SAYFALAR

28 Mayıs 2014 Çarşamba

ALTIN YÜZÜK

1988 yılı Ankara Hırsızlık Bürosu. Hırsızlar Anafartalar Caddesinde bir kuyumcu dükkanını soydular. Gece duvar delmek süretiyle kuyumcu dükkanına giren hırsızlar yanlarında getirdikleri kaynak makinesini kullanarak çelik kasayı açtılar ve çok miktarda altın mücevher çaldılar. Olayın oluş şeklinden hırsızların çok uzun süre içerde kalıp çalıştıkları anlaşılıyordu. Kasa açma sırasında da ıslak havlu kullanarak parmak izlerinin silinmesini sağlamışlar, havluyu da içerde bırakmış, altınları almış gitmişlerdi.

Yaptığımız olay yeri incelemesinde hırsızların profesyonel oldukları, öyle sıradan bir hırsız olmadıkları belli oluyordu. Bu şekilde çalışan Kırşehir'li Ali isimli 50 yaşlarında bir hırsız vardı fakat uzun zaman dan beri de ortalıklarda görünmüyor, beş altı yıl hiç yakalanmamıştı. Çok büyük bir meblağ tutarında altın çalındığı için Büro elemanlarının hepsi kendince bazı çalışmalar yapıyorlardı. Bir taraftan da şüphelendiğimiz Ali isminde ki kasa hırsızını yakalamak için çalışmalar yapıyordu. Çünkü kendisi yapmasa da bu şekilde çalışan hırsızları tanır bizlere bilgi verebilirdi.

Olayın üzerinden dört beş gün geçmişti ve kuyumcuyu çalınan altınların resimlerini getirmesi için kısma çağırmıştık. Genel de bu tür olaylarda ben hiç yakalandığına rastlamadım ama çalınan ziynet eşyaların resimleri bütün illere gönderilir, hırsızlık olduklarından bahisle yakalandığı zaman bilgi verilmesi için tamimler yapılırdı. Kuyumcu Etem çalınan altınlarının otoğraflarını getirdi. Biz fotoğrafları alıp kendisine çay söyledik. Çayını içtikten sonra Kısım Amirine de bir 'merhaba' söyleyim dedi ve Kısım Amirimiz Turan Bey'in odasına girdi. İçerde hiç oturmadı, ayakta Başkomiser ile biraz konuştuktan sonra dışarı çıktı ve koşarak yanıma geldi. Benimle birlikte biraz yürüdükten sonra koridorda tenhalanınca gizlice kulağıma; "Komiserim benim kasamdan çalınan Amerikan altın yüzüğüm şu anda, sizin Amirinizin yanında oturan o adamın parmağındadır." dedi.

Ben kendisine "Böyle bir şey olamaz iyi düşün. Adam bizim Başkomiseri ziyarete gelmiş. Sen parmağında ki yüzüğü nasıl tanıdın? dedim. "Vallahi adamın parmağında ki yüzük, benim kasamdan çalınan altın yüzük olduğu kesin. Çünkü o yüzükler elle yapılır ve  tek yapılır. Dünyada bir benzeri daha yoktur. Fiatı da 7-8 bin dolar cıvarındadır." dedi. ,

Başkomiserin yanına da kendisinden biraz önce tanımadığımız bir adam gelmişti. Trafikte ehiyet mi ne aalacaktı. Başkomiser de kendisini tanımıyordu. Kuyumcular Derneği Başkanı yollamıştı. Bu adamın parmağında öbür adamın kasası kaynakla açılarak çalınan yüzüğü nasıl olabilirdi. Olsa da hemen sahibine sasıl denk gelebilirdi. Allah Allah.. Önce Kuyumcu Etem aldanıyor sandım. "İyi düşün." dedim. "Tamam ağabey yüzük benim" dedi.

Hemen Başkomiserin odasına gittim. Parmağında çalıntı yüzük olan adam yok, gitmişti. Durumu kendisine anlattım. Adamı ehliyet müracaatı için Trafik Şubede Adem Beyin yanına gönderdiğini söyledi. İki polis memuru yollayıp yakalattık. Evinde yaptığımız aramada bir şey bulamadık. Kapıda bir ayakkabı boya sandığı duruyordu. Boya kutularının bırakıldığı ceplere bilezikler doldurulmuştu. Hırsız olduğu kesinleşti. Hemen sorguya aldık. Eski sabıkalı kendisinden şüphelendiğimiz Kırşehirli Hırsız Ali ile bu hırsızlığı yaptıklarını itiraf etti. Ali'yi yakalayabilmek için telefon açtırdık. Çünkü Ali Yakın çevresinden kendisini araştırdığımızdan kuşkulanmış, bizden saklanıyordu. Ali'ye telefon açtırdık. "Çok önemli olduğunu ve görüşmeleri gerektiğini" söyledi. Bahçelievlerde bir pastane ismi vererek oraya gelmesini söyledi. Hakan tek başına gitti pastaneye girdi. On dakika kadar sonra da Ali gelerek o da tuzağa düştü. Demek ki uzaktan buluşmak istediği pastaneyi gözetlemiş. Hakan tek başına gelmese kaçacakmış ve yurt dışına gidecekmiş. Ali yi de yakaladıktan sonra sakladıkları yerde diğer altınları da bulduk ve olay çözülmüş oldu.

Kuyumcu Etem'e çalınan altınlarını teslim ettikten sonra, Kırşehirli Ali ile suç ortağı Hakan'ı Adliyeye yolladık. Her ikisi de tevkif oldular. Başkomiser Turan Bey de "Arkadaşlar, şimden sonra bir hırsızlık olduğu zaman benim yanıma gidip gelenleri iyi takip eyleyin haa." diyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder