SAYFALAR

31 Ocak 2012 Salı

UYANIK

1975 yılında; bir suçluyu yakalamak için Adana da Karşıyaka dolmuşlarında sahibi ile anlaştım ve bir hafta kadar şoförlük yaptım. O zaman ki güzergaha göre Valiliğin yan tarafından bu dolmuşlar kalkar taş köprüyü geçtikten sonra Devlet Hastanesi önü son durağı olurdu. Bir sabah saat 10.00 sıralarında son durakta durdum, yolcular iniyordu. Dolmuş arabalarının hepsi de genel de çok eski, tamponları demirli filan Skoda marka taş gibi arabalardı.

Arkamda birden 'küüt' diye bir ses duydum. Bana durduğum yerde gelip çarpmışlardı. Hemen indim fakat bana çarpan hususi Mersedes arabadaki genç delikanlı tutulmuyor, bıraksalar beni parçalayacak hem küfürler hem de "Arabama niçin çarptın lan" diye bağırıyordu. Hasara baktım onun arabası bayağı hasarlıydı. O öyle tutulmazken "Ben mi senin arabana çarptım" diye sordum. "Tabi sen çarptın lan bin lira zararım var ödeyeceksin" diyordu. Ben daha ses çıkarmadım. Geri geldim arabama binerken O hala "Dur kaçma lan" filan diyordu. Arabayı çalıştırdım. Beş metre kadar ileri gittikten sonra durdum. Geri vitese taktım. Hızla geri gelerek orada hala bekleyip bağırıp çağıran bu gencin Mersedes arabasına hızla gelerek kasıtlı olarak çarptım. Bu olayı ikinci defa tekrarlarken arabasının önüne geçti. Az kalsın kendisine de çarpacaktım. Ön panel ve radyatörü param parça oldu.

Arabamdan tekrar indim ve "Senin arabana şimdi ben çarptım. Demin Sen benim arabama çarpmıştın. Ya doğruyu söyle, ya da tekrar çarpıyorum fakat bu sefer sana da çarpabilirim." dedim. Doğruyu söyledi. Arabasını başka yerde çarpmış. Hasar parasını almış. Ben den de para koparmak için mahsus numara yapmış. Kerata. Halbuki git zengin adamlara çarp fakat insanların ne yapacağı belli olmuyor. Bazen de
 her şey senin düşündüğün gibi olmuyor veya kurduğun plan yürümüyor işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder