Bir Ermeni Papaz, bir Türk ve bir Kürt, üç arkadaş birlikte bir yere giderlerken tesadüfen bu İngiliz'e ait üzüm bağının önüne gelirler.
İyice yorulup acıken üç arkadaş bağda olgunlaşmış üzümleri görünce canları çeker,
ağızlarının suyu akar ve bağa girip bu üzümlerden toplayıp yemeğe başlarlar.
Bu sırada bağın sahibi İngiliz uzaktan bağına üç kişiyi görür ve bir hışımla koşarak yanlarına gelir. Bu adamlara fena halde kafası
bozulur fakat üçüne birden gözü kesmez, ses çıkaramaz.İngiliz üzüm bağına giren bu üç kişiyi biraz konuşturduktan sonra Türk, Kürt ve
Ermeni Papaz olduklarını az zamanda anlar.
Önce Ermeni Papaz’a"Bu adamlar Müslüman biz Hristiyaniz ama, ben Müslümanları daha çok severim. Üstelik bir de Türkiye de yaşıyorum. Yesinler, Türk ve Kürt'e helali hoş olsun. Sen üstelik papazsın, nasıl olurda bir din kardeşinin malını çalarsın" der ve Ermeni Papaza girişerek döver komaya sokar.
Kürt ile Türk'ün hoşlarına gider. İki Hristiyan birbirlerine
düştüler diye gizli gizli de gülerler, hiç seslerini çıkarmazlar. Hatta hareket
ve bakışları ile adeta İngiliz e yardım ederler.
Biraz sonra İngiliz, Ermeni Papazı yerde uzatır ve Türk'e döner.
"Kürt yedi ise benim dostumdur, kardeş sayılırız. Ona helal olsun, yesin. Sen
kim oluyorsun da benim üzümümü yiyorsun? Hem Müslümanlıkta çalmak günah değil
mi?" der ve Türk'ü de aynı Ermeni Papaz gibi döverek komaya sokar onun
yanına uzatır.
Bu durum bu sefer Kürt'ün hoşuna gider, yine için için de
güler.
Türk’ün işi de bittikten sonra bağ sahibi İngiliz, Kürt'e
döner:
"Sana dostum dediysem ‘sen benim bağıma gir, üzümümü
ye’ demedim. Bir de pis pis sırıtıp duruyorsun ve arkadaşlarını da
satıyorsun." der ve Kürt'e de vurur. Kürt te yere Türk ve Ermeni Papaz'ın
yanına düşer. İngiliz her üçünü de yerde boylu boyunca uzatır, yanda oturup
piposunu dumanlamağa başlar. O sırada Papaz ın yanında yerde yatan ve aklı
biraz başına gelen Türk kendinde konuşma gücü bulur ve Kürt'e alçak sesle seslenir:
"Yaaa.. Kürt kardeş.. Biz baştan yanlış yaptık. Papazı
dövdürtmeyecektik." der.
Ey Türkiyeli, düşmanın sözüne uyup ta, kendi vatanında acı ve tatlı günleri, yıllarca birlikte yaşadığın, savaşlar kazandığın, aynı örf ve adetleri paylaştığın komşularını, kader arkadaşlarını sakın satma. Eğer satarsan er geç pişman olacaksın fakat iş işten geçmiş olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder