider ben sana sarılamazdım,
Her şeyi unuttum gitti de, işte bir tek onu unutamadım.

Yürürken ellerimi tutmak ister, sonra tutmaz giderdin,
Nerede başka bir kız görsek, yanında sitemler ederdin,
Ben de seni çok severdim diyemedim sen hiç bilmedin,
Her şeyi unuttum gitti de, işte bir tek onu unutamadım.
Ömrümü bitirdim gitti de, işte bir tek seni unutamadım.
                                                           Recep Ali Öztürk

İYİ DÜŞÜN

İlk başlarda yazmıştık. "Bir işi yapmadan beş defa düşün" diye. Hayatta yaptığımız hareketlerin bazıları dönüşsüzdür. Yanı bir defa yapılan bir işin dönüşü yok, telafisi imkansızdır. Kişi bir defa evlendikten sonra iş biter. Evlenene kadar iyi düşünülmeli. Evlendikten sonra düşünmesine gerek yoktur. Çünkü dönüşü yoktur. Bugün evleneyim, altı ay sonra tekrar evlenirim veya sonra düşünürüm olmaz.

Bugün hırsızlık yapayım yarın yapmam, buda olmaz. Hele birde sabıka almışsan hiç vaz geçemezsin. Çünkü başka bir iş te yapamazsın. Sana kimse iş vermez. Çevrende seni rahat bırakmaz. Soygun, cinayet. Hatta aşık olmak bile dönüşsüzdür. Birini sevdin mi aklından çıkaramazsın. Bu örnekler çoğaltılabilir.

Meslek seçmekte aynıdır. Sevdiği ve yapabileceği mesleği seçmek lazım.  Kararlarımızı hislerimizle değil, düşünerek beynimizle vermeliyiz. Yaşantımızın sonucunu etkiliyorsa bunlar dönüşsüzdür. Çok iyi düşünmeliyiz. Bazen kazalar veya isteğimiz dışında olan olaylarda hayatı etkiler. Bunlar kaderle ilgilidir. Kimse engel olamaz. Kişi ne oldum dememeli, ne olacağım demeli. Yarını düşünürken de çok temkinli davranmalı. Bir işte başarılı olunursa fazla böbürlenilmemeli. Hiçbir zaman insan olduğumuzu hiç unutmamalıyız.

23 Şubat 2012 Perşembe

GASP ÇETESİ

Adana da yakaladığımız başka bir gasp çetesi. 1976 yılı Adana; Ekim Ayı bir pazar günü akşamı Cinayet Masası üç kişilik ekibiz. Astronot Salih ekip şoförümüz. Sadık Hayranı ve ben ekip memurlarıyız. 24 saat görev yaptığımız için evlere gitmeden dışarıda akşam yemeğini yemek için biraz acele ediyoruz. Çünkü acil olarak takip ettiğimiz bir iş var.

Kışla Caddesi üzerinde son surat giderken Zaten şoförümüz araba ile cadde kenarındaki lamba direğinin tepesine çıktığı için lakabı Astronot olarak kalmış, birden eski ford marka bir oto içerisinde tipi bozuk altı kişi olduğu dikkatimi çekti. Salih, Salih diye bağırınca birden acı bir frenle durduk. Arabamız biraz sağa kaydı ve hafif önlerine geçmiş olduk. En azından biz öyle bildik. Halbuki Astronot Salih'in de bu kişiler dikkatini çekmişler ve onlardan şüphelendiği için arabayı önlerine kırmış. Bu şüphelendiğimiz araçta bize çarpmamak için mecburen durdu. Onlar hiç bir şeyden şüphelenmemişler. Bizlerin de polis olduğumuzu hiç anlamamışlar. Arabanın içinde oturmuş aval aval bize bakarlarken, kimseye bir şey demeğe fırsat bulamadan hemen otomuzdan indim ve iner inmez iki elimle çift silahları üzerlerine doğrultup; "Polis beyler, araçtan ininiz ve ellerinizi yandaki duvara dayayınız" dedim. Arkadaşlarım da indiler, ben silahlarım ve gözlerim üzerlerinde iken arkadaşlarım onların arabalarına yaklaştı ve hepsini aşağı indirerek yolun kenarında ki askeriyenin duvarına ellerini dayattırıp üstlerini aradılar.

İki kişinin çorapları içerisinde dolu 14'lü şarjörleri vardı. Üzerlerinde silah yoktu. Şahıslar hiç konuşmuyorlar direnmekte direnmiyorlardı. Gözlerini fal taşı gibi açmışlar birbirlerine ve arada da bize bakıyorlardı. Birbirlerine kelepçeledik. Şahısları Kısma intikal ettirmek için bizim otomuz Reno marka ve taşımak için yeterli değildi. Haber Merkezine anons ederek bir ekip çağırdık. Resmi Asayiş Ekibi gelene kadar arabalarının içinde arama yaptık. Arka camın önüne konmuş, içi üslupu dolu mukavva kutu içinde dört adet 14 lü tabanca vardı. Yerde koltukların altında iki adet Port Said marka atışa hazır makineli tabanca ve bunlara ait ayrıca 900 adet 9 mm çapında fişek vardı. Arabalarının bagajında bir adet Kaleşinkof makineli tüfek ve çok sayıda fişekler vardı. Bütün bu silah ve mühimmatları arabamıza alarak arabalarını ben kullanmak suretiyle hemen merkeze intikal ettik. Bu uğraşlar esnasında zamanda bir hayli geçmiş gece olmuştu. Kısım Amirimiz ve diğer ekipler de gelmişler Müdüriyet bahçesinde bizleri bekliyorlardı. Emniyet Müdürlüğünde çalışan bütün amirler ve müdürler anonsu duyan herkes Emniyet Müdürlüğüne gelmişler orası ana baba günü olmuştu.

Şahısları aşağı nezarethaneye indirdik ve sorguya aldık. Bunlar üç sene önce Şanlıurfa da bir ev satmışlar. Parası ile bu araba silahlar ve mühimmatları almışlar. Doğu ve Güney Doğu İllerinde soygunlar ve hırsızlık yapıp para kazanacaklarmış. Geçen üç sene zarfında çok sayıda taksi gaspları, birkaç yaralama ve Gaziantep'te iki cinayet ve zorla adam ve kadın kaçırma olayları vardı. Bir çok olayları aydınlandı. Bazı illerden ekipler bize geldi. Bazı illere de biz gitmek süretiyle tahkikat tamamlandı. Şahıslar işledikleri bir çok suçlarını itiraf ettiler. Adli Makamlarca tevkif oldular. O gece de Adana ya soygun yapmak için gelmişler fakat yapamadan tesadüfen bize yakalanmışlar.

Bir çok olaylarının içerisinde enteresan olanı, Kozan Yolu üzerinde Ayşe Hoca Köyünde gece bir evi basarak kocası askerde olan Ayşe isimli bir gelini zorla kaçırmışlar. Gaziantep Oğuzeli Yolunda bir Restorana 5.000,00Tl karşılığında satmışlar. Kızı orada zorla sermaye olarak tutuyorlar ve fuhuş yaptırıyorlardı. Anladınız değil mi el alem nasıl para kazanıyor? Beş liraları yoktu. Elimiz de kaldıkları bir haftalık zaman zarfında karınlarını biz doyurduk.