Demokrasi ve Özgürlük isteyip te, Türkiye ye uygulanan plan nedir? Ben size söyleyim;
9 Ağustos 2017 Çarşamba
UYARI
Demokrasi ve Özgürlük isteyip te, Türkiye ye uygulanan plan nedir? Ben size söyleyim;
22 Temmuz 2017 Cumartesi
KİM FAŞİST
Kavala da iki göz ve akan kanlı yaş |
Kavala, Kavalali Mehmet Ali Paşa nın doğduğu bir Osmanlı kenti. Şimdi Yunanlılara ait deniz kıyısında çok şirin bir şehir. Ayrıca Kanuninin eniştesi Pargalı İbrahim Paşa tarafından yaptırılan su sarnıçları görmeğe değer. Tepe de Kaval Ali Mehmet Ali Paşa nın heykeli evi ve bir de cami var. Şehrin girişinde ve muhtelif bir çok yerlerinde binaların tam tepesine iki tane göz ve o gözlerden yere doğru uzanan kırmızı damlalar şeklinde resimler olduğunu görünce dayanamadım ve rehbere sordum; “Bu resimler nenin nesidir?” diye.
Ne imiş biliyor musunuz? Türkler Kıbrıs ta çok Rum öldürmüşler. Türklere düşmanlığın unutulmaması için, şehrin muhtelif göze çarpan yerlerine bu resimler yapılmış. Kıbrıs ile Kavala arasında ki bağı görüyor musunuz? Kıbrıs’ta ilk defa Türkleri öldürerek soykırımını Rumlar başlatmadı mı? Dünya seyirci kalırken bu soy kırımı önlemek ve Türkleri kurtarmak için adaya Türk Askeri çıkartılmadı mı? Meğer Kıbrıs ta Türklere soy kırım yapanlar sadece Kıbrıs Rumları değil, Yunanistan dan Adaya gelen Yunanlı Rumlar ile birlikte o katliamları yapıyorlarmış. İşte o olaylar da Kıbrıs’ta on bine yakın KAVALA lı RUM öldürülmüş.
Şimdi sizler karar veriniz, Faşist biz miyiz, yoksa Yunanlılar? Veya Türklere FAŞİST diyenler?
Sizlere iyi uykular TÜRKLER
13 Temmuz 2017 Perşembe
PİS MEDENİYET
Balkan ve Avrupa Ülkeleri klozetleri |
İyi hatırlarım ki iki-üç yaşlarında iken tavuklar peşimizden koşar arada bir kıçımıza gaga vururlardı. İyi ki şimdi Avrupalılar pantolon giyiyorlar, yoksa sokağa çıktıkları zaman mahallenin bütün tavukları peşlerine takılılar gagalayarak giderlerdi.
11 Temmuz 2017 Salı
EN BÜYÜK FAŞİSTLİK
sırbıstan da polis ve dilenci |
Sizler hiç incelemeden düşünmeden kime inandınız veya uydunuz, nasıl oldu da Komünizm Rejimini Türkiyeye kurtuluş yolu olarak seçtiniz. Sizlere kimler tavsiye etti? Eğer sizlere uyup ta sizlerin dediğini yapsaydık şimdi Türkiye nin hali nice olurdu? Hem sizin önünüzde 100 yıl sonra olacak olayları görüp te önceden haber veren Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lideriniz varken sizin neyinize Lenin, Mao gibi insanlar? Onlar kimdirler? Kimden öğrendiniz onları? Mustafa Kemal’in eline su dökebilirler mi? Sizleri davet ediyorum, bu taktir ettiğiniz ve uğrunda cinayetler işlediğiniz, bankalar soyduğunuz, ölümü bile göze aldığınız, Türkiye de fikirlerini uygulamak istediğiniz Liderlerinizin Balkanlara getirdiği yaşam koşullarını, demokrasi ve halklara özgürlükleri mutlaka gidip görmenizi tavsiye ediyorum. Sizler Türkiye ye ne yapmak istiyordunuz? Lütfen halkımıza anlatır mısınız? Yoksa tanımadığınız bilmediğiniz adamların peşinden gitmek sizlere ne kazanç sağlıyordu? En azından sizleri bu yola düşürenlere bari şimdi ne yapmak istediklerini sorunuz.
Bulgaristan da ki Türkçe bilmeyen Bulgar rehberimize tercüman rehber vasıtasıyla bir soru sordum; “Buralarda yaşayan Müslümanlar belki de Osmanlı’nın tekrar gelmesini istiyorlar?”
İlginç bir cevap verdi; “Doğruyu söylemek gerekirse sadece Türk ve Müslümanlar değil, bütün Hıristiyanlar da Osmanlı’yı geri istiyorlar.” Dedi.
Adamların gitmeğe yolları bile yok, yeni yeni yollar yapıyorlar. Bulgaristan da insanların maaşları 200 yuro. En küçük pet şişe su 1 yuro. Otelde bir gece konaklama parası 45 yuro. Madem o kadar iyilik meleğisiniz, insanları kurtarmak için yaratıldınız gidip te önce o insanları niçin kurtarmadınız? “Kahrolsun Faşizm.” Diyerek ‘FAŞİST liğin’ en alasını yaptınız.
Mesela Ruslar da öyle yapmış. Osmanlı nın Bulgaristan dan çekilmesi için Bulgarlara çok yardımlar yapmışlar. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşları bu yüzden olmuş. Osmanlıların çekildikleri sene de Bulgar dostu olduklarını belirtmek için Alexsander meydanına Alexander Nevsky Katedralı olan en büyük Kiliseyi yapmışlar, bu kilisenin çatısı ve haç ları altın. O savaşlar da ölen Rus askerlerini sembolize ediyormuş. Güya Ruslar Bulgarları çok sevdikleri için Osmanlı dan kurtarmış ve o ülkeye bu ihtişamlı Katedralı yapmışlar fakat sonra hegemonyalarına alıp halkı inim inim inleterek Osmanlı yı aratmışlar.
11 Haziran 2017 Pazar
DEĞİŞMEYEN SENARYO
Bize diyorlar ki; “Vah yazık şu halk eziliyor. Kurtaralım.”
Hiç düşünmeden onların emellerine alet oluyoruz ve sonunda ya ölüyor veya öldürüyoruz. Hanı başkasını ölümden kurtaracaktık? Biz neden ölüyor veya öldürüyoruz?
Olayların içine girdikçe MANKUT oluyoruz ve onu düşünemiyoruz. Madem başkasını kurtaracağız, öldürmeden veya ölmeden kurtarmağa çalışalım.
Tarihe bir göz atacak olursak dünya kurulduğundan beri hiçbir Türk Devleti cephede yenilerek yıkılıp yok olmamış.
Ya nasıl olmuş?
İşte bu anlattığım şekilde kandırılarak ve bölünerek biri birini öldürterek düşmanlar yıkmışlardır. Çeşitli yalanlarla veya milletin haklı sebeplerine sahip çıkarak halkın bir çoğu kandırılmış ve taraflarına çekildikten sonra eylemler yaptırılarak düşman guruplar oluşturulmuş. Olaylar arttıkça da tıs tıs gülüp seyretmişler.
Hiçbir zararları kayıpları yok. Öldürenlerde ölenler de vatan evlatları.
Gençlik olayların içine girdikçe olaylar kan davasına dönüşür ve artık önü alınamaz. Ondan sonra da; “DEMOKRASI GETİRECEĞİZ” deyip büyük ağabeyler devreye girer ve ülkeler kan gölüne döner. Tabi bunları yapabilmek için de birkaç kısa evreler gerekli. Bu evrelerden bir tanesi ; ülke halkını tarihlerinden koparmaktır ve en önemli evre de budur. Kişinin tarihi ile bağlarını kopardın mı, kandırarak her ırkı kabul ettirebilirsin ve ırkı için de her istediğini yaptırabilirsin.
Ne yazık ki Osmanlı İmparatorluğu da içten bölünmek suretiyle yıkılmış, toprakları Avrupalılar tarafından paylaşılmak istenmiştir. Peki topraklarının bir çoğu elinden alındı bu topraklarda yaşayan o Türk Milleti nereye gittiler? Bir çoğu kaçtılar. Bir çoğu öldürüldü. Bir çoğu asimile edildiler ve Balkan devletleri kuruldu.
Belli ki düşmanlarımız alışmışlar; hiç yorulmuyorlar ve üşenmiyorlar, hem ülkemizde cirit atıp istedikleri gibi yaşıyorlar, hem de aynı planları unutturup, zamanla yeniden uygulamaya koyuyorlar ve ülkeyi yıkıp istediklerini yapıyorlar.
Nasıl yapıyorlar?
Kendileri yapmıyor, güya akıl vererek kandırıp yine bize yaptırıyorlar.
Onun için tekrar söylüyorum ki, tarihinizi iyi öğrenin ve asla başkalarına alet olmayınız.
2 Haziran 2017 Cuma
BAŞIMIZ SAĞ OLSUN
31 Mart 2017 Cuma
AKÇENİN SESİ
Bir gün cimri adam Hocanın karşısına yanında zorla getirdiği o fakir adamla çıkmış ve;
"Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından yemeğin buğusu çıkıyordu. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi." diye anlatır.
Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp :
"Doğru mu bunlar?" diye sormuş.
"Evet." demiş fakir adam.
"Öyleyse para kesesini çıkar bakalım." demiş.
Zavallı fakir adam kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini çıkarıp Hoca' ya uzatmış. Hoca aşçıyı yanına çağırmış. Keseyi kulağına yaklaştırarak içinde ki akçeleri şıngırdatmaya başlamış.
Sonra da :
"Tamam, borcu ödendi." demiş.
Aşçı :
"Nasıl olur? Daha parayı almadım ki !" diye şaşkınlığını belli etmiş.
Hoca cevap vermiş :
"Fazla uzatma! Yemeğin buğusunu satan, akçenin de ancak sesini alır elbet !" demiş.
29 Mart 2017 Çarşamba
GEMİCİLİKTE DENİZCİLİK TERİMLERİ
ALABANDA:Teknenin su kesiminden yukarıda bulunan iç kısmı.
ALABORA OLMAK:Bir teknenin deniz veya limanda ters dönmesi.
ALARGA:Teknenin açıkta olduğunu ifade eder.
ALESTA:Bir işin yapılmasına hazır ol komutu.
ANA YELKEN:Herhangi bir yelkenli teknenin temel yelkeni.
ANELE:Halatları bağlamak veya zincirleri kilitlemek için sabit mapalardan geçirilmiş demir halka.
APAZ : Rüzgarı tekneye yandan alarak yapılan seyir.
APİKO:Demirin çekilip tam dipten ayrıldığı an.
ARMA:Teknenin tipinin belirlenmesini sağlayan direk ve yelkenleri ile ilgili tüm özellikleri kapsayan genel terim.
AVARA:Gemi veya sahile yanaşmış bir teknenin buradan hareket etmesi için verilen komut.
BABA:İskele ve rıhtımlarda tekneleri bağlamak için kullanılan,ağaç ve deöirden yapılma kısa sütunlar.
BAĞ:İki halatı birbirine veya bir halatı bir objeye sabitlemek için yapılan düğüm.
BALANÇİNA:Yatlarda yelken indirilirken veya basılırken,bumbanın ağırlığını taşıması için kullanılan halat.
BALON:Yatların ana direği önüne gönderli veya göndersiz olarak çekilen üç köşeli,hafif yelken.
BAŞ HALATI:Teknenin başından ileri doğru vewrilen,teknenin geri gitmesini önleyen halat.
BAŞ(PRUVA):Teknenin en ön kısmı.
BAŞTANKARA:Teknenin başının sahile dik gelecek şekilde bir iskeleye yanaşması.
BAYILMA:Teknenin bir yana doğru yatması içim kullanılan terim.
BERMUDA(MARKONİ)ARMA:Ana yelkenin üçgen biçiminde olduğu yelken grubu.
BORDA SEYİR FENERLERİ:Gece yol alan bir teknenin her iki yanında taşıması gereken yeşil(sancak) ve kırmızı(iskelele) seyir fenerleri.
BROŞ ATMAK:Bir yelkenli teknenin,rüzgar pupadan veya kıç omuzluktan gelirken rüzgara doğru dönme isteği.Bu istek tekneyi bir anda rüzgara çevirerek tehlikeli bir pozisyona girmesine neden olabilir.
BUMBA:Yelkenin alt kısmının bağlandığı direk parçası.
CAMADAN:Halatlar ile bağlanarak yelkenin işlemez hale getirilen bölümü.Böylece çok sert havalarda yelken alanı küçültülmüş olur.
CAMADAN BAĞI:İki halatın giriş ve çıkış uçları aynı tarafta kalacak şekilde bağlanması.Denizde kullanılan en yararlı ve yaygın bağlardan biridir.
CENOVA:Yarış ve gezi yatlarında kullanılan büyük ön yelken.
CİVADRA:Pruvadan ileri doğru uzanan ve ucuna flok yelkenin bağlandığı çubuk.
ÇAPARİZ:Denizcilikte doğru gitmeyen,engelleyici,kötü anlamında kullanılan terim.
ÇARMIH:Teknenin direklerini yandan sabitleyen çelik teller.
DEMİR(ÇAPA):Teknenin dalga ve rüzgarla kaymasını engelleyip,onu sabit bir noktada tutması için dizyn edilmiş büyük ve ağır cisim.
DEMİR FENERİ:Geceleri,demirli bir tekne tarafından taşınan navigasyon ışığı.
DEMİR HALATI:Bir demirin ucuna zincir yerine takılan halat veya ip.
DEMİR TARAMASI:Demirin tırnaklarının dibe tam saplanmaması nedeniyle demirin kayması.
DEMİR YERi:Limanda bir teknenin demirlediği ya da bağlandığı yer,rıhtım.
DEMİR ZİNCİRİ:Demiri tekneye bağlayan zincir.
DEMİRİN TUTMASI:Demirin kollarının deniz dibine saplanması ve kaymayacak şekilde sabitlenmesi.
DENİZ ALMANAĞI:Bir navigatörün,gök cisimlerinden yararlanarak yerini bulabilmesi için gerek duyduğu tüm bilginin verildiği,yılda bir yayımlanan kitap.
DENİZ MİLİ:1852 metre.
DEPLASMAN:Bir teknenin ihtiyacı olan malzeme ve yakıt ile dolu iken taşırdğı su miktarı.
DİREK:Yelkenli bir teknede ana amacı yelkenleri taşımak olan dikey çubuk.
DİRİSE ETMEK:Denizde,rüzgarın yönünde olan bir değişikliği belirtmek için kullanılan terim.
DONANIM:Bir teknede,direği destekleyen,yelkenleri basmak,indirmek,kontrol etmek için kullanılan halatların tamamı.
DÜMEN:Yol alan bir teknenin yönünü değiştirmedeki en etkili parça.
DÜMEN SUYU:Teknenin suda hareketiyle,arkasında bozduğu ve karıştırdığı su.
DÜMENCİ:Teknelerin kaptanı ve kumandanı için kullanılan terim.
EĞLENDİRMEK:Yelkenli bir teknenin çok kuvvetli bir rüzgarda,burnunu sürekli olarak rüzgarla çok dar bir açı yapacak şekilde çevirmesi ve böylece çok az yol yaparak ancak rüzgaraltına kaymadan durması.
EL İNCESİ:Karaya yanaşırken,kalın bağlama halatlarını karaya vermek için kullanılan,ucunda bir ağarlık olan ince ip.
FAÇA ETMEK:Yelkeni rüzgarla ters taraftan doldurmak.
FARŞ:Sintine üzerindeki döşeme tahtaları.
FENER:Tekneleri belli bir tehlikeye karşı uyarmak ve navigasyonlarına yardımcı olmak amacıyla belli bir ışık işareti gösteren bina ve benzeri yapı.
FIRTINA FLOKU:Çok kalın yelken bezinden yapılmış ve normal ön yelkenlerin kullanılamayacağı kadar kuvvetli rüzgarlarda basılan bir tür küçük flok.
GEL-GİT:Güneş ve ayın dünya üzerindeki çekimlerinin etkisi ile suların alçalıp yükselmesi.
GIRCALA:Teknede çeşitli amaçlarla kullanılan ince halat.
GOMİNA:Denizcilikte kullanılan bir deniz milinin onda birine eşit ölçü bürümü.
GURCATA:Yelkenli teknelerde direğin üst kısmında,çarmıhları ve yan ıstralyaları iki yana doğru açan metal veya ahşap çıkıntılar.
GÜNGÖRMEZ:Yelkenin arka yakası.
GÜVERTE:Temel olarak tüm tekne boyunca uzanan düz platforma verilen isim.
HALAT:Denizcilikte çevresi 2,5 santimden büyük olan doğal veya sentetik liflerden yapılan kablo.
IRGAT:Teknenin burun kısmına konulan,demiri çekmek için kullanılan aygıt.
ISKAÇA:Omurga üzerinde,direğin oturması için yapılmış kare şeklinde oyuk.
ISKOTA:Bir yelkenin rüzgarla olan açısını ayarlamak için kullanılan halat.
ISTRALYA:Bir teknede sabit donanımın direği baş kıç doğrultusunda destekleyen parçası.
IZBARÇO:Bir halatın ucunda halka oluşturacak şekilde atılan bağ.
İSKELE:Kıçtan bakıldığında teknenin sol tarafı.
İSKELE KONTRA:Yelkenlerini teknenin sol tarafından gelen rüzgara göre ayarlamış olan tekne.
İŞARET FİŞEĞİ:Teknelerde,genelde gece kullanılan ve sorun olduğunu belirten sinyal.
KAÇAK:Çok kuvvetli ve ani sağnak.
KAFA AÇMAK:Tekneyi rüzgaraltına döndürmek.
KALOMA:Teknede bir halat veya zinciri boşlama.
KANİNGAM:Yelkenin orsa yakasını gerebilmek için kullanılan halat.
KARİNA:Teknelerin su kesimlerinin altında bulunan dış kısımları.
KARULA KÖŞESİ:Yelkenin ön alt köşesi.
KATAMARAN:Genelde yarış amaçlı kullanılan ama son yıllarda gezi amaçlı olanlarıda inşa edilen iki gövdeli tekne tipi.
KAVANÇA:Rüzgar arka taraftan alınırken bumbanın bir yandan diğer yana geçmesini sağlayan manevra:teknenin rüzgaraltına dönüş manevrası.
KAZIK BAĞI:Üst üste geçen iki göz oluşturulması ile atılan bağ.
KEÇ:Bir yavlın tersine mizana direği dümenin önünde olan çift direkli yelkenli tekne.
KEMERE : Ölçü olarak teknenin en geniş yeri.
KIÇ : Teknenin en arka kısmı.
KIÇ ISTIRALYA : Direğin öne doğru gitmesini engelleyen. Teknenin kıçına doğru inen halat.
KİLİT : Yelken, mandar, sabit armanın gerekli kısımları ve bir demirin zincire bağlanması gibi bir şeyin sabitlenmesi gereken yerlerde kullanılan, ucunda bir pim bulunan U şeklindeki çelik parça.
KNOT : Hızın denizcilikteki birimi. Deniz mili/saat.
KOÇBOYNUZU : Teknenin çeşitli yerlerine konulmuş, iki kolu olan ahşap veya metal parça. Bu parçanın kolları etrafına istenen halat dolanarak sabitlenir.
KOKPİT – HAVUZLUK : Yat ve küçük teknelerde arka kısımdaki dümen dolabının veya yekenin bulunduğu geniş kısım.
KÖRE DÜŞMEK : Dikkatsizlik veya rüzgardaki beklenmedik bir değişme ile yelkenli bir teknenin tam rüzgara dönüp, hiç bir kontrada olmadan kalması.
KROPİ BAĞI : Bir makaradan geçen halatın ucuna makaradan çıkmaması için yapılan bağ.
LAÇKA ETMEK : Bir halatı istenilen miktar kadar rahat gitmesi için serbest bırakma.
LAVA ETMEK : Bir halatın boşunun alınması, çekilmesi.
LUMBOZ : Dairesel bir metal çerçeve ile bunun üzerine sıkıca kapanacak şekilde yapılmış cam bir pencereden oluşan teknenin yan kısımlarına içeri hava ve ışık girmesi için açılan delik.
MAKARA : Ortasında dönen bir disk bulunan metal veya tahtadan yapılma, teknede donanım halatlarının yönünü değiştirme veya bir palanga içinde kullanıldığında mekanik yükü azaltmak için kullanılan parça.
MANDAR : Direğin tepesinden tek bir tur yaparak aşağı inen ve direk tepesine bir şey basmaya yarayan halat.
MANİKA : Çan ağzı şeklinde bir tepesi olan, güverteye monte edilerek bir hava akımını yakalayıp yönlendirmeye yarayan ventilatör.
MAPA : Ucunda bir halka olan vida. Teknenin çeşitli yerlerine konularak , ucundaki halkaya makaralar veya palangalar takılır.
MENDİREK : Bir limanın denizden korunmasını sağlayan iskele veya dalgakıran.
NAVİGASYON : Bir tekneyi dünya üzerinde bir noktadan bir diğerine en kısa güvenli ve etkili biçimde ulaştırma sanatı.
NETA ETMEK : Dağınık ve düzensiz bir yeri tertip ve düzene sokmak.
OMURGA : Teknenin en altında bulunan tüm boyunca uzanan ahşap parça veya metal teknelerde demir plaka.
ORSA SEYRİ : Yelkenli teknelerde rüzgara karşı gidilmesi. Teknenin gidiş yönü ile rüzgarın geliş yönü arasındaki açıyı en ufak yapacak şekilde seyir etmek.
PALAMAR HALATI : Bir tekneyi iskele, rıhtım veya başka bir tekneye bağlamaya yarayan halatların genel adı.
PARAKETE : Bir teknenin süratini veya belli bir sürede katettiği yolu ölçmek için kullanılan alet.
PROTESTO : Bir yarış yatı tarafından rakibinin yarış kurallarına uymadığına dair yapılan itiraz.
PRUVA : Teknenin baş tarafının ötesinde, ufuk yönündeki alan.
PRUVA ISTIRALYASI : Direği burun kıç doğrultusunda destekleyen, teknenin başından direk tepesine uzanan halat.
PUSULA : Bir teknede önceden belirlenmiş bir istikamette gitmeye veya teknenin haritadaki yerini bulmak için görünen objelerin kerterizlerinin alınmasına yarayan alet.
PÜRMEÇE HALATI : Teknenin başından geriye veya kıçından ileri doğru çekilip, teknenin oynamasını engelleyen halat.
ROTA : Teknenin yönü ile kuzeyin yaptığı açı
RÜZGAR ALTI : Rüzgarın gittiği, tekneyi terk ettiği taraf.
RÜZGAR ÜSTÜ: Rüzgarın geldiği taraf.
SAĞANAK : Normal rüzgar şiddetinin üzerinde esen kısa süreli rüzgar.
SALMA : Bir teknenin bayılma kuvvetini azaltan ve rüzgara karşı ilerlemesini sağlayan, gövdesinin merkezinden suya doğru inen parça.
SEKSTANT : Denizde yatay ve dikey açıları ölçmede kullanılan geleneksel navigasyon aleti.
SİNTİNE : Tekne tabanının, omurganın iki yanında yer alan neredeyse düz kısmı.
ŞAMANDIRA:Kanal,sığlıkvgibi denizcilerin haberdar edilmesi gereken noktaları belirtmek için kullanılan yüzer işaret
TORNİSTAN:Geri geri giden bir teknenin hareketi.
TORPİL SALMA:Yarış yatlarında ağırlık olarak kullanılan,en alt ucuna büyük kurşun bir torpil konulmuş uzun levha.
TRAMOLA:Bir tekneyi önce rüzgara karşı daha sonra da rüzgarı diğer taraftan almaya başlayacak şekilde döndürmek.
TRİM ETMEK:Yelkeni,rüzgarı en iyi alacak şekilde iskotayla ayarlamak.
TÜY:Yatlarda yelkenin orsa yakasına belli aralıklarla konulmuş yün parçaları.Bunlar yelken üzerindeki hava akımının durumunu gösterir.
ULUSLARARASI DENİZDE ÇATIŞMAYI ÖNLEME TÜZÜĞÜ:Teknelerin denizde karşılaştıklarında birbirlerine çarpmadan seyir etmeleri için uymaları gereken kurallar ve kullanmaları gereken ışık ve ses işaretlerinin tümü.
USKUNA:Genel olarak bu tekne ana direği öndekinden daha uzun olan iki direkli bir teknedir ancak üç,dört ve beş direklileride inşa edilmiştir.Sadece bir tane üretilmiş olan,Thomas W.Liwson adındaki bu tip teknenin ise tam yedi direği vardır.
USTURMAÇA:Tekneler iskeleye veya birbirine bağlanırken,zarar görmemeleri için aralarına konulan parça.
VARDAVELA:Teknedekilerin denize düşmelerini engellemek için yapılmış olan,belli aralıklarla dikilmiş,punteller arasına gerilmiş, baş ve kıçta ise ana puntellere bağlanan bir telden oluşur.
VİRA ETMEK:Bir demiri tekneye almak üzere dipten kaldırmak,yukarı çekmek.
VİYA:İstenen rotaya gelindiğinde dümenin bu rotada tutulması için verilen komut.Viya böyle!
YAPRAKLAMA:Bir teknenin rüzgara doğru çok fazla dönmesi ile orsa yakasının dalgalanmaya başlaması.
YAT:Felemenkçe “Jacht” kelimesinden türeyen bu terimin orijinal anlamı ‘prens,elçi gibi bir krallıktan diğerine yolculuk eden önemli şahsiyetleri taşıyan tekne’;günümüzdeki anlamı ticaret değilde keyif için kullanılan yelkenli veya motorlu teknedir.
YATÇILIK:Sadece yelken gücünden yararlanarak gezme veya yarışma sporu.
YAVL:İsmi felemenkçe ‘jol’ kelimesinden türeyen bir çeşit teknede kullanılan arma.Gerçek yavl arması ön direkte bir ana yelken ve iki ön yelken,dümenin arkasındaki bir mizanada ise yelkeni bulunan armadır.
YEDEKLEMEÇekme halatı bağlayarak baştan veya yandan diğer bir tekneyi çekme.
YEKE:Küçük yelkenli tekne ve yatların dümenini kontrol etmeye yarayan ahşap veya metalden yapılma çubuk.
YELKEN:Rüzgarı yakalayıp,bir teknenin ilerlemesini sağlayacak şekilde kesilen ve gerilen,yelken bezi gibi uygun bir maddeden yapılan bez parçası.
ZİNCİR KALOMA:Bir tekne demirli iken demirle salınan halat miktarı.
ZİNCİRLİK:Demir çekildiğinde,teknede toplanan halat veya zincirinin konulduğu güverte altındaki bölme.
27 Mart 2017 Pazartesi
HELESSA YALESSA
Hep beraber başlayalım (helessa yalessa)
Ayva turunç aşlayalım (helessa yalessa)
Biz bu işi işleyelim (helessa yalessa) Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo Yamo heya mo
Mola heya mo Ya mo heya mo Helessa yesa
Gider yazın gelir güzün (helessa yalessa)
Bu sefere yoktur sözüm (helessa yalessa)
Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo Yamo heya mo
Mola heya mo Ya mo heya mo Helessa yesa
Bir gemim var boydan boşta (helessa yalessa)
Dip ambara kurduk posta (helessa yalessa)
Selam söylen eşe dosta (helessa yalessa) Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo Yamo heya mo
Mola heya mo Ya mo heya mo Helessa yesa
Bir gemim var gabze bağlar (helessa yalessa)
Gabzeden göründü dağlar (helessa yalessa)
Sıla diye gönül ağlar (helessa yalessa) Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo Yamo heya mo
Mola heya mo Ya mo heya mo Helessa yesa
Sarı Recep (Güray) Kastamonu-İnebolu; Gemici Türküsü. 09.10.1942 tarihinde Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiş. Kastamonu, İnebolu'ya aittir. Kaynağa ek olarak Hasan Çoban verilmektedir. Rept. No: 1807. Sözleri Çiğdem Gökay Seçkal
Fatih Sultan Mehmet de İstanbul'a gemileri karadan böyle yürütmüştü galiba.
24 Mart 2017 Cuma
ALLAH KAYSERİYİ KORUSUN
"Allah sizi korusun hünkarım bir acı haber vereceğim. Erzurum şiddetli bir sel felaketine uğradı, şehir çok zarar gördü, çok sayıda insan ve hayvan can verdi."
Padişah şöyle konuşur:
"Cenab-ı Hak Kayseri'yi bu gibi felaketlerden korusun."
Aradan bir süre geçtikten sonra acı bir haberi daha padişaha verir:
"Devletlüm bugün Üsküp şehri yangınla mücadele verdi. Şehrin yarısı yandı, zarar çok fazla." Padişah yine üzgün bir tavırla şöyle konuştur:
"Üsküp şehrinin kederini canı gönülden paylaşıyorum. Allah Kayseri'yi bu gibi felaketlerden korusun."
Her felaket haberinden sonra padişahın Kayseri'yi koruması veziri-azamı hayrete düşürür. Sonunda dayanamaz ve sorar.
Padişah, vezirine şu açıklamayı yapar:
"Erzurum sel felaketine uğrayabilir ama bunun etkisi geçince halk yerli yerine döner, eski hayatını yaşamaya başlar. Üsküp te öyle. Her vilayet için aynı şeyi düşünebiliriz ama Allah göstermesin Kayseri’de bir felaket ortaya çıkarsa, Kayserililer yurda dağılır ve tüm halkın işlerini ellerinden alırlar. İşte asıl felaket o zaman olur." der.
22 Mart 2017 Çarşamba
BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK
Uyuduğu sırada evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu belirterek, bizzat padişahın kendisinden şikayetçi olduğunu bildirir.
Bunun üzerine hiddetlenen Padişah 4. Murat:
"Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyku uyudun da, evinin soyulduğunu duymadın?" deyince, Yaşlı kadın:
"Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik. Onun için evimizde rahat uyuyorduk!" der.
Bu cevap üzerine Padişah:
"Haklısınız" diyerek, kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder.
21 Mart 2017 Salı
DAVET ETMİŞ
"Fadime, bu akşam bize gel. Evde hiç kimse olmayacak." demiş.
Fadime de bir yolunu bulup, akşamdan gizlice Temel'in evine gitmiş.
Kapıyı çalmış, çalmış, kimse açmamış.
14 Mart 2017 Salı
BENİM Kİ YAPMAZ
Her milletten bir kadın çıkarır ve şöyle sorar :
Kocanızı başka bir kadınla yakalarsanız ne yaparsınız ?
İşte kadınların cevapları :
İsveç’ ten Katılan Kadın
– Benim neyimi beğenmedin diye sorardım der.
Rusya’ dan Katılan Kadın
– Hiç bir şey sormam ve direk evi terk ederim der.
Fransa’ dan katılan Kadın
– Sevgilime gider beni teselli etmesini söylerim der.
İtalya’ dan gelen Kadın
– Kadını öldürürüm der.
Yunanlı Kadın
– Kocamı da onunla yatan karıyı da öldürürüm demiş.
İspanyol Kadın
– Kocamı alnından vururum der.
Ve Türkiye’ den Katılan Kadın
– Benim Kocam Yapmaz. der.
2 Mart 2017 Perşembe
UYAN EY TÜRK MİLLETİ
Osmanlı döneminde ise; savaştan çekinen düşman milletler KARDEŞ ÇOCUKLAR CEMİYETİ adı altında bir cemiyet kurmuşlar ve kaçırdıkları küçük Osmanlı çocuklarını İmparatorluğun içinde kurdukları gizli okullarda veya derneklerde İmparatorluğa düşman olarak yetiştirmişler ve İmparatorluğun yıkılması için terör olaylarında kullanmışlardır. Bu dönemlerde elleri kolları bağlanan vatan perver ASKERİ PAŞALAR bile askerleri ile birlikte dağa çıkarak vatanı kurtarmak için eşkıyalık bile etmişlerdir. (Bknz. İnternet Resneli Niyazi, Mustafa Kemal, Enver Paşa)
27 Şubat 2017 Pazartesi
BESLE KARGAYI
Ey
bu ülkede yaşayan Hemşinli olup ta kendini Ermeni kabul eden
vatandaşlar; öyle sizlere anlatıldığı gibi Osmanlı hiç bir Ermeni’ye
baskı uygulamadı. Osmanlı bütün vatandaşlarına aynı şekilde eşit davrandı.
Hatta Ermenilere kardeş gözüyle bakıp nerdeyse payıtahta ortak yaptı. Bunu
fırsat bilen bazı Rum ve Ermeniler dış güçlerin teşvikiyle Osmanlıyı
yıktılar.
Lütfen
İnternet GOOGLE ‘Osmanlıda ki Ermeni Askerler’ diye yazınız. Bu konuda hiçbir
Osmanlı kayıdına rastlayamazsınız. O zamanlar Osmanlı tarafından bu konularda
hiç bir kayıt tutulmamıştır. Bütün bu olayları Ermenilerin yanlı olarak
hazırladıkları, Ermenistan Erivan da ki 'Ermeni Soykırım Enstitüsü ve
Müzesi'nde bulunan kayıtlarda kendi gözlerinizle göreceksiniz ve O zaman
Osmanlı'nın adaletini ve Ermenilere karşı tutumunu daha iyi anlayacaksınız.
Ermenileri, isimlerini ve dinlerini değiştirmeden; paşa yapıp, nasıl devletin
kilit yerlerinde çalıştırmışlar da, Güya onu da eklemişler 'Osmanlı
İmparatorluğu Ermenilerin o paşaları sayesinde dünyaya hükmetmişler.' Onunla da
öyle övünüyorlar. Hiçbir zaman ‘biz kalleşiz, Osmanlıya büyük kalleşlikler
yaptık.’ Demiyorlar. Halbuki bu paşalar 1. Dünya savaşı ve
sonrasında mahiyetlerinde ki Osmanlı ordusu ile Rus lara ilhak
olmuşlar ve Kuzey cephesinden Ruslar ile birlikte Osmanlı ordusuna
vurmuşlardır.
Yine İnternet GOOGLE lütfen yazın ‘Armen Garo’ bakın ne ile karşılaşacaksınız. Karekin Pastırmacıyan isminde ki bu Bey efendi ‘Osmanlılar Ermenilere baskı uyguluyor.’ Diye Türkiye de Ermeni isyanlarını başlatmış, kardeşi ile birlikte bir milyondan fazla Kürt, Türk ve karşı çıkan Ermeni vatandaşlarımızı katletmiş. Kendisi daha önce İstanbul da Osmanlı bankasını soyduğu zaman bunca insanı katletmesine rağmen Avrupalıların baskısı ile Osmanlı tarafından af edilmiş ve uzun süre millet vekilliği yapmıştır. Bir de utanmadan anılarında Osmanlının Ermenilere baskı yaptığından bahsetmektedir. İşte o zaman ki Osmanlı Kabinesi:
“BUEKİBE
İYİ BAKIN ABDÜLHAMİD'İN OSMANLIYI YÖNETEN EKİBİ....
Sakın
Ermenistan Kabinesi sanmayın.
Bu ekip; 33 SENELIK ABDULHAMİD DEVRINİN
EKİBİ..
Sonrada
devlet batınca 'vay efendim Türkçülük başlamış da devlet çökmüşmüş..'
Peki
bu ekonomik iflas tablosunda Türkler nerede ?
Halife-i
Müslümin 2. Abdülhamit’in nazırlarından (bakanlarından) ve bürokratlarına
buyrun bakalım:
Hariciye
Nazırları; Aleksandros Karateodori Paşa (1878-1879)
Gabriel
Pasha ve Sava Paşa (1879-1880)
Hazine-i
Hassa Nazırları: Agop Ohanes Kazazyan (1876-1891),
Mikail
Portakalyan Efendi (1891-1897),
Ohanes
Sakız Efendi (1897-1908)
Maliye
Nazırı: Agop Ohanes Kazasyan Paşa (28-30 Ağustos 1885), (Aralık 1886 - Mart 1887)
(1888-1891)
Nafia
Nazırları: Ohanes Çamiç Efendi (1877-1878),
Aleksandr
Karateodori Paşa (1878)
Sava
Paşa (1878-1879)
Orman
ve Maadin Nazırları; Mavrokordato Efendi (1908-1909),
Aristidi
Paşa ( 1909)
Ticaret
ve Ziraat Nazırları: Bedros Kuyumcuyan Efendi (1880)
Gabriel
Noradonkyan Efendi (1908-1909)
Ayan
Üyeleri(1876); Antopolos Efendi Aristarki Bey,
Daviçon
Karmona Efendi,
Musurus
Paşa,
Serviçen
Efendi,
Stoyanoviç
Efendi,
Dr.
De Kastro Bey,
Mavroyeni
Paşa, Karatodri Paşa,
Abraham
Karakahya Paşa
Ayan
Üyeleri(1908) Azaryan Efendi,
Basarya
Efendi,
Bohor
Efendi,
Fethi
Franko Bey,
Gabriyel
Noradonkyan Efendi,
Mavrokordato
Efendi,
Mavroyeni
Bey, Oksanti Efendi,
Yorgiyadis
Efendi,
Aram
Efendi,
Popoviç
Temko Efendi,
Babıali
Hukuk Müşaviri Gabriel Efendi;
Abdülhamit
zamanında sürekli el üstünde tutulan bu Gabriel Efendi 2. Dünya savaşı sonrası
düzenlenen Paris Konferansında Ermeniler için toprak talep etmiş, Lozan
Konferansına da Ermeniler adına katılmıştır…
Elçilere
göz attığımızda;
Y.
Fotiades Bey ve Gobdan Efendi’nin Atina,
Azaryan
Efendi’nin Belgrad,
E.
Karatodri Efendi’nin Brüksel,
Blak
Bey’in Bükreş,
Yanko
Karaca, Misak Efendi ve Aritraki Efendi’nin Lahey,
K.
Musurus Paşa, Alfred Rüstem Paşa ve Antopulo Paşa’nın Londra,
Naum
Paşa’nın Paris, S. Musurus Bey ve Y. Fotiades Bey’in Roma,
Nikola
Gobdan Efendi’nin Sofya,
A.
Vogorides Paşa’nın Viyana,
L.
Aristarki Bey ve A. Mavroyeni Bey’in Washington’da Büyükelçi-Elçi olarak görev
yaptıklarını görüyoruz.
Konsolos
ve kâtipliklerde de Türk unsurundan ziyade Ermeni ve bilhassa Rum memurlar
kullanılmakta idi.
Valilik
koltuklarının çoğunda da gayrimüslimler oturuyordu.
Mesela;
Şarkî
Rumeli Valileri; Sava Paşa, Aleko Vogorides Paşa, Gavril Paşa Hristoiç, Alexandre
de Battenberg, Ferdinand de Saxe-Cobourg et Gotha,
Sisam
Beyleri; Mişel Gregoriyadis Bey, Aleksander Mavroyeni Bey, Yanko Vitinos Bey,
Kostaki Karateodori Paşa, Yorgi Yorgiadis Efendi, Andrea Kopasis Efendi,
Cebelilübnan
Sancağı Mutasarrıfları; Vasa Paşa, Naum Paşa, Yusuf Franko Paşa”
Şimdi
anladınız mı Osmanlının nasıl yıkıldığını...
Kaynak
kitap:
KUNERALP,
Sinan, Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali,
Prosopografik Rehber, İstanbul: İsis Yayınları, 1999.
Besle kargayı oysun gözünü. Bu olayı
lütfen PKK olayları ile karşılaştırın. O zaman oynanan oyunların şimdi ki
oyunlarla aynı olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Tarih sayfalarından
anlaşıldığına göre Ermeniler her zaman Türklerin saflığından ve acıma duygularından
faydalanarak onları akıl almaz oyunlarla kandırmışlar, kendi çıkarları için
kullanmışlardır. Bazen de kendi adamlarını kendileri katledip Türkler yaptıklarını iddia etmişlerdir.
Saygılarımla.
22 Şubat 2017 Çarşamba
YARISI
Bunun üzerine meclis karışır, herkes kendisinden sözünü geri almasını ister.
Arkadaşlarının ricası ve diğer milletvekillerinin baskısı ile ile tekrar kürsüye çıkar ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler:
"Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!" der ve iner kürsüden gider.
Herkes sakinleşmiştir.
20 Şubat 2017 Pazartesi
GÖZLÜK TAKIN
"Midem de çok şiddetli ağrılar baş gösterdi. Geceleri ağrıdan uyuyamıyorum. Ne yapayım acaba?" diye sorar.
"Hafif yemekleri tercih edin. Daha az sigara için. Gözünüze bir de gözlük takın." der büroda ki adam.
"Ama doktor bey, mide ile gözlüğün ne ilişkisi var?" diye haklı olarak hasta sorar.
Doktor bildiği adam cevap verir:
"Çünkü ben avukatım. Doktorun yazıhanesi bir alt katta." der.
17 Şubat 2017 Cuma
ASLAN AVI
Gençlerden biri gülümsedi:
"O eskidendi, usta. Artık aslanlar da bu yöntemi öğrenmişler. İkişer ikişer dolaşıp birer gözlerini kapıyorlar!" der.
16 Şubat 2017 Perşembe
HANGİSİ SAĞIR
Doktor Temel'e;
"Önce Fadime'nin duyu kaybını ölçelim. Bir soru sor. Cevap vermezse bir adım yaklaş, soruyu tekrar sor. Ne kadar mesafe de duyuyor bilelim." der.
Temel eve geldiği zaman Fadime mutfakta yemek yapmaktadır ve deneme yapmak için mutfağın kapısından sorar:
"Karıcuğum bugün ne yemek yapayısun?"
Fadime cevap vermez. Bir adım yaklaşıp bir daha sorar. Yine ses yok. Her seferinde bir adım yaklaşarak tam beş defa sorar;
"Kiz Fadime saa diyirum, ne yemek yapayisun daaa?" der.
Fadime cevap verir;
"Kocacuğum, duymayi misun? Beşinci defadur saa hamsili pilav deyirum daa." der.
Anlaşıldı değil mi? Fadime değil de Temel sağır imiş.