SAYFALAR

11 Aralık 2012 Salı

SAHTE MÜDÜR

1988 yılında Ankara Hırsızlık Bürosunda Ekip Amiriyim. Çok soğuk ve her tarafta kar ve buz var. Gece saat 03.00 sıralarında ekibimle birlikte Akayı yokuşunda bir pavyona gittik. Müsteciri ile birlikte odasında otururken bir resmi elbiseli emniyet müdürü geldi.
 
Yanımızda oturdu ve bizimle bir şeyler konuşmağa başladı. Biraz çakır keyif görünüyor, başka yerlere de uğradığı belli oluyordu.
Resmi elbisesi nizamı, parkesi ve ayakkabıları biraz uyduruktu. Sonra gecenin o saatin da resmi elbise ile ne geziyordu? Kendisine bazı şeyler sordum, çok güzel cevaplar verdi. Emniyet Genel Müdürlüğünde çalışıyormuş. Memur arkadaşlarım resmi müdürü görünce biraz çekindi rahatsız oldular. Saygı gösterisinde bulundular. O da benim memurlarıma "Yeyin, için, çekinmeyin çocuklar" diyordu.
 
Kimliğini istedim. Çıkardı gösterdi, fakat fark ettim, kimlik fotokopi. Hemen tabancasını almak için ellerinden tuttum ve kısa bir boğuşma yaşadık. Memurlarım hala müdür biliyorlar, saygı gösteriyorlardı. Ben tabancasını aldım. Kelepçe takmağa çalışırken beni itti ve elimden kaçtı. Pavyondan çıkarak Akayi yokuşunda o resmi kaçmağa, bizler sivil onu kovalamağa başladık.
 
Sokak aralarında koştururken başka resmi polisler gördüler. Onlara "Ben müdürüm çocuklar, bu adamlar beni dövmeğe çalışıyorlar. Beni kurtarın. Onları yakalayın" dedi. Resmi polisler bizimle uğraşırken, O uzaklaştı ve ileride kırmızı bir şahin otoya bindi. Arabayı çalıştırana kadar ben durumu resmi gerçek polislere anlattım ve arkasından koşarak adamı yakaladık.
 
Araba düz kontak edilmiş, Kayseri plakalı ve adam resmi elbise giymiş sahte müdürmüş. Ankara da değil Kayseri'de otururmuş. Her hafta böyle resmi olarak pavyonlara gider yer içer, yolunu bulur, bir de araba çalar, götürür Kayseri de satarmış. O bindiği araba da çalıntı tabi, ama onu Ankara ya gelmek için Kayseri de çalmış.
 
Ertesi gün Müdürümüz bize fırça attı. 'Resmi elbise ile niçin nezarete attınız' dedi. Ya ne yapacaktım, adama bir de takım elbise mi alacaktım? Dünyada ne uyanıklar var bir bilseniz. Fakat hiç birinin de saltanatı uzun sürmüyor. Bir gün ille ki hesap veriyorlar. Kim ne derse desin. Her zaman söylerim "Suçlu saklanabilir, fakat hiçbir zaman kaçamaz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder