SAYFALAR

2 Mart 2013 Cumartesi

HAVAYA ATEŞ ETMİŞ

Yıl 1977 Adana Reşatbey Mahallesi gece saat 01.30 sıraları, Haber Merkezi bir evin silahla tarandığı hakkında bilgi verdi. Astronot Salih, Sadık Hayrani ve ben süratle verilen adrese gittik. Bahse konu ev, yol üzerinde dokuzuncu katta karı koca Çukurova Üniversitesinde profesörlerin eviydi. Öyle dedikleri gibi taranma falan yok. Rast gele bir olaya benziyordu. Sadece bir kurşun isabet etmiş ve camdan içeri girerek tavana, oradan da sekerek karşı duvara vurmuş, üçgen çizmişti.

Kurşun yatalak olan olan hanımın annesinin 15cm kadar üstünden giderek duvara vurmuş, duvarda genişçe bir oyuk açmıştı. Deforme olmuş 7.65mm çapında ki kurşunu duvarda oyduğu oyuk içinde duruyordu bulduk. O zamanlar şimdi ki gibi sokaklarda değil kamera arabamızda düzgün bir el fenerimiz dahi yoktu. Önce evde bulunanların ifadelerini aldık. Kurşun isabet ettiği cama geçtim. Kurşun izleri olan tavan ve camda ki çatlak kurşun deliğine ip tutmak suretiyle merminin geliş yönünü ve eğimini tespit ettim. Cam da ki kurşun yerinden yere el fenerinin ışığını doğdurdum. Astronot Salih yerde ararken yolun karşı tarafında başka bir apartman önünde bir adet 7.65 mm lik tabanca boş kovanı buldu. Gece çok geç olduğundan çevreden soruşturamadık. Sorduklarımız insanlarda korkularından bildiklerini söylemiyorlardı. Detayları tutanaklarla tespit ettik ve çok yorgun olduğumuzdan dosyayı gündüzcü ekibe devrederek görevden ayrıldık.

Ohoo, ev sahipleri akademisyen ya gündüz sanki kıyamet kopmuş. Savcı ve Asayiş Müdürü olay yerine gitmişler. O evin önünde ve arkasında, civarında oturan 200 den fazla kişinin kimlik tespitini yapmışlar. Bizi de evden aldırdılar. Müdür yardımcıları ve Asayiş Müdürümüz küplere biniyorlar. Sanki olayı biz yapmışız. Bir dakikada herkes aleyhimize oldu. Baş Müdür Sayın Alpaslan Bilginer "Çocukları ellemeyin ve karışmayın onlar işlerini bilirler" diye bizim için bir anons etti, bize arka çıktı. Bizler anonsu duyunca nasıl rahatladık bilemezsiniz. Bizleri ne görmüş, nede tanımışlığı vardır. Sadece telsizlerden seslerimizi duyar ve tanırdı. Onun anonsu sayesinde biz diğerlerinin elinden kurtulduk. O sinir ile daha evlere gitmeden olay yerine gittik ve kendimize göre çevreden soruşturma yaptık. Olayı çözdük.

Bu evin tam karşı tarafında bir evin içinde nişan töreni varmış. Nişan töreni bozulmuş ve bir takım münakaşalardan sonra erkek tarafı dışarı çıkmış. Kız tarafına göz dağı vermek için hemen evin altında ki yolda gelişi güzel havaya bir el ateş ettiğini öğrendik. Bu ateş eden şahıs meşhur kabadayı İnce Cumalı'nın kardeşi Şevki'nin yanında çalışan bir şahıs olduğunu da öğrendik. Bunlar polisçe tanınan bilinen malum kişilerdi. Doğru bu şahsın evine gittik. Çünkü böyle şahıslar gece kulüpte çalışır genel de gündüz uyurlardı. Şahsı evinde dokuzlu Belçika tabancası ile birlikte yakaladık. Olayı tamamen samimi bir havada doğruladı. Balistik inceleme de bulduğumuz kovan ve merminin bu tabanca ile atıldığını doğruladı. Kendisi de zaten olayı tüm detayları ile anlattı.

Sanık Cabbar, nişan bozulduğu zaman adamları ile birlikte dışarı çıkmışlar yolda yürüyüp evlerine gittikleri sırada sinirlenip göz dağı vermek için havaya bir el ateş ettiğini söyledi. Kurşunun bir evin penceresine isabet ettiğinden haberi bile yoktu. Şahıs tutuklanıp cezaevine gitti. Ev sahibi karı koca akademisyenler daha sonra bizi evlerine davet ettiler ve evlerinde yemek yedirerek memnuniyetlerini ifade ettiler.

Asayiş Şube Müdürümüz Sayın Cemalettin Ertem keyfinden 'ha ha ha' diye gülüyor. "Öyle sıkıştırmasam olayı çözemezdiniz, çocuklar." diyordu. Bir vesileyle kendisine ve Başmüdürümüz Sayın Alpaslan Bilginer'e her ikisine de saygı ve hürmetler sunarım. 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder