SAYFALAR

23 Mart 2013 Cumartesi

DESENİZE ÖLDÜ


1974 yılı Adana Kiremithane Mahallesinde Cinayet ihbarı aldık. Olay yerine gittik. Elazığ dan kan davası nedeniyle göçen bir vatandaşımızı, düşmanı takip ederek bulmuş ve tabanca ile vurarak ağır yaraladıktan sonra kaçmış. Alel acele Bey Mahallesinde bir akrabasını tespit ettik. Bu şahıs Tarsus'ta saklanabileceği bir yer olduğunu söyledi. Hemen adresi aldık ve bir bağ evi olan bu yere üç memur ve Kısım Amirimiz Başkomiser Cihat Yalım birlikte gündüz yakalamak için gittik.

Evin çevresinde önlem aldıktan sonra, kapıyı açmaları için seslendik. Evet biz doğru yere gelmişiz. Cinayet işleyen Kemal bu evde saklanıyormuş. Şahıs polis olduğumuzu anlayınca, tek başına bir elinde sten makineli tabanca, diğer elinde bir bardak çay ile evin balkonuna çıktı. Tam merdivenlerin başında ki balkonun beton kolonuna yaslanarak, niçin geldiğimizi sordu ve arada sırada da çay bardağından bir yudum çekiyordu. Bu sırada biz pek konuşmuyoruz, Amirimiz Cihat Bey konuşuyordu ve kendisine "Vurduğu adamın ölmediğini, biz de kendisine yardımcı olacağımızı, çok az bir ceza ile kurtulacağını" teslim olması için gerekli şekilde anlatıyordu. Adam makineli tabancasını hiç elinden bırakmıyor; "Dinime imanıma hepinizi öldürürüm. Sakın yaklaşmayın" diyordu. Bu diyalog sırasında arkadaşımız Fahrı eve girmek için bir yer bulmuş ve eve habersiz arkadan bir yerden girerek arkasından şahsa sarılmak suretiyle etkisiz hale getirmek istedi. Bu sırada sanığın elinde ki silah seri atışa ayarlı imiş, birden ne kadar fişek varsa hepsi seri bir şekilde ateşlenerek silah havaya boşaldı. Çok şükür kimseye isabet etmemişti fakat şahıs hala teslim olmuyor, boğuşmağa devam ediyordu. Bizlerde merdivenden çıkarak şahsı etkisiz hale getirdik. Silaha takılı şarjör boşalmış, diğer bir şarjörde ters taraftan bantlarla üzerinde ki şarjöre tutturulmuştu. Yanı ikinci şarjörde her ihtimale karşı silahın üzerinde hazır bekliyor, biri bitince hemen çıkarıp tars çevrilerek takılacak ve atışa devam edebilecek şekildeydi. İkinci şarjörde 32 adet fişek vardı. Ayrıca üzerinde de 100 adet fişek vardı. Şahısın üst aramasından sonra üzerinde de bir adet 14 lü tabanca ve dolu iki adette şarjörünü yakaladık. Şahsı kazasız belasız arabamızda arkaya iki memur arasında oturttuk. Şahıs hiç konuşmuyor ve her fırsatta kaçıp kurtulmak için her çareye baş vuracağı belli oluyordu. Hatta yolda ileri doğru uzanırken fark ettim ve ellerini arkadan kelepçeledim. Şahıs şoföre sarılıp kaza yaptıracaktı.

Herkesin sessiz olduğu bir anda Adana'ya doğru yol alırken telsizde 'Cenaze hastaneden yakınları tarafından alındı Kiremithane'de malum adrese götürülecek' şeklinde bir anons geçti.

Şahıs hemen başını kaldırdı ve "Bu cenaze kimdir? Vurduğum adam öldü mü? Ağabey" dedi. O zamana kadar meğer vurduğu adamı yaralı biliyormuş. Başkomiser de "Adam öldü tabi. Onun cenazesi" dedi.

Adama daha engel olup eğleyemedim. Kolları arkadan kelepçeli ya arabanın içinde ayağa kalktı ve başını Cihat Bey'e dayayıp, Zazaca bir şeyler dedi ve yerine zorla oturttuktan sonra "Sizin yaptığınızda iş midir be ağabey. Baştan deseniz de paşa paşa teslim olsam olmaz mıyd? Bana diyorsunuz ki ölmedi. Az kalsın ben kaçıp o nu öldürmek için sizleri hepinizi öldürecektim. Şimdi de sizleri nasıl öldürür kaçarım diye onun planlarını yapıyordum. Fırsat bulunca şoföre sarılıp kaza yaptıracaktım." dedi. Ve vurduğu mezara, kendisi cezaevine gitti.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder