SAYFALAR

3 Temmuz 2014 Perşembe

BİZDE TERSİNE

Her teşkilatta olduğu gibi Emniyet Teşkilatında da adettir. Yeni ve gerekli bir cihaz veya alet teşkilata alındığı zaman veya bir yenilik yapıldığı zaman herkese o yenilik hakkında kurslar verilir, devlet zarara sokulur fakat o şey ne ise lüzumu olan yerde değil de, o yerin en yetkilisinin hizmetinde kullanılır. Veya depolarda saklanır. 

Aslında milletin faydasına kadronun kullanması için alınır fakat o yerin en yetkilisi faydalanır. Veya kadroda çalışanların hiç birinin haberi olmaz depolarda saklı tutulurlar. Nitekim silahlar satışa çıkarıldığı zaman Emniyet Genel Müdürlüğü depolarından binlerce kuvvetli silahlar yanı tabancalar ve tüfekler çıkartılıp para karşılığı, parası olan teşkilat mensuplarına satılıp ruhsata bağlandılar. Onlarında en iyi ve yenileri emniyet müdürleri, amirleri tarafından satın alındılar. Kadro Kırıkkale tabancaları ile teröristlerin karşılarına çıkarken o silahlar depolarda bekliyorlardı.

Bir büroyu veya karakolu düşünün. Hizmette kullanılması için bir araba verilir. O araba hizmette değil, amirin makam arabası olarak kullanılır. İkincisi verilirse, iyisi amirin kötüsü hizmetin olur. Ekip arabasız, yaya görev yapar, amirin çocukları okula hizmet arabası ile gider gelir.

Eskiden teşkilatta Motorola el telsizleri vardı. Aselsan telsizi değil, ismi bile yoktu. Motorolalar Amerikadan hibe veya ithal olarak alınmışlardı. Hiç bir ekibin elinde göremezsiniz. Her müdürün, amirin elinde birer tane, bir yere gidildiği veya bir misafirleri geldiği zaman sesi çok çıksın duysunlar diye düğmesini açıp kapatırlardı. Gösteriş yaparlardı. Hiç bir ekibin elinde böyle cihazlar görülmüş değil.

1978-82 yıllarında terör olayları had safhaya çıkınca, ivedilikle çatışmalara katılan bölüm veya büro polislerinin kullanması için Belçika dan 14 lü tabancalar ithal edildi. Güya Kırıkkale tabancaları toplanıp 14 lüler dağıtılacaktı. Bu silahları ilk önce Emniyet Genel Müdürlüğü tüm personeli, müdürleri, amirleri zimmetli olarak aldılar ve bellerine taktılar. Kadrolarda da müdürler, sonra amirler, daha sonra da masa başında çalışan memurlar aldılar. Sokaklarda çatışmalara giren polisler yine Kırıkkale tabancalarla kaldılar. Allah aşkına masa başında çalışan, ömründe çatışma görmeyen bu personellerin on dörtlü tabancalara neden ihtiyacı var? Derler ya 'Balık baştan kokar' bu durumu hiç kimse düzeltemedi.

Bazen bir polis memuru görevinde ki başarısından dolayı bir maaş tutarında taltif edilir. Kendisine bir maaş Bakanlık onayına yazılırsa, masa başında oturan amirine iki maaş, memuru hiç tanımayan müdürüne dört maaş taltif yazılır ve onlar daha çok para alırlar. Bunlar maalesef Türkiye de meydana gelen en büyük haksızlıklardır ve hayatı önem taşımaktadır.

Kendisi on dörtlü tabanca taşıyan bir müdür, sokakta Kırıkkale tabanca ile çatışıp ta şehit olan bir polis memuru hakkında hiç bir vicdan azabı duymaz. Halbuki bütün bu malzemelerin en iyisi, sokakta teröristle karşı karşıya olan, onlarla çatışmalara giren polislere verilmesi lazım. Çünkü şimdiye kadar hiç bir teröristte öyle sıradan bir silah yakalanmadı. Hep güçlü kuvvetli silahlar yakalandı.

Bütün bunlar kanunlarla düzeltilmeli, sonra da herkes layik olduğu yerde çalıştırılarak torpil önlenmeli. Liyakat ön planda tutulmalı.      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder