SAYFALAR

9 Mayıs 2014 Cuma

SİLAH KULLANMA HAKKI


(Eski Yasa)
765 Sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 49:
1- Kanunun bir hükmünü veya salahiyettar bir merciden verilip infazı vazifeten zaruri olan bir emri icra suretiyle,
2 - Gerek kendisinin gerek başkasının nefsine veya ırzına vukubulan haksız bir taarruzu filihal defi zaruretinin bais olduğu mecburiyetle,
3 - Gerek nefsini ve gerek başkasını vukuuna bilerek mahal vermediği ve başka türlü tahaffüz imkanıda olmadığı ağır ve muhakkak bir tehlikeden muhafaza etmek zaruretinin bais olduğu mecburiyetle, işlenilen fiillerden dolayı faile ceza verilemez.
Bir numaralı bentte gösterilen halde merciinden sadır olan emir hilafı kanun olduğu takdirde neticesinden hasıl olan cürme müterettip ceza emri veren amire hükmolunur.

(Yeni Yasa)
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 25- Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Bizi ilgilendiren Yeni Yasa;
5237 Sayılı T.C.K 25. Maddedir. Sonunda 'Faile ceza verilmez' der. Fakat bir öldürme olayında sen durumunu izah ve ispat edene kadar en az beş sene yatarsın. Bir defa "Nefsi Müdafaa" olması için şartların eşit olması lazım. Silah kullanacaksan şahsın elinde de silah olması lazım. Kaçarak kurtulma imkanın var ise silah kullanamazsın. Canına, malına ve namusuna tam kast edilmişse. Kurtuluşun hiç yoksa en son çare olarak, eğer defi başka türlü mümkün değil ise silah kullanabilirsin. Fakat bütün şartlara haiz olsan da o durumu delillendirmek lazım ki, işin en zor tarafı budur. İspatlayamazsın. Allah kimseyi mecbur bırakmasın. Bir olay olmadan önce, olmaması için gereken çabayı gösterip durumu o vaziyete götürmeyeceksin. Düğünlerde bayramlarda rasgele ateş etmekte suçtur. Hem silahını alırlar hem de gider hapis yatarsın. Ömür boyu da daha hiç ruhsatlı silah alamazsın.

8 Mayıs 2014 Perşembe

BAŞLIK

Ali Taşçı Sulak Köyünden Mahmut’un kızı Hanife Hanıma aşık olur. Hanife’yi babasından istetir fakat Mahmut rıza gösterip kızı Hanife yi Ali ye vermez. Halbuki Ali yirmi beş otuz yaşlarında herkes tarafından sevilen bir delikanlıdır. Hanife de Ali’yi çok sevmesine rağmen Mahmut’un inadı inat bir türlü razı olmaz ve iki aşık kavuşamazlar.

Hanife Taşçı Ali’ye haber yollar. “Beni kaçır.”
Ali de bir gece gizlice evlerine gider ve Hanife'yi kaçırır. Hanife’nin babası Mahmut olayı hiç hazmedemez. Onlar zaten çok dişli insanlar, zavallı Ali tek başına gariban biridir. Mahmut ve oğlu Hasan, Ali'yi ve kızı Hanife’yi öldürecekmiş. Bir kaç defa pusu kurmalarına rağmen Hanife’nin annesi Hatice haber verdiği için ellerinden sağ olarak kurtulmuş. O zamanlar onların Köyü ne de Zuğu diyorlarmış. Yanı Ali’nin Köyü Yukarı Zuğu, Mahmut’un Köyü Aşağı Zuğu’ymuş. Kızlarını Ali den geri alabilmek için her yola baş vurmuşlar. Ali de ölümü göze almış ve sevdiği kız Hanife Hanımı geri vermemiş.

O iki köyde de herkes artık bir vurgun olacağını, Mahmut’un Ali’yi kesin vuracağını biliyorlarmış. Vurgun olmaması için köyde hatırı sayılır kişiler bu iki aileyi barıştırmak ve vurgunu önlemek için devreye girerler. Başta o zaman ki Aşaği Zuğu Köyü Muhtarı Bayraktaroğlu Kazim olmak üzere Köy İhtiyar Heyeti Ali ile kız tarafı Hanife'nin babası Mahmut ve oğlu Hasan Çavuş'u barıştırmağa ikna ederler. Ancak Mahmut Ali den başlık parası isteyince işler tekrar karışır, husumet yeniden başlar. Çünkü Ali başlık parası vermek istemez. Köy ihtiyar heyeti düşmanlığın ortadan kalkması için çareler ararken Mahmut başlık parası yerine fındıklık vermesini ister. Şimdi Sarı Hüsnü’nün  kullandığı Ali'ye ait 'Büyük Fındıklık' dedikleri araziyi ister. Taşçı Ali onu da kabul etmez ve araziyi de Mahmut’a vermez.

İyice çıkmaza giren Köy Heyeti çözüm bulmakta zorlanır fakat Köy Heyetinin aklına iyi bir fikir gelir ve hemen taraflara sunarlar. ‘Büyük Fındıklık’ denilen Ali’ye ait bu araziyi her iki tarafta ortak kullanacak. Arazi yazın Ali'nin, Kışın ise Mahmut'un olacak. Söylentiye göre de bu teklif Mahmut’un çok ağırına gider ve bu yüzden köyleri terk eder, Rusya taraflarında kimsenin bilmediği bir yere gider, orada yerleşir ve bir daha da geri dönmez. 'Büyük fındıklık' dedikleri araziyi da artık vermezler ve her mevsim Ali kullanır.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

ESPİYONAJ ÇALIŞMALARI

hemşenli giyimi (resim alıntı)
Bir insana; Agop Hacikyan veya Edwards'in 'Ermenisin' demesiyle Ermeni olunmaz. Bu insanlar tamamen şeytanı fikirlerle hareket etmekte ve Türkiye de yaşayan Hemşenli ve Ermeni vatandaşlara hakaret etmektedirler. 

Mahkemeye verilmeleri gerekir. Bir defa Emeni ve Hemşenliler arasında bölücülük ve düşmanlık tohumları ekmişlerdir. Ayrıca Türkleri kendi ülkelerinde entrikalarla ustaca asimile etmeğe çalışıyorlar. Bilim adamlığı kispesi altında bilinçli bir şekilde Türk Milletine düşmanlık ediyorlar, yok etmeğe çalışıyorlar. Bilim adamı hissi ve yanlı davranmaz. Yazıklar olsun onlara. Nere dayanarak 'Hemşenliler Ermenidir' demişler. 

Yok 'Prens Hamam' diye komutan varmış, bilmem neyimiş te, gelmiş oraya yerleşmiş te zamanla Hamam, Hamameşen ordan da Hemşen'e dönüşmüş. Belki ilk olarak Ermeniler Hemşen ve Çamlıhemşen'i kurmuş olabilirler. Fakat sonra Arapların korkusundan kıymetli ziynet eşyalarını toprağa gömüp canlarını kurtarmak için Ermeniler bu bölgeden kaçmışlar. Daha sonra Kıpçak Türkleri gelip Hemşen ve Çamlıhemşen'e yerleştiler, oradan da o bölgeye dağıldılar. Gittikleri yerlerde, geldikleri yer ismi ile 'HEMŞENLİ' diye çağrıldıklarından bu ismi aldılar.

Hemşenliyi Ermeni den barız bir şekilde ayıran ve benim aklıma gelen tam on üç ana unsur var:
1. Ermeniler isyanlar çıkartıp günahsız vatandaşlarımızı acımasızca katlederken Hemşenliler kadını erkeği ile karşı koymuş ve savaşmışlardır. Ermeni olsalar savaşmazlardı.
2. Hemşenliler; gaddar, acımasız insanları anlatmak için 'Ermeni Gibi' deyimini kullanırlar.
3. Osmanlı İstanbulda ki, veya orduya Paşa yaptığı Ermenileri Hıristiyan olarak tamamen serbest bıraktı asimile etmedi de 2000km uzakta Rize de ki Ermenileri niçin Müslüman ve Türk yaptı?

4- Hemşenliler ilk zamanlar çok fakirdiler. 'Fakir Ermeni' değil Türkiye de, dünyada hiç olmadı. Türkler cephelerde savaşırken onlar ülkemizde ticaret yapıp para kazandılar. Hala bazı yabancı adamlar harita ve detektörlerle  gelip Ermeniler Araplardan kaçarlarken toprağa gömdükleri altın ve paraları bulmak için arama yaparlar. Bulanlarda vardır. Ardeşen de 'Yetim bebek mezarı' diye her geçene dua okutturulan yerde ki mezardan çıkarılan ve Suriye sınırında 1976 da yakalanan altın bebek figürü. 

Yayla yolunda Saleres Gölünü geçerken ilk geçenlere, şeytanı kovmak için taş attırdıkları, gibi işaretlerle Ermeniler kaçarken gömdükleri altın yerlerine işaretler bırakmışlardır. Gelen yabancılar buna göre arama yapmaktadırlar. Hemşenliler Ermeni idi, Türk oldu göç etmedilerse kendi paralarını niçin toprağa gömdüler? Hadi gömdüler diyelim sonra niçin çıkarmadılar da şimdi başkaları gelip çıkarıyorlar?
Bu yörelerde bulunan gömüleri kimler bırakıp gitti? Haritalarla gelip altın arayanlar kimlerdir? Bunların aydınlanması lazım.
5. Giyim kuşamları da hiç bir birlerine benzemezler. Ermeniler Puşi takar mı?
6. Hemşenli kadınların fuhuş yaptıkları hiç görülmemiştir. Ailesine çok düşkündürler. Azat edilmiş köle gibidirler. Çok genç yaşta kocaları ölse bile evlenmez, ölene kadar dul beklerler. Bu asillik; değil Ermenilerde, dünyada hangi millettin yapısında vardır?
7. Hemşenliler neşelidirler. Kemençe, tulum, türkü, horon onların vaz geçilmez uğraşlarıdır. Ermeniler de böyle bir şey yok. Sadece tulumu bizden almışlar.
8. Dilleri de hiç benzemez. Komşuluk münasebetleri ile Hemşenli diline Rus, Ermeni, Gürcü, Rum, Megrel ve Lazlardan bazı kelimeler geçmiştir.
9. Hemşenliler yerleşik düzene geçince çoğu adetlerini unutmuşlar, fakat yeni bir bina yaptıkları zaman Ataları gibi koç keserler ve boynuzunu bu binaya çakar üzerine nazarlıklar asarlar. Hiç bir Ermeni böyle bir şey yapmaz.
10. Hemşenli örf ve adetleri ile Ermeni örf ve adetleri de birbirine hiç benzemez. Mesela Hemşenli de düğün arabasının önü kesilir. Önünü kesen bahçiş adı verilen ödül alır. Ermenilerde iki sene hapislik cezası alır.
11. Hemşenliler ihanet ve kalleşlik nedir bilmezler. Ermeniler Osmanlı topraklarında en iyi şekilde yaşadılar sonra da Ruslarla ve başka ülkelerle birlik olup Osmanlıyı arkadan vurdular.
12. Hemşenliler yardımlaşmağı severler, imece usülü vardır ve çok misafirperverdirler.
13. Hemşenliler Atalarından gelen gelenekle evlenen çocuklarını uzun zaman ayırmaz, oğul, gelin ve torunlar hep birlikte aynı evde yaşarlar. Hatta içlerinden bir kişi 'BUYURCU' denilen yönetici seçilerek, o hanenin idaresi onun tarafından yapılır ve bu nedenle hane nüfusu 20-30 kişi olduğu görülür.
14. Fiziki olarak ta Ermenilere hiç benzemezler. Hemşenlilerin hepsi Hollywood artistleri gibi. Velhasil bilim adamı bozuntuları Hemşen'de Ermenilerden boş kalan yerlere yerleşen Kıpçak Türklerini nere göre Ermeni ettiklerini anlamıyorum. Onlar kaçan Ermenilerin hala daha orada yaşadıklarını sanıyor olabilirler.
Şimdi Ermeniliği kabul eden Hemşenlilere sesleniyorum. Yukarıda saydığım özellikler sizlerde yok, veya duymadınızsa ben yalan söylüyorsam sizler gerçekten Ermenisiniz. Ermenilik belki kötü bir şey değildir. Fakat aslınızı inkar eder Ermeniyiz derseniz Atalarınızı yattıkları yerde rahatsız edersiniz. Saygılarımla.