SAYFALAR

17 Mayıs 2012 Perşembe

CANLI GETİRMEYİN

Köyün birinde imam cenazeleri karanlık odada yalnız başına yıkarmış. Köylüler her ne kadar itiraz etseler de imam  dediğini yürütmüş. Karanlık odada tek başına cenazeleri yıkamağa devam etmiş. Herkes 'acaba içerde ölülere ne yapıyor?' diye hep merak ederlermiş.

Köylü imamdan gizli köyün en kuvvetli delikanlısı ile anlaşmışlar. Bu güçlü kuvvetli delikanlı 'öldüm' numarası yapmış ve hocanın gizli sırlarını çözmek üzere imamın karanlık ölü yıkama odasına götürülmüş. Karanlıkta ölü numarası yapıp hocayı beklerken, hoca birden içeri girmiş ve kapıları içerden kilitlemiş. Delikanlı bir taraftan da göz ucuyla imamın hareketlerini karanlıkta takip ediyormuş. İmam meğer önce ölüleri sopa ile güzel bir döver ondan sonra yıkarmış. Eline kalın ve sağlam bir sopa aldığını görünce yerinden kalkmış ve imam ile başlamışlar boğuşmağa. Bu sırada köylü de içerde olup bitenlerden habersiz kapıda bekliyorlarmış. Biraz sonra imam üstü başı yırtılmış, harptan çıkmış yorgun bir kahraman gibi yüzü gözü kan ter içinde kapıyı açmış ve cemaate bağırmış;
"Bre laf anlamazlar, ben size yarım canda getirmeyin, tam ölünce getirin demiyor muyum, hah?" demiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder