![]() |
Nermin bizim akrabamızdır. Kaçıran Muhittin ise başka akrabadır. İşin içinde kaçırma olayı olunca iki aile arasında biraz soğukluk olur tabi. Zaten nişanlı olmalarından dolayı arada ki soğukluk uzun sürmemiş, araya adamlar girerek barıştırmışlardı.
O zamanlar bende 8-10 yaşlarında çocuktum. Amcamın oğlu Alipaşa Ağabeyim Ankara'dan yeni gelmişti, birlikte Halamın evine İsmet Ağabeyi görmeğe gittik.
O zamanlar bende 8-10 yaşlarında çocuktum. Amcamın oğlu Alipaşa Ağabeyim Ankara'dan yeni gelmişti, birlikte Halamın evine İsmet Ağabeyi görmeğe gittik.
Kış günlerinden biri olması nedeniyle milletin işi gücü yok, dışarıyı kar doldurmuş, çevreden de komşular 10-12 kişi gelmişler, evin içinde açık ateşin başında otururmuş muhabbet ediyorlardı. Bizler de onların yanlarına iskemlelere oturduk ve közde pişmiş kabaktan yemeğe başladık. Biz den sonra yukarıda bahsettiğim Nermin'i kaçıran Muhittin geldi. Muhittin iri yarı, izbandut gibi, ileri geri sallana sallana yürürken, ayağına giydiği kıl çorap ve çarıklarla görenlerin gayrı ihtiyarı dikkatini çekiyordu. İngiliz kilot pantolonu giymişti. Üstüne ne giydiğini hatırlamıyorum. Selam verdikten sonra açık ateşin yanına yanımıza bir iskemle çekti ve oturdu.
Ben kendisini tanıyorum, o da bizleri çok iyi tanıyor fakat Alipaşa Ağabeyim köylerde pek durmayıp genelde gurbetlerde durduğu için Muhittin'i tanımıyordu;
"Ben bu delikanlıyı tanımadım, kimlerdendir?" diye sordu.
Daha kimse cevap veremeden hemen Muhittin;
"Bimbela Alipaşa, çe sen beni mı tanımadun mı? Ben sizun eniştenguz Muhittinim da" dedi.
"Ben bu delikanlıyı tanımadım, kimlerdendir?" diye sordu.
Daha kimse cevap veremeden hemen Muhittin;
"Bimbela Alipaşa, çe sen beni mı tanımadun mı? Ben sizun eniştenguz Muhittinim da" dedi.
Herkes, gülmekten yerlere yattılar. Ve o mecliste bulunanlar hala daha bu şekil de hatırlayıp anlatırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder