SAYFALAR

29 Nisan 2021 Perşembe

ŞEYTAN


Şeytan var mıdır, yok mudur? Ona hiçbir fikir beyan edemem ama Şeytan için söylenmiş sözler vardır ve Şeytanın iki adı vardır derler; biri şeytan, öbürü yalan.

-Şeytan azapta gerek !
-Ne şeytanı gör, ne de salavat getir !
-Boş silahı şeytan doldurur !
-Boş silahtan değil, boş insandan korkun, çünkü şeytan boş silahı değil, kafası boş insanı doldurur.
-Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın rehberi şeytandır.
-Nefsini özgür bırakırsan ya şeytan kapar, ya da şeytan olmuş insanlar.
-Şeytan ile kabak ekenin kabak başına patlar.
-Şeytanla ortak buğday eken, sadece samanını alır.
-Bir işte acele şeytan hilesidir.
-Şeytan imana hiç gelmez.
-Şeytan bir günah işleteceği zaman, o günahı insanlara kutsalmış gibi gösterir.
-Şeytandan Allaha sığın ki nefsin seni değil, sen nefsini yakasın.
-Şeytanın dostluğu darağacına kadardır.
-Şeytanın işi yok ta, insanla uğraşır.

ŞEYTANLA İLGİLİ DEYİMLER:
-Hay aksi şeytan,
-Şeytan diyor ki,
-Şeytan tüyü olmak,
-Şeytan elini çekmiş,
-Cin olmadan şeytan çarpmak,
-Şeytan aldatmak,
-Şeytan dürtmek,
-Şeytan gibi,
-Şeytan kulağına kurşun,
-Şeytana külahı ters giydirmek,
-Şeytana parmak ısırtmak,
-Şeytana uymak,
-Şeytanın bacağını kırmak,
-Şeytan görsün yüzünü,
-Şeytanın arka bacağı,
-Şeytanın yattığı yeri bilmek,
-Kör şeytandan bulmak.

BAZI İNSANLARIN ŞEYTAN OLDUKLARI İMA EDİLMİŞ;
-Şeytani içimizde aramalıyız!
-Bir insanın nefsi savcısı, şeytanı da hakimi olursa; kendini yargılasa beraat eder.
-Şeytanın işbirliği olmadan, sanat eseri olamaz.
-Şeytanla dans ediyorsan, sakın ayağına basma.
-Her zaman açığını kollayan bir şeytan vardır.
-Kadını güzel yapan Tanrı, sevimli yapan ise şeytandır.
-Şeytana köle olmak, bir kadına köle olmaktan daha iyidir.
-Boş bir kafa şeytanın çalışma odasıdır,
-Şeytana babucunu terrs giydirir.
-Yanıltmasın seni masum bakışlar, bazı insanları şeytanlar ayakta alkışlar.
-Korkuyorum, şeytan bir gün çıkacak, 'Af et beni Allahım, insana uydum.' diyecek.
-Şeytan ile savaşılır, ama insanın şeytanı ile savaşılamaz.
-Şeytanlaşmış insana bir şey anlatmak suyun üstünde yürümek gibidir! 

ŞAİRLERE DE KONU OLMUŞ ŞEYTAN; 
-Güzelsin, şirinsin, şahanesin… Çektiğim çileme tek bahanesin… Melek mi, şeytan mı bilmem ki nesin ?

-Ne hasta bekler sabahı, Ne kanlı şehidi mezar, Ne de şeytan günahı, Seni beklediğim kadar. 

-Seni düşünür seni özlerim, Sevgilerin özlemlerin derinliğinde. 
Ne olur kır şeytanın bacağını, Bir kez beni hatırla bir sonbahar serinliğinde. Seni senden uzakta, sensiz seninle yaşıyorum.

ŞEYTAN DA GALİBA KENDİSİ İÇİN SÖYLENENLERİ BİLİYOR Kİ; 
-İnsanlar işlerini doğru dürüst yapmazlar, kabahatı hep bende bulurlar! dermiş.

İŞTE ŞEYTANINI SAVUNMASI;
Günlerden bir gün şeytan seyrü sefer gezerken yolu bir köye düşer. Biraz dolaştıktan sonra yorulunca köyün kenarında bir ağacın altında oturur, çalışan insanları seyrederek nasıl zarar verebileceğini düşünmeğe başlar.
Tam o sırada buzağısı kenarda kazığa bağlı olan ineği sağan, genç bir kadın gözüne takılır. Biraz izledikten sonra yerinden kalkar, gider kazığa bağlı buzağının yanına ve boynunda ki ipi biraz gevşetir.
Aç olan buzağı da, az öte tarafta gözlerinin önünde annesinin sütü kovaya sağılmasına daha fazla dayanamaz ve tepindikçe boynundaki ipi tamamen çözer. Koşarak annesini emmeye giderken ayağı takılır ve kadının yere koyduğu süt kovasını devirir.
Sağdığı sütün ziyan olduğuna, sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunla buzağıya vurunca, yavru yere düşer ölür.
Yavrusunun öldüğünü gören inek bağını koparıp yanlarına giderek kadına bir tekme atar. Kadın yere düşerken kafasını taşa çarpar ve ölür.
Bu olaylara şahit olan kadının kayın pederi kapar tüfeğini gelir, bir kurşun atarak gelinini tekme ile öldüren ineği tüfekle vurur öldürür.
Silah sesini duyan kadının kocası koşarak yanlarına gelir. Bakar ki karısı kanlar içinde yerde cansız yatıyor. Babası elinde tüfekle yanında duruyor. Eşini babası öldürdüğünü sanıp, tabancasını çekerek ateş ediyor ve babasını öldürüyor.
Sonra da gerçeği öğrenen genç adam "Bu kadar acıya dayanamam." diyor ve intihar ediyor. Böylece bir aile yok oluyor.

Bütün bu olanları hiç ses çıkarmadan kenardan izleyip kıs kıs gülen şeytan;
“Bu yaşadıkları felaketi de şimdi bana yüklerler. Allah aşkına, buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım ki? Bir kabahatım var mı?" diyor. 

CERVANTES'İN DON KİŞOT ADLI ESERİNDEN;
Şeytan giderken Don Kişot bağırdı;
- Bir dakika bekle! Sana son bir soru daha soracağım..
- Sor bakalım, dedi alaycı bir sesle.
- Ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?
- Elbette..Benim adamlarım çoktur!
- İyi ama Allah Allah diye bağırıyorlardı?
- Ne sandın ya!.. Şeytan Şeytan diye mi bağıracaklardı?
Bizim işimiz bu:
- Aldatmak, aldatmak başkalarını daima aldatmak!..

22 Nisan 2021 Perşembe

APPLE İN LOGOSU

Alan Mathison Turing, 1912 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da doğdu. Aslında Babası Julius Mathison Turing, Hindistan da bir İngiliz kolonisinde devlet memuruydu. Annesi Sara orada hamile kalınca çocuklarını daha iyi yetiştirmek için Londra’ya gelip yerleşmişler.

Ünlü ve çok pahalı özel okullarda okudu. Türkiye de okuyup üniversite bitiren öğrenciler gibi solcu-sağcı veya vatan haini hiç olmadı. O sadece vatanı için yetiştirildi, vatanı için çalıştı ve o sadece bir İngiliz milliyetçisi oldu. 2. Dünya Savaşında İngiltere Alman istilasından onun sayesinde kurtuldu.

İngiliz Hükümet Askeri Kod ve Şifre Okulunda da askeri hizmetler için kurslar alarak Almanların askeri şifrelerinin çözülmesini sağladı. Alman uçakları ve denizaltıları görev yapamaz oldular. Almanların İngiltere ye yenilmesi, Alan Mathison Turing’in “Enigma” adı verilen şifre çözmeye yarayan, bir makine tasarlaması sayesinde oldu. Hizmetlerinden dolayı OBE Şövalyelik nişanı verildi. İşte bu yeni makine dünyanın tanıştığı ilk bilgisayardı.

Okul yıllarında Alan Mathison Turing bir üst sınıftaki Christopher Marcom ile arkadaş oldular ve çalışmalar yaptılar. Bugünkü bilgisayar ve yapay zekanın temelleri o zaman atıldı. Arkadaşı çok genç yaşta ölünce Turing dini inancını kayıp eder ve ateist olur. Okulu bitirdikten sonra okuduğu okulda akademisyen olarak kalır ve tek başına çalışmalarına devam eder.

“Hesaplanabilir Sayılar: Karar Verme Probleminin bir Uygulaması” gibi önemli makaleler yazdı. Düşünülmesi mümkün olan her türlü problemin bir çesit makine ile çözülebileceğini ispatladı.

Savaş sonrasında özellikle bilgisayar ve yapay zeka üzerine çalışmalar yapan Alan Mathison Turing, daha bilgisayarın lafı bile yokken1948 yılında hazırladığı bir programla modern bilgisayarın temelini attı. Bu yıllarda Manchester Üniversitesi’nde çalışırken, kendisi “Turing Makinesı” denilen bir vevi bilgisayar kullanmağa başladı.

Alan Mathison Turing, görev yerindeki kız arkadaşı Joan Clarke’a aşık olur. Evlenme teklifinde bulunmasına rağmen eşcinsel olduğunu anlayan kız kabul etmez ve evlenemezler.

O yıllarda eşcinsellik İngiltere’de suç sayılıyordu. Alan Mathison Turing’in evi soyuldu. Hırsızlar yakalandığı zaman ifadelerinden eşcinsel olduğu ortaya çıktı ve Alan Mathison Turing de suçlu kabul edildi. Eşcinsellik suçundan yargılandı ve suçlu bulunarak bir sene boyunca hadım etmek için östrojen iğnesi vurulmağa mahkum edildi. Bu cezadan dolayı devletin gizli işleri için güvenilirlik izni kaldırıldı ve devlet işlerinden el çektirildi.

8 Haziran 1954’te Manchester’deki evinde temizlik işçisi tarafından ölü olarak bulundu. Ceset bulunduğu zaman, yanında, yatağının kenarında ısırılmış bir de elma vardı. O elmayı yemek için ısırdığı zaman, elma siyanürlü olduğundan, zehirlenerek öldüğü açıklandı. Ölümü üzerindeki sır perdesi hala daha tam olarak kalkmış değildir.

1966 yılından beri, Alan Mathison Turing anısına “Bilgisayar Mekanizmaları Birliği” tarafından, her yıl, bilgisayar ile ilgili teknik makaleler yazan bilim adamlarına, Bilgisayar Nobel Ödülü sayılan “Turing Ödülü” verilir ve şimdilerde İngiltere de bir de heykeli dikildi. 2013 te Kraliçe 2. Elizabet kendisini af etmiş ve bütün hakları geri iade edilmiştir.

Apple logo tasarımcısı Rob Janoff her ne kadar inkar etse de, Apple (Ayfon) kralı Steve Jobs, Alan Mathison Turing'in ölüm olayından çok etkilenir. Öldüğü zaman yanında bulunan, ısırılmış siyanürlü elmadan esinlenip, onun anısını yaşatmak için, Apple (Ayfon) cihazlarında logo olarak bu 'ısırılmış elma' yı seçtiği iddia edilmektedir.

18 Nisan 2021 Pazar

HANGİSİ DOĞRU


Esseh mı, yalan mı? Eğer esseh ise son zamanların en ilgi çekici bir mucize olayı da 1945 savaş yıllarında Rusya da yaşanmış.

İkinci Dünya Savaşı bitişinin 70'inci yıldönümü 2015 yılında Rusya da kutlanırken Rus Devlet Başkanı Viladimir Putin, Öncü dergisi için kendi ailesi hakkında savaşta yaşadıklarını anlatan bir makale yazmış. Bu anılardan bir bölümünü eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a da vermiş ve Clinton 'Zor Tercihler' başlıklı kitabında, Putin'in ailesinin yaşadıkları bu mucizevi olayı anlatmış.

Putin'in babası Platon Privalov Rus Ordusu donanmasında askermiş. İki üç yıllık yeni evli oldukları için ara sıra fırsat bulduğu zaman iş yerinden Leningrad ta ki evine gider gelirmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir akşam üzeri yine evine giderken, evinin bulunduğu sokak üzerinde, Alman uçaklarının attığı bombalarla ölen Rus vatandaşların askerler tarafından bir askeri kamyona yüklendiğini görmüş. Cesetler uzak bir yerde toplu olarak defnedileceklermiş. Kamyonun yanından geçerken, içinde ki cesetlerden birinin ayağında, bir yıl kadar önce eşine aldığı ve eşinin çok sevdiği ayakkabıya benzer bir ayakkabı olduğunu görmüş. Kamyona çıkıp, o ayakkabıyı giyen cesedi görünce büyük bir şok yaşamış. Çünkü bu ceset eşi Maria İvanova’ya aitmiş. Yanı anlayacağınız Putin’in annesi ölmüş. Ama Putin daha dünyada yok.

Eşinin cesedini teslim almak için girişimlerde bulunarak, kendisi defnetmek için teslim almış ve evine götürmüş. Birkaç saat sonra gerçek mucize olmuş. Ceset hareket etmeğe başlamış ve canlanmış. Doktorlara götürüp tedavi ettirmişler. Yedi yıl sonra da 1952 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i bu kadın dünyaya getirmiş ve anne babası her ikisi de ölmüşler.

Halbuki işin içinde başka bir söylenti daha var. Vladimir Putin’in 1952 yılında değil de 1950 yılında doğduğunu ve gerçek annesi kendisi olduğunu iddia eden bir Gürcü bayan daha var. Acaba doğru olan hangisi?

Putin'in hayatında hiç bahsetmediği gerçek annesi acaba bu bayan Vera Putina mı? 87 yaşında olan ve Gürcistan'ın başkenti Tiflis'in Metehi Köyü'nde hala daha yaşayan bu kadının anlattıkları daha ilginç. 

İddiaya göre de bu köye giden ve bu kadının söylediklerini araştıran herkes tehdit altında. İki gazeteci esrarengiz şekilde infaz edilmiş, öldürülmüşler. Taksiciler bile korkudan o köye gidemiyorlarmış.

Putin her ne kadar ‘Annem 1999 yılında öldü.' diyorsa da, hala daha yaşayan Gürcistanlı Vera Putina, Rus liderin gerçek annesi kendisi olduğunu söyleyip, Putin dört yaşlarında iken kucağında çektirdiği fotoğrafını gazetecilere göstermiş ve açıklamalar yapmış;

"Putin'in babası Platon Privalov bir askerdi. Başkasıyla evliydi ama benimle de yaşıyordu. Putin'i 1950 yılında ben doğurdum ve daha sonra da başka bir askerle evlenerek Gürcistan'a yerleştik. Putin on yaşlarına geldiği zaman kocamın baskısıyla yanımda saklayamadım ve Rusya'daki dedesinin yanına bırakmak zorunda kaldım.” Diyor, Gürcü kadın. 
resimler internetten alıntı.