SAYFALAR

16 Mayıs 2016 Pazartesi

YAZIN İSTANBUL

Büyük şehirlerin gürültülü ortamı her zaman insanda stres yaratır. İnsanlar yazın sıcaklardan kışın soğuklardan rahatsız olurlar. Böyle bir havayı bir nebze olsun hafifletmek için insanlar yazın İstanbul'un sayfiye yerlerine akın ederler. Çevre temizliği olmadığı için her yere giderek oturmak olmaz. Ben İstanbul'u tam olarak bilmediğim halde kafama göre bir kaç yer tespit ettim. Bu yerlere ailece çoluk çocuk ile birlikte gidilip oturulabilecek yerleri seçtim. İşte İstanbul da bir hafta sonunu geçirebileceğiniz sakin yerler;

                                                        Lütfen resim üzerine tıklayınız

AĞVA İstanbul`a 100 km uzaklıkta. Kumsalı, koyları, kayalıkları ve orman ile iç içe bir yer.

ANADOLU FENERİ Anadolu Feneri de özellikle bahar ve yaz aylarında hafta sonu dinlence ve piknik keyfi için uygun yerlerden birisidir.

GARİPÇE Garipçe, Rumeli kavağı ile Rumeli Feneri`nin arasında saklanmış, balıkçılıkla geçinen küçücük bir balıkçı köyü. Hafta sonu için çok uygun yerlerden biri.

POLONEZKÖY Polenezköy, yeşilliklerin bin bir tonunun hakim olduğu doğası, kır restoranları, otelleriyle tercih edilecek yerlerden biri.

POYRAZKÖY Boğaz`dan Karadeniz`e çıkışta en güzel manzaraya sahip olan bölgelerden birinde sahip olan bir balıkçı köyü. Anadolu Feneri görülecek yerlerdendir.

RİVA Riva İstanbul`a 25 km uzaklıkta. Şehrin karmaşasından uzak, doğayla baş başa, keyifli bir yemek, yemyeşil doğanın içinde huzur dolu anlar geçirebileceğiniz bir yer.

SAPANCA İstanbul`a 100 km uzaklıkta olan bir diğer doğa harikası ise Sapanca Gölü.

ŞİLE Şile doğru zamanda gidildiğinde insana keyif veren bir yer.

BÜYÜKADA Büyükada, yabancılar tarafından Prens Adaları olarak da bilinen İstanbul açıklarındaki adaların en büyüğüdür. Eski adı Prinkipo'dur."Prinkipo" Rumca'da "Prens" anlamına gelmektedir. İstanbul'dan sıkça seferler bulunmaktadır.

BURGAZADA Bazıları için dört mevsimini yaşamak, bazıları için kaçamak, bazıları için balık, bazıları için orman, uzun yürüyüşler ya da sadece huzur.


HEYBELİADA Heybeliada, İstanbul'un Büyükada'dan sonra en büyük adaşıdır. İstanbul'un en çok rağbet gören sayfiye yerlerinden biridir. Sadece doğasıyla, temiz havası ve güzellikleriyle değil, bahriyesi, sanatoryumu, ruhban (papaz) okulu gibi kurumlarıyla da ünlüdür.


KARABURUN Karaburun Çatalca ya bağlı bir Karadeniz sahili. Büyükçekmece ye 50 km uzaklıktadır. Mükemmel plajı ve koyu ile göz kamaştıran Karaburun , İstanbul un incisi olmaya aday.



KİLYOS Kilyos'un diğer adı Kumköy. İstanbul'a 60 km uzaklıkta. Adını botanik açıdan son derece zengin kumullardan alıyor. Kilyos’ta göze ilk çarpan tarihi bina Cenevizliler döneminde yapıldığı bilinen kalesi oluyor. Askeri saha içinde kalan kale Sultan II. Mahmut zamanında restore edilmiş. Ortasında bir sarnıç bulunuyor.


KERPE İstanbul'a 150 km uzaklıkta. İşte bu uzaklık Kerpe’nin popülerliğinin günbegün artmasında başlıca faktördür. İstanbul’un yanı sıra Ankara içinde ulaşım güzergâhı ele alındığında yakın bir yer sayılır.


KINALIADA Kınalıada, İstanbul Adaları içinde en küçüklerinden biridir. 1500X1100 kilometre büyüklüğündedir. Kınalıada ismini, üzeri makilerle kaplı olduğu dönemlerde uzaktan kızıla çalan bir görünüme bürünmesi nedeniyle almıştır. Çınar Tepesi, Teşvikiye Tepesi ve Manastır Tepesi olmak üzere üç tepesi vardır.


MAŞUKİYE-KARTEPE İstanbul'a 100 km uzaklıkta. İstanbul'a yakın olması sebebi ile son yıllarda popüler olan Maşukiye, kayak tesislerinin açılması ile birlikte ilgi odağı haline gelen kışın kayak merkezi oldu. Ancak bölge yazın da doğa ve yeşil ile buluşmak isteyenlerin merkezi durumunda.


KARASU İstanbull'a 280 km uzalıkta. Karasu denince akla ilk gelen uzun ve geniş kumsalı, Yakın bölgede yaşayanların yazları denize girmek için tercih ettikleri yerlerin başında Karasu gelir. Özellikler hafta sonları Karasu Plajı tam bir panayır yerine dönmektedir.







13 Mayıs 2016 Cuma

SEBEP


Sibirya'daki bir hapishanede üç tutuklu mahkum sohbete ediyorlar.

Birincisi:

- Beni hapse attılar; çünkü fabrikaya hep beş dakika geç geliyordum. Sabotaj yapacağımdan şüphelendiler.

İkincisi:

- Ben hapisteyim; çünkü fabrikaya hep beş dakika erken geliyordum. Ajan olduğumdan şüphelendiler.

Üçüncüsü:

- Ben fabrikaya hep tam vaktinde geliyordum, hür dünyanın yaptığı bir saati kullandığımdan şüphelendiler ve hapse atıldım.

12 Mayıs 2016 Perşembe

TİLKİ İLE TAVUKLAR


ABD de bir askeri okulda ‘Strateji’ dersi aynen şu şekilde anlatılıyor:

Dershanede öğrenciler hocayı beklerken ışıklar sönüyor ve aniden bir çizgi film gösterilmeye başlıyor.

Filmin Adı: TİLKİ İLE TAVUKLAR

Bir kümes var. Kümeste bir çok tavuk ile genç horozlar ve bir de kümesin sorumlusu yaşlı horoz bulunuyor. Kümesin etrafında da ağzının suyu akan bir tilki dolaşıyor. Yaşlı horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, genç horozlardan birini de kapıya nöbetçi koymuş. Tavukları dışarı bırakmıyor. Ölmeyecekleri kadar az yem verip bu tehlikeli durumun geçmesini bekliyor. Dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yem bulamayan tavuklar da zayıf, cılız ve aç gözlü oluyorlar.

Kümese giremeyen tilki çareler arıyor ve kümesin delik aralarından içerde nöbet tutan genç horozla gizlice irtibat kurup konuşuyor. Aç olduklarını öğrenince, ona biraz mısır getirip vererek dostluk kurmağa çalışıyor. Mısırı yiyen genç horoz her gün tilkiden mısır alıp yemeğe alışıyor ve güya dost oluyorlar. Bir süre sonra tilki genç horoza biraz fazla mısır getiriyor. Genç horoz aldığı mısırları hem kendisi yiyor, hem de diğer tavuklara dağıtıyor. Bu durum defalarca tekrarlanınca yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılıyor ve etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyorlar. Artık tavukların bir kısmı popüler olan ve biraz irileşen bu genç horozun yanında toplanıyorlar.

Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne tekrar mısır bırakıyor. Kümesin içinde tavuklar kapıyı açıp açmama konusunda tereddüt edip tartışmağa ve kavga etmeğe başlıyorlar.

Sonunda korkarak kafalarını dışarı uzatıp yemden kapıp hemen geri içeri çekiyorlar.

Tilki ortalıklarda görünmüyor ve hiçbir şey de olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor.

Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor. Korkusuz olan tavuklar genç ve güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat darıları toplayıp yiyorlar. Bu sırada kümeste ki tavuklar iyice etleniyorlar.

Tilki bir gece kümesin kapısından kendi mağarasının içine kadar yol boyunca mısır tanelerini döküyor ve kendi de mağara da saklanıyor.
Sabah kümesten çıkan genç horozun öncülüğünde ki bir çok tavuk kümesin önünden itibaren dökülen darıları toplaya toplaya gidip mağaranın içine giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki mağaranın kapısını kapatıyor.

Çizgi film burada bitiyor. Işıklar yanıyor. Ve dersin hocası kürsüye çıkarak, "İşte Üçüncü Dünya ülkeleri böyle yönetilir" diyerek derse başlıyor.

Sorular:

1-Kümes NERESİ?
2-Yaşlı ve Genç horozlar KİM ler?
3-Tavuklar KİM ler
4-En önemlisi TİLKİ KİM dir?

Buna göre içinde bulunduğumuz durumu sorgular isek bir çok yorum ortaya çıkar. Unutmayalım; Ulusların dostlukları yok, sadece çıkarları vardır.